Şehirli okuyaydı iyiydi, çapulcular bozdu

NTV Tarih dergisinin tanımını güncellemek, Doğuş Grubu’na daha kurumsal ve samimi bir imaj katacaktır. Sitelerinde açık bir şekilde “İktidardan gelebilecek olası bir baskı karşısında dik duracak dermanımız pek yok” uyarısını yapmak durumundalar.

Mustafa Öcalan -soL

NTV Tarih dergisinin kapatılması, Gezi direnişi karşısında dökülen yaldızların ifadelerinden biri oldu...

Doğuş Grubu’nun internet sitesi üzerinden “sektörler” linkini tıklıyorsunuz. Medya başlığının altında NTV Yayınları içerisinde tanıtmışlar NTV Tarih dergisini ancak bu tanıtım hem eksik hem de yanlış:

“Her ay okuruyla buluşan NTV Tarih dergisinin orijinal içeriği, bağımsız araştırmacı ve üniversitelilerin birikim ve araştırmaları üzerinden oluşuyor, herkesin anlayabileceği bir dille aktarılıyor."

“Geçmişe sadece bugün durduğumuz yerden değil, zamanın koşulları, sosyal yaşamı, insan ilişkileri ve alışkanlıkları içinden de bakıyor.

“Dergi, sadece tarihi olayları aktarmakla kalmıyor, onlara ilişkin gündemdeki tartışmalara da tazeleyici ve bilimsel katkılar sunuyor…”

İçeriğinin orijinal ve dilinin herkesin anlayabileceği bir üslupta olduğu konusunda haklılar. Ancak derginin gündemdeki tartışmalara tazeleyici ve bilimsel katkılar sunabildiğini iddia etmek artık çok güç. Bu tanımın önüne tamamlayıcı bir ek gerekiyor: “Gündemdeki ama öyle hani çok da rahatsızlık yaratacak, işte fazla ortalığı karıştırabilecek, tarih yazımında bir toplumsal infiale yol açabilecek, belki biraz biraz bazı şeyleri görmezden gelerek, sakın ha Doğuş Grubu’nu riske atmayarak, pek feci halleri başımıza getirebilmesi durumunda kapatılabilecek…” Bütün bunları ekleyerek NTV Tarih dergisinin tanımını güncellemek, Doğuş Grubu’na daha kurumsal ve samimi bir imaj katacaktır. Çünkü derginin Temmuz sayısında çok doğal bir şekilde gündemine aldığı Gezi Direnişi sonrası kapatılması, bunu gerektiriyor. Ya da sitelerinde açık bir şekilde “İktidardan gelebilecek olası bir baskı karşısında dik duracak dermanımız pek yok” uyarısını yapmak durumundalar.

Sonuçta aynı sitede okuyucu profili olarak tanımlanan “AB SES grupları/25+ yaş grubu/Şehirli/Eğitimli” kategorisine bir de “Çapulcular”ın eklenmesiyle derginin, Doğuş Gru-bu’nun, Türkiye tarih yazımının, popüler tarih dergiciliğinin başına gelecekleri kimse öngöremez.

Hükümet baskı mazeret, aslolan zihin

Gürsel Göncü -NTV Tarih Dergisi Yayın Yönetmeni:

Bir tarih dergisinin bu şekilde sona ermesi üzücü. NTV Tarih bir popüler tarih kültürü dergisiydi. Gündemdeki aktüel hadiselerin tarihî boyutlarını ele alan, işleyen bir dergiydi. Zaten çıkış amaçlarından biri de buydu. 35 bin gibi bir satış rakamına ulaşmasının sebebi de buydu.

Biz tarihî hadiselere hep nalına mıhına bakmaya çalıştık. Türkiye’de kişi ve kuruluşlar, tarihin kendi işine gelen, işine yarayacağını düşündüğü kısımlarını alıp kullanır. Zaten tarih onlar için, “kullanılacak” bir malzemeden başka bir şey ifade etmez. Güncel siyaset de bunu sıklıkla yapar. Bu açıdan Ahmet Kuyaş’ın yayınlanmayan sayıda yazdığı “Tarih değil politika tekerrür etti” adlı yazısı oldukça önemliydi.

NTV Tarih 4.5 yıl içerisinde Dersim, Türklük nedir, 27 Mayıs darbesi, Kanunî sayılarıyla popüler, gündemde olan konuları farklı bir şekilde ele aldı. Gezi eylemleri gibi kitlesel ve Türkiye’yi sarsan bir olayı görmezden gelemezdik. Bu sayıyı da aynı anlayışla hazırladık. “Yaşarken Yazılan Tarih” adını vermemizin de sebebi bu. Tarihe bir not düşmek için yaptık bu sayıyı. Gelecekte bu konuyu çalışacaklar için bir kaynak oluşturmak gayemiz de vardı elbette.

Dergimiz, siyasetin yönlendirdiği çeşitli etkilerden dolayı kapatıldı. Sadece Doğuş Grubu’nun dergisi değil, Türkiye’nin bir dergisiydi NTV Tarih. Dergi ince bir işçilikten geçiyordu. İki fotoğraf koy, yazıyı de etrafında dolaştır şeklinde çıkmıyordu. Okur da bunu anlıyordu zaten. Kendisi için bir çaba sarfedildiğini görüyordu. Bana kalırsa Türk basının üzerinde bir kalite sunuyordu NTV Tarih. Başarısının sırrı da buydu. Yayınladığı fotoğraflarla, yazılarla bir konuyu derinlemesine incelemek isteyen okurlara da çeşitli koordinatlar veriyordu. Bu bizim kimyamızda da, yapımızda da vardı. Yayın kurulumuzda muhafazakar, liberal, solcu, Atatürkçü, çok farklı eğilimlerde insanlar bulunuyordu. Bu farklılıkların zenginliği dergiye de yansıyordu tabii. Bu bakımdan NTV Tarih’in kristalize olmuş bir dünya görüşü yoktu. Çünkü tarihle ilgilenen insan, önce soyunacak, çıplak bir şekilde bakacak meselelere. Zira her türlü ideoloji ve inanç, insanı sınırlandırır, ufuksuzlaştırır. Son Gezi hadiselerinde gençler bunu bize göstermedi mi?

Örneğin camiler konusunu ele alalım. Mimarisi, kültürüyle, tarihiyle herkes bununla ilgilenebilir. “İslâmcı” bir camiaya ait değildir bu konu. Ya da Türklerin tarihi, Türk kimdir, Orhun Yazıtları gibi konular da, kendilerini Türkçü-milliyetçi olarak gören insanların tekelinde değildir Ekim Devrimi’nin de sadece solcuların elinde olmadığı gibi. NTV Tarih bütün bu hassas konuları aynı mesafeyle ele aldı ve bu da farklı bir algı yarattı haklı olarak.

Son yıllarda resmî tarih eleştirileri üzerinden insanlar “en gayri resmî tarihçi kim” yarışına girişti. Ama bu da kendi resmî tarihini yarattı. Resmî tarihin adı üstünde zaten. Resmî olmasından daha doğal ne olabilir? Üstelik bu müktesebat, neyin yazılmadığını, saklandığını, örtbas edildiğini göstermesi bakımından da çok kıymetlidir. Şimdilerde çoğunlukla resmî tarih eleştirileri sadece reaksiyon seviyesinde. Kimse aksiyon almıyor. Otur araştır, yaz o zaman mesela gayri resmî İstiklal Harbi tarihini. Yok, o iş zor.

Aynı tembellik bizim medyada da geçerli. Son yıllarda hükümet baskısı çok güzel bir mazeret oldu. Herkes yatıyor: “Şu haberi yapsak da yayınlanmaz zaten, vs.” Her şey siyaset sanki. Merkez medya denilen mecraların son Gezi eylemlerinde inanılmaz derecede perişan olması, sadece hükümet baskısından falan değil, iş bilmemekten, reflekslerini yitirmiş olmaktan, kısacası işinin erbabı gazetecilerin artık maaelesef bulunmamasından kaynaklanıyor. Zanaatkar gazeteci olmazsa, yaratıcı fikir çıkmazsa, iyi içerik sunamazsan, atacağın esprili başlığı falan artık kimse “yemez”. Gezi’nin çocukları da sosyal medyayı kullandı doğal olarak

Artık aklı başında aydınlar NTV’de görülmez

Doç. Dr. Ahmet Kuyaş NTV Tarih dergisi yazarı:

Biz Gezi sürecini tarihi bir olay olarak algıladık ve “namuslu dergicilik” anlayışıyla kaleme aldık ama Doğuş Holding bunu kaldıramadı. Basitçe şöyle anlatılabilir: Nuray Mert, Ruşen Çakır, Cem Aydın gibi çalışanlarını yollayan bu basın kuruluşu şimdi de NTV Tarih’i yollamış oldu. Olayların büyümesiyle birtakım korkular da büyümekte. Biz Nâzım Hikmet, Fazıl Say, hatta Başbakan’ın gördüğü saçma sapan yargılamaları da yazmıştık ve Doğuş bunu gazeteciliğin bir parçası olarak kabul etmişti. Bu seferkini hazmetmenin güç gelmesini holding başkanının Başbakan’la görüşmesi açıklayabilir belki.

Resmi bir duyuru yapılmış değil bize yalnızca sözlü olarak, “Bu sayı çıkmayacak” denildi. Ardından genel yayın yönetmenimiz istifa etti. Birçok arkadaşımız kadrolu değil, telif katkısıyla çalışmakta. Dolayısıyla kovulmuş değiliz ancak Ağustos sayısının çıkacağı söylense, eminim bu sansür yüzünden ve arkadaşımızın istifası nedeniyle çalışmayı kabul etmeyeceğizdir.

Kanal A ya da ATV gibi kanallar Gezi olaylarını yansıtmadığında olay olmadı, çünkü bu kanalların tutumları önceden açıkça biliniyordu. STV önünde eylem yapan kimse olmadı ama söz konusu NTV olunca görünür tepkiler oluştu. Çünkü saygın bir basın kuruluşunun imajı bozulmuştu. Artık aklı başında aydınlar NTV’de görülmeyecektir. Penguen’de önerildiği gibi, kâğıt israfını önlemek için bütün yandaş medya tek bir gazete çıkarsa daha iyi olacaktır.