soL (HABER MERKEZİ) 50. yılını kutlayan Küba Devrimi, bu süre içinde yanıbaşındaki ABD'nin sürekli saldırı ve tehditlerine direnmek durumunda kaldı.
ABD Küba&rsquoda sosyalizmi yıkmaya dönük çalışmalarını 3 ayaklı olarak yürüttü. Bunun ilki terör ikincisi ekonomik kuşatma, yani abluka üçüncüsü ise NED ve USAID gibi Sivil Toplum Kuruluşları üzerinden örgütlenmeye çalışılan &ldquomuhalefet&rdquo&hellip
2006 yılında Birleşmiş Milletler&rsquoin çocuklar için çevre üzerine düzenlediği bir resim yarışmasını Kübalı bir çocuk binci olarak kazandı. Yarışmanın ödülü Nikon marka bir dijital fotoğraf makinesiydi, ödülü vermediler. Nedeni ise ablukaydı. Ancak ABD&rsquonin Küba&rsquodaki sosyalist rejimi yıkmak için ilk başvurduğu yöntem paramiliter terör grupları olmuştu.
1 Ocak 1959&rsquoda diktatör Fulgencia Batista Küba hazinesinden çaldığı 300 milyon ABD dolarını da yanına alarak adayı terketti. Fidel ve yoldaşlarıysa 8 Ocak 1959&rsquoda Havana&rsquoya girip iki beyaz güvercini gökyüzüne saldı ve Los Palamos nutkuyla Küba halkına hitap etti. Bu tarihten sonra ABD Küba devrimini yok etmek için harekete geçmekte gecikmedi. 
 
1959 Ekiminin son günlerinde Başkan Eisenhower Küba hükümetini devirmek için Dış İşleri Bakanlığı ve CIA tarafından önerilen programı onaylar. Programın detayları deniz ve havayollarına korsan saldırılar düzenlemek, devrim karşıtı organizasyonlara teşvik ve destek sağlamayı da içeriyordu. 1959 yılı içerisinde savaş uçakları iki şeker fabrikası ve bir yolcu trenini bombaladı. Amacı &ldquoCatsro&rsquonun bir yılın sonunda devrilmesi ve yerine ABD&rsquonin yakın bir dostunun geçirilmesi&rdquo olarak özetlenen program detaylandırılarak 50 yıldır uygulamada kalmaya devam ediyor.  
 
1960 yılı ABD&rsquonin Küba&rsquoya yönelik saldırılarını ticari ve askeri açıdan tırmandırdığı bir yıl oldu. Paramiliter gruplar üzerinden askeri saldırılar planlanırken Eisenhower Küba&rsquodan şeker alımını durdurup parçalı bir ambargo uygulamaya başladı. Sovyetler Küba&rsquodan şeker alımı yapacağını duyurdu. 6 Temmuz 1960&rsquota Küba&rsquodan şeker ithalat kotasını düşüren Eisenhower, 30 Ekim 1960&rsquota gıda maddesi ve ilaç hariç her türlü ihracatı yasakladı. 16 Aralık 1960&rsquota ise Küba&rsquodan şeker ithalatını sıfıra indirdi. 
4 Mart 1960&rsquoda CIA organizasyonuyla Belçika gemisi Le Coubre, Havana limanında patlatıldı. Altısı Fransız 100 kişi öldü, 200&rsquoden fazla kişi yaralandı. Aynı yıl CIA, Guatemala&rsquoda Küba işgali için paramiliter gruplar oluşturup eğitim vermeye başladı. 9 Eylül 1960 tarihinde Fidel&rsquoe yönelik 9 suikast girişimi açığa çıkarıldı. Kasım 1960&rsquoda Peter Pan operasyonuyla 14 bin Kübalı çocuk devrim karşıtları tarafından gizlice ABD&rsquoye götürüldü. 
 
1961 yılının Nisan ayında CIA finanse ettiği Kübalı karşı devrimcilerden oluşturduğu 1200 birlikleri Domuzlar Körfezi&rsquone çıkararak, burada geçici bir hükümet kurma girişiminde bulundu. Ancak bu girişim Küba tarafından 72 saat içinde boşa çıkarıldı ve Küba&rsquonın askeri zaferi tarihe ABD emperyalizminin Amerika kıtasındaki ilk askeri yenilgisi olarak geçti. 1 Mayıs 1961&rsquode Fidel Küba&rsquonın sosyalist bir ülke olduğunu ilan etti.  
Bunun üzerine ABD Başkanı Kennedy 14 Mart 1962&rsquode Mongoose Operasyonu&rsquonun (Firavunfaresi operasyonu) emrini verdi. Mongoose Operasyonu sabotaj, propoganda ve askeri operasyonların bütününden oluşan bir karşı saldırıydı. CIA bu planı işlerliğe sokmak için Sierra del Escambray ve Sierra del Rosarios&rsquoda karşı-devrimci örgütlenmeler kurdu. Saldırının ekonomik ayağını güçlendirmek amacıyla Kennedy ticari ambargoyu genişletip deniz ablukası emri verdi ve Washington Küba&rsquodan her türlü ithalatı yasakladı. ABD savaş gemileriyle kuşatılan adaya herhangi bir geminin giriş ve çıkış yapması engellendi.  
 
1963-1969 yılları arasında ABD Başkanı Johnson döneminde CIA hava ve denizden yürütülen vur-kaç saldırılarını finanse etmeyi sürdürdü. Suikast timleri Küba&rsquoya gönderildi ve bombalama saldırılarıyla Küba istikrarsızlaştırılmaya çalışıldı.  
 
1969 ve 1974 yılları arasında Kübalı sürgünler tarafından yürütülen terör saldırıları devam etti. Jamaika, Meksika, Peru ve İspanya&rsquodaki Küba elçilikleri bombalandı. Omega 7 adlı karşı-devrimci terör örgütü New Jersey ve Venezuela&rsquodaki Kübalı BM çalışanlarına yönelik bombalı saldırılarının sorumluluğunu üstlendi.  
 
1974 ve 1977 yılları arasında bombalamalar yine New York, Kosta Rika, Jamaika, Panama ve Madrid&rsquodeki Küba elçiliklerini ve ofislerini hedef aldı. 1976 Küba için acı bir yıl oldu. 15 Şubat 1976&rsquoda Küba&rsquonın ilk sosyalist anayasası referandumla onaylandı fakat bunun ertesinde terör saldırıları giderek arttı. En acısı kuşkusuz 16 Ekim 1976&rsquoda Barbados&rsquotan kalkan Cubana Havayollarına bağlı yolcu uçağının bombalanması ve 73 sivil öldürülmesi oldu, şüpheler Orlando Bosch üzerinde yoğunlaştı. Miami ve Portekiz&rsquodeki bombalamalar sonucu iki Kübalı resmi görevli hayatını kaybetti. Fidel&rsquole diyaloğu savunan Luciano Nieves suikaste uğradı.  
 
1977 ve 1979 yılları arasında Omega 7, Küba&rsquonın BM elçiliğini, Kübalı boksörlerin çıktığı Madison Square Garden&rsquoı, Kübalı müzisyenlerin sahne aldığı Lincoln Center&rsquoı, JFK Havaalanını, Washington&rsquodaki Küba Çıkarları Ofisi&rsquoni ve BM Küba ve Sovyet heyetlerini bombaladı.  
 
1981&rsquode Küba&rsquonın BM temsilcisi Omega 7 adlı devrim karşıtı terör örgütü tarafından öldürüldü. Omega 7 ayrıca Miami&rsquodeki Venezuela konsolosluğunu bombaladı. Aynı yıl Küba&rsquodaki şeker kamışı tarlalarına yönelik düzenlenen ve ABD laboratuarlarında üretildiği ortaya çıkan virüs saldırısının ardından adada 344 bin 203 kişi yüksek ateşle yatağa düştü, bunların 101 tanesi çocuk olmak üzere 158'i öldü.  
25 Ekim 1985&rsquote ABD Grenada&rsquoyı olası bir Küba etkisinin önüne geçmek amacıyla işgal etti. Yaklaşık 600 Kübalı teknisyen ve işçi ABD askerlerince yakalanarak ülkelerine geri gönderildi. Aynı yıl ABD Kongresi Radio Martí&rsquonin finansman kararını aldı.  
 
1989 -1992 yılları arasındaki dönemde ABD emperyalizmi Küba&rsquoya yönelik terör saldırılarına bir nebze olsun ara verdi. Ancak bununla hedeflenen Küba sosyalizmini rahat bırakmak değildi. Amaçlanan dünyada Sovyetlerin çözülüşüyle geriletilmekte olan sosyalizmi, Küba&rsquoyı ekonomik baskıları yoğunlaştırarak diz çöktürmekti. Sovyetler bloğundaki bu gelişmeleri takip eden Küba,  Fidel&rsquoin 1989 yılındaki Moncado Kışlası Baskını anmasında yaptığı konuşmayla (26 Temmuz 1989) bir gün Sovyetler Birliği yok olsa bile Küba Devrimi&rsquonin yoluna devam edeceğini açıklayarak ABD&rsquoye meydan okudu.  
Baba Bush Mack Yasa Değişikliği&rsquoni imzalayarak ABD şirketleriyle iş yapan yabancı şirketlerin Küba&rsquoyla ticaretini yasakladı. Böylece ablukanın kapsamı ilaç ve yiyeceği de içerir hale geldi. Yeni düzenlemeyle ABD&rsquoden Küba&rsquoya yapılacak seyahatlerin sadece suikast amaçlı olanları ABD yasalarınca yasal kılındı. Ekim 1992&rsquode Toricelli Küba Demokrasi Yasası ile ablukanın koşullarını daha da artırdı ve Küba&rsquoda rejim değişikliği isteyen paramiliter gruplara desteği yasallaştırdı. Alpha 66 adlı terörist kurulluş Varadero&rsquodaki turistik tesisilere saldırı düzenledi. Bu dönemde Baba Bush Barbados saldırısı zanlısı Orlando Bosch&rsquou affetti.  
Özel Dönem&rsquoin en yoğun yaşandığı 1993 ve 1996 yılları arasında, saldırıların koşulları daha da ağırlaştı. ABD yetkilileri Küba&rsquoyı işgal planı yapan iki paramiliter grubu tutukladı, ancak her iki grup da herhangi bir suçlamaya maruz kalmadan salıverildi. Uluslararası sularda Küba uçakları tarafından paramiliter gruplara bağlı 2 saldırı uçağı düşürüldü ve 4 Küba-Amerikalı öldü. Bunun ardından 5 Mart 1996&rsquoda Başkan Clinton ambargoyu tam bir ablukaya çeviren ve Helms-Burton yasası olarak da tanınan Küba Özgürleştirme ve Demokratik Dayanışma Yasası&rsquonı imzaladı. Helms-Burton Yasası ile ABD adadaki her türlü yabancı yatırıma ekonomik misilleme tehdidinde bulunur. 
 
Kübalı yetkililerin 1999&rsquoda yaptığı açıklamaya göre ABD&rsquonin saldırıları ve ablukası nedeniyle Küba 40 yılda 181,1 milyar ABD doları zarara uğradı.  
Küba&rsquoya yönelik kuşatma, W. Bush yönetiminde de giderek arttı. 21 Mayıs 2002&rsquode Başkan Bush Küba&rsquoyı Şer Ekseni&rsquone dâhil etti ve bundan bir yıl sonra 13 Mayıs 2003&rsquode Washington 14 Kübalı diplomatı sınır dışı etti. 10 Ekim 2003&rsquote ise Bush Florida&rsquoda yaptığı bir konuşmada Küba üzerinde kurulan baskıyı artırma sözü verdi ve adayı &ldquodemokrasiye geçiş süreci&rdquone hazırlamak için 5 Aralık 2003&rsquote Dışişleri Bakanı Colin Powell yönetiminde &ldquoÖzgür Küba&rsquoya Yardım Komitesi&rdquo kuruldu. Powell Komitenin başına Küba kökenli bir senatör olan Caleb Mccarry&rsquoi getirdi. McCarry ve ekibi işe başlar başlamaz hedeflerinin &ldquoKüba halkına anlayışlı, zeki, cömert ve saygılı bir yönetim sağlamak&rdquo olduğunu açıkladı. Komitenin yıllık bütçesinin 80 Milyon dolar olduğu göz önünde bulundurulursa, Küba karşıtı çalışmaların taşıdığı merkezi önem daha iyi anlaşılacaktır.  
Yine bu dönemde ABD&rsquode yaşayan Kübalıların adadaki akrabalarını ziyaret etme hakları 3 yılda bir sınırlandırılırken akrabalarına gönderebildikleri para tutarlarına da ciddi kısıtlar getirildi. W. Bush yönetimi döneminde USAID&rsquoin Küba devrimini yıkıcı faaliyetler için ayırdığı yardım tutarları milyon dolarların altına asla inmedi. 2007 mali yılında ABD Kongre`sinin Küba karşıtı faaliyetleri desteklemek için onayladığı rakam 36,1 milyon dolar. 
Küba 50 yıl boyunca büyük kısmı CIA&rsquoin desteği ve gözetiminde eğitim gören Kübalı aşırı sağcı teröristlerin Küba&rsquoda gerçekleştirdiği sabotaj ve saldırılarında 3 bin 500 insanını kaybetti, devrim lideri Fidel Castro'ya yönelik 600&rsquoü aşkın suikast girişimini atlattı, ablukanın neden olduğu büyük yokluk ve yoksullukla uğraştı. 
Tüm bu saldırılara karşın Küba 50 yıl boyunca direndi. Bugün hâlâ direniyor.
Devam edecek
Dizinin dünkü bölümü 50. yılında bir güzel devrim