Ankara: Tarih bizi çağırıyor!

TKP'nin 88. yaşgünü Ankara'da da kutlandı. Etkinlikte yapılan konuşmalarda partinin tarihsel mirası ve güncel görevleri tartışıldı.

soL (Ankara) Türkiye Komünist Partisi'nin kuruluşunun 88. yıldönümü kutlamaları kapsamında, Ankara'da dün akşam İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonu'nda yapılan etkinliğe, yüzlerce partili ve parti dostu ile Halkevleri, Devrimci 78'liler Derneği, ÖDP, TSİP, DİSK Sosyal-İş, SES, Peyzaj Mimarları Odası'ndan temsilciler de katıldılar.

Devrimciler için yapılan saygı duruşu ve Enternasyonal marşı ile açılan etkinlikte, ilk konuşmayı yapan TKP MK üyesi Prof. Dr. Erhan Nalçacı, son dönemde iki kasırga felaketi geçiren Küba'ya dayanışma mesajlarını ileterek sözlerine başladı. Nalçacı, hiçbir devrimin şans eseri gerçekleşmediğini, devrimlerin irade ile yaratıldığını vurgulayarak, 10 Eylül 1920'de işgal yıllarında kurulan TKP'nin, programına sosyalizm hedefini yazan TİP'in, ülke topraklarına yurtseverlik mücadelesini yazan Deniz'lerin ve Çayan'ların, bugünün devrimcileri için çok önemli bir zemin hazırladıklarını belirtti.

"Toplumsal çürümeyi, biz durdururuz"
Nalçacı, daha sonra şunları söyledi: "Olağanüstü bir karanlık döneminde işçi sınıfının partisini yeniden kurarak Türkiye'nin hemen her yerinde ülkeye sahip çıkan genç komünistler yaratan STP, SİP, TKP geleneği, teoriye olan güveni tazelemiştir. Marksizme sadık kalarak bu ülkeye özgü siyaset geliştirilebileceğini ispatlamıştır. Türbanda somutlaşan gericiliğe, turuncu devrimlere, AB emperyalizmine 10 sene öncesinden tavrını koymuştur. Derin bir toplumsal çürümenin temellerini sarstığı ülkemizde, TKP bugün en etkili siyaset değildir, ancak bu rolü oynamamız için, yeni bir düzen kurmamız için tarih bizi çağırmaktadır."

"Liberalizm, egemen ideoloji oldu"
TKP MK üyesi Metin Çulhaoğlu, konuşmasında, TKP'nin son dönemde neden liberalizme karşı mücadeleye özel bir ağırlık verdiği üzerinde durdu. Yaklaşık 15 yıl öncesinden "ideolojilerin sonu geldi" iddiasıyla eşzamanlı olarak yükselmeye başlayan liberalizmin "tebdil-i kıyafet gezinen ideoloji"den başka bir şey olmadığını söyleyen Çulhaoğlu, "liberal ideoloji, temeldeki sömürü ilişkilerini doğrudan yansıttığı için insanların karşısına ben buyum diye çıkamaz, kendini saklamak, toplumda yer etmiş başka ideolojilere nüfuz ederek kendini kabul ettirmek zorundadır. 'Türkiye'nin bölgede süper güç olması', 'İslami değerlerimizle barışmak', 'Batılılaşmak, modernleşmek için Avrupa Birliği', 'laik bürokratların ezdiği mazlumlar' gibi söylemlerle liberalizm, bu ideolojilerin her birinin içine sızar. Mahallede, fabrikada, işyerinde konuştuğumuz emekçilerin hiçbiri liberalizmin çıplak diliyle konuşmuyorlar, ancak liberalizmin etkisi altındalar. Liberal ideoloji fiilen bu ülkede egemen ideoloji hale gelmeye başladı" dedi.

Çürümenin insanları hareket etmekten uzaklaştırdığı bir toplumda ideolojik mücadelenin başarısının pratik siyaset ve örgütlenmedeki başarıya bağlı olduğunu belirten Çulhaoğlu, bunun için de Parti'nin vazgeçilmez bir araç olduğunu vurguladı.

"Öfkeyi umuda çevirmek bizim görevimiz"
Yurtsever Cephe İşçi Birliği (YCİB) adına konuşan Kaya Güvenç, siyasi çalışmalar sırasında emekçilerin çoğunlukla söylenenlere hak verdiklerini, ancak düzenin değişeceğinden yeterince umutlu olmadıklarını belirtti. "89 bahar eylemlerinde, 1 Mayıs'larda, sendikal mücadelede, Bergama'daki gibi yerel direnişlerde, TÜPRAŞ ve TEKEL'de özelleştirme karşıtı mücadelede, işçi sınıfı sesini duyurdu. Ama yetmiyor. Çünkü sınıfın bütünlüğünü sağlayacak bir siyasi program maalesef konulamamış. Bunun için çalışacağız. Biz umutsuzluğu yenecek güce ve kararlılığa sahibiz. Öfkeyi umuda çevirmek bizim görevimiz."

"İyi ki TKP var!"
Barış Derneği Kurucu Başkanı Ulvi Oğuz, TKP'nin kuruluşundan hemen sonra illegal çalışma koşullarına itildiğini ve sınıfla buluşmasının çok zor koşullarda gerçekleştiğini ifade etti. O dönemde, merkez komitesinde görev aldığını, 12 eylül'den sonra ise yıllarca cezaevinde yattığını beliten Oğuz, partinin 88. yılını açık olarak kutlayabilmekten büyük bir onur ve mutluluk duyduğunu söyledi.

Kendine sol diyen birçok kuruluşun zorda kalmadıkça "sınıf", "emek çelişkisi" sözlerini ağzına almadığını, AB standartlı demokrasiyi ise dilinden düşürmediğini belirten Oğuz, dünyanın tek kutupluluktan çıkma sinyalleri verdiği ve siyasetin hareketlendiği günümüzde TKP gibi araca sahip olmanın büyük bir ayrıcalık olduğunu söyledi.

"Üniversitelerde AKP ile kavgaya hazırız"
Üniversiteliler adına konuşan Baran Özkan, üniversiteleri soldan arındırma operasyonunun sonuç verdiğini, ülkesine karşı sorumluluk duymayan, bireyci öğrencilerin yaratıldığını, ancak düzenin üniversiteleri henüz teslim alamadığını söyledi. "Geçen yıl Meclis'te türban oylanırken "Amerikancı ılımlı İslam projesini kabul etmiyoruz" diye düzenin karşısına dikildik, bu ülkedeki yurtseverlerin umudu olduk. Bu ülkede sosyalizmi kurma, kamusal yarar için bilim üreten yeni bir üniversite kurma hedefimiz varsa, bugün önce bu saldırılara direnmek gerekiyor" diyen Özkan, önümüzdeki dönemde kuracakları "öğrenci birlikleri" ile AKP'ye karşı mücadeleyi sürdüreceklerini ilan etti.

"Yeniden devletçiliğin, kamuculuğun sesi yükselmeli"
TKP MK üyesi Ali Somel, toplumsal çürümeye ve piyasacılığın saldırganlığına karşı bireysel hesap sorma çabalarına tanık olunduğunu, bu bireysel tepkileri sınıfsal ve ideolojik içerik aşılayarak örgütlemenin ise komünistlerin görevi olduğunu söyledi. İşbirlikçilik ve gericiliğin hammaddesinin Ankara'da üretildiğini, orta sınıfın yaşadığı çürümenin bürokrasiye de damga vurduğunu söyleyen Somel, Ankara'dan yeniden devletçiliğin, kamuculuğun sesinin yükseltilmesi gerektiğini belirtti.

"Türkiye, krizlerle dolu bölgemizin umudu olacak"
Son konuşmayı yapan TKP MK üyesi Özgür Şen, "sosyalizmin olmadığı bir ülkede değil, sosyalizmin geride bıraktığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu fark hayatidir. Bunu anlamayan, özellikle de Türkiye'deki ve bölgemizdeki tabloyu anlayamaz" dedi. Emperyalizmin, sosyalizmin izlerini silmeye çalıştığını ve özellikle Türkiye'nin etrafındaki tüm coğrafyalarda kriz yarattığını söyleyen Şen, "bölgemiz kriz dinamiği ile doludur ve Türkiye bölgenin en önemli ülkelerinden biridir. Bölgenin kaderi, Türkiye'deki sosyalizm mücadelesi tarafından belirlenecektir. Bölgenin umudu neden Türkiye'de olmasın?" dedi.

Etkinlik, YCİB İşçi Korosu'nun seslendirdiği ve salondaki katılımcıların eşlik ettiği marşlarla sona erdi.