'Onunla hapis yatmak bile bir keyifti'

Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz tiyatro ve sinema sanatçısı Ali Taygun’un dostlarına kulak vermeye devam ediyoruz.

Aynı zamanda Türkiye'nin öndegelen barış savunucularından biri olan Taygun’u Barış Derneği günlerinden tanıyan eğitimci-yazar Şefik Asan, Taygun’un renkli kişiliğiyle davaya kattıklarını şu sözlerle anlattı:

"Ali Taygun, benim gibi, Türkiye Barış Derneği yönetim kuruluna 1978 kongresinde seçildi. Derneğin kapatıldığı 12 Eylül 1980 sabahına kadar birlikte çalıştık. Ve 1982 Şubat sonunda açılan ‘Barış Davası’ dolayısıyla tutuklandık.

Tutukluluk süresince hep bir aradaydık. Ali, aramızdaki tek tiyatrocu idi. Ama o herhangi bir oyuncu değildi. Tiyatro sanatı ruhuna işlemişti denilebilir. O kültürü özümsemiş, tiyatroyu bir yaşam biçimi haline getirmişti adeta. Her duruşmadan sonra, gerek otobüsle koğuşa dönerken, gerekse koğuşta o günkü mahkeme olayını komedi tadında oyunlaştırır, dalgasını geçer, gülmekten kırıp geçirirdi bizi. Onunla hapis yatmak bir keyifti demek asla abartı olmaz. Dava sırasında, Ali Taygun’un Askeri Mahkeme önünde yaptığı savunmanın bir bölümünü 19 Aralık 2009 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin 2. sayfasında çıkan yazımda anlatmıştım. Oradan okunabilir.

Öte yandan, hapishanede hastalanarak prostat kanseri olan Barış Derneği Başkanımız Büyükelçi Mahmut Dikerdem’in en sadık yardımcısı ve gönüllü bakıcısı Ali Taygun’du. Onunla ilgili oldukça acıklı bir anısını, 11 Ekim 2006 akşamı Kadıköy’deki Nazım Kültürevi’nde yaptığımız toplantıda anlatmıştı.

11 Ekim 2006 akşamki buluşma, Doğan Görsev, Ali Taygun ve benim konuşmacı olarak katıldığımız Dikerdem’i anma toplantısıydı. O gün orada yalnız 12 Eylül faşizmini lanetlemek ve Başkan Dikerdem’i anmak için değil, dinleyicilerin kalplerindeki barış ateşini de alevlendirmek istemiştik. Elbette eskiyi bilmek, hiç unutmamak gerekir. Ama hep o günleri anarak vakit geçirme lüksümüz yok. Barış hareketini insanlara anlatmak, kitleselleştirmek için durmadan çaba harcamalıyız.

Deneyimli bir barış savunucusu olarak, yeni kuşak barışseverlere söylemek istediklerimi onlar zaten biliyor. Öğüt vermek hep itici olmuştur. Ama barış örgütlemesini durmadan genişletmek ve her vesileyle savaşa karşı çıkmak, genç yaşlı, hepimiz için bir yaşam felsefesi olmalıdır.

Ali Taygun’u hep gönlümüzde yaşatalım."