Cemaat fark etmemiş!

Yoğun bakımda bulunan Naim Süleymanoğlu hakkında yapılan yorumlar, spor yaşamına sosyalizmle yönetildiği dönemde Bulgaristan'da başlayan ve Türkiye'ye "kaçan" haltercinin "hatırlı" geçmişinin artık gözden düştüğünü düşündürdü. Kendisini içkiye ve gece hayatına verdiği söylenen Süleymanoğlu'nun bu durumunu ise en fazla cemaat gazetesi Zaman'ın dert edindiği…

soL (HABER MERKEZİ) Dünya ve Olimpiyat şampiyonu eski "milli" halterci Naim Süleymanoğlu hakkında, rahatsızlanarak hastaneye yatırılmasının ardından geçen bir haftaya yakın süre içerisinde yapılan yorumlarda, eski şampiyonun "yanlış hayatı seçtiği"nde ortaklaşıldı.

Zaman gazetesi Süleymanoğlu hakkında, ismi büyük olsa da giriştiği işlerin "hafif ve küçük" olduğunu vurgulayarak, "1984-85-86'da dünyada yılın haltercisi seçilen rekortmen sporcu, halteri bıraktıktan sonra kendini sigaraya, içkiye ve gece hayatına verdi. İstanbul Ataköy'de bir barda sarhoş olduktan sonra arkadaşıyla kavga edip geceyi karakolda geçirdi" diye yazdı.

Dönemin Halter Federasyonu Asbaşkanı olarak Süleymanoğlu'nun Bulgaristan'dan Türkiye'ye kaçırılmasının perde arkasındaki önemli isimlerden biri olan Halil Kılıçoğlu da, Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, "bir sabah gazeteyi açtım, Naim, İzmir'de bir pavyonun kapısında uyurken görüntülenmiş. Buna çok üzüldüm. Onu bu duruma, arkadaş çevresi düşürdü" diye konuşmuştu.

Süleymanoğlu'nun, sağlık sorunlarının spor yaşamına Türkiye'de devam ettiği yıllarda doping kullanmış olabileceğine işaret ettiğinden, Türk sporunun mafyalaşarak çöküşünün önemli bir aktörü haline gelmesine, "sosyalizmden kaçarak geldiği özgür Türkiye"de anti-komünist vitrinin en önemli figürlerinden biri olarak yıllar boyu kullanılmasından, hâlâ iş görebileceği düşünüldüğü için olsa gerek MHP'nin sıra neferi haline getirilmesine dek pek çok konuya ise değinen olmadı.

Naim Süleymanoğlu: Bir "kaçış" öyküsü
Soğuk savaşın sürdüğü ve Naim Süleymanoğlu'nun Bulgaristan vatandaşı genç bir sporcu olarak yıldızının parladığı '80'li yılların ortalarında, olimpiyat oyunları ve başarılı sporcular tüm dikkatleri üzerlerine topluyordu. Sosyalist ve kapitalist kamp arasında karşılıklı olimpiyat boykotları yaşanıyor, sosyalist ülkelerden kapitalist ülkelere "kaçan" sporcuların öyküleri Hollywood'un propaganda filmlerine konu ediliyordu. Sovyetler Birliği'nin yanı sıra Bulgaristan'ın da dahil olduğu 13 Doğu Bloku ülkesi, ABD'nin Los Angeles kentinde yapılan 1984 olimpiyatlarını, 1980 yılında Moskova'da düzenlenen olimpiyatların ABD tarafından sabote edilmesine misilleme olarak boykot etti.

Bulgaristan'da yaşayan Türk kökenliler arasında çıkan huzursuzluklarla da beraber, Türkiye'nin genç ve başarılı sporcular açısından "gelecek" vaadettiği fikrine CIA'nın başını çektiği bir şebeke tarafından ikna edilenlerden biri olan Süleymanoğlu,
1986'da Melbourne'de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda Türkiye Büyükelçiliği aracılığıyla Türkiye'ye kaçırıldı. Dönemin Başbakanı Turgut Özal bizzat işin içinde yer aldı.

Uluslararası Halter Federasyonu (IWF) Yönetmeliği, başka bir ülkeye kaçan bir sporcunun uluslararası müsabakalara katılabilmesi için belirli bir sürenin geçmesini şart koşmasına rağmen, Olimpiyat Komitesi Başkanı Juan Antonio Samaranch'ın baskısıyla, Bulgaristan, Süleymanoğlu'nun lisansını Türkiye'ye satmak zorunda kaldı. Turgut Özal'ın yıllar sonra açıkladığı gibi, bu iş için "örtülü ödenek"ten 1 milyon dolar kullanıldı.

Spordan siyasete, "akçeli" işlere...
Süleymanoğlu, Türkiye'ye arka arkaya üç olimpiyat şampiyonluğu madalyası getirdi. Halteri bıraktıktan sonra da, 2000 yılında seçildiği Uluslararası Halter Federasyonu (IWF) Asbaşkanlığı'ndan birtakım sorunlar nedeniyle "atıldığı" ve Türkiye Halter Federasyonu Başkanlığı seçimlerinde yaşanan kirli rekabetin sonuçlarından biri olarak, yine kendisi gibi Bulgaristan kökenli olan halterci Halil Mutlu'ya doping komplosu kuranların arasında yer aldığı iddialarıyla gündeme geldi.

Naim Süleymanoğlu 2004 yerel seçimlerinde MHP'den Büyüçekmece'nin Kıraç Beldesi Belediye Başkanlığı'na, 2007 genel seçimlerinde MHP İstanbul Milletvekili adayı oldu, fakat ikisinde de seçilemedi.

Siyasette "başarılı" olamayan Süleymanoğlu, akçeli işlerdeki "başarısı"yla ise "göz doldurdu".