Oliver Stone'un son filmi olay oldu

Oliver Stone'un Chavez ve diğer Latin Amerika liderlerini anlatan son filmi, <em>New York Times</em>'ın eleştirilerine hedef oldu. Ancak Stone gereken cevabı vermekte gecikmedi.

Oliver Stone’un son filmi olan South of the Border (Sınırın Güneyi) Amerikan sinemalarında vizyona girdi. Amerikan Ruhu’nu besleyen alışıldık Holywood filmlerinden farklı filmler yapan Stone, filmleri yine de merakla beklenen bir yönetmen olarak biliniyor.

New York Times gazetesi de Stone’un hitap kitlesinin genişliğinin farkında olacak ki yönetmenin son filmini eleştirmeden geçemedi. Filmin vizyona girmesinden bir hafta sonra yönetmene verip veriştiren New York Times (NYT) gazetesi Larry Rohter, gerçekleri perdelemeye alışık medya refleksiyle bir eleştiri kaleme aldı. Oliver Stone’un tam da Güney Amerika’nın maruz kaldığı dezenformasyonu ortaya çıkaran belgesel filmini eleştiren Rohter, açıkça Stone’un bilgileri çarpıttığını, yanlış beyanlarda bulunduğunu eksik bilgiler verdiğini iddia etti. Stone ise Rohter’e cevaben belgeselin senarist yazarlığını yapan Tarık Ali’nin de imzasıyla Rohter’in iddialarını yalanlayan bilgileri yayımladı.

Doğru olan ne varsa eleştirilmiş...
Rohter’in Venezulea ve Güney Amerika’daki solcu liderleri konu alan belgesel filmin sözde yanlış bulduğu noktalar ve Stone’un cevapları şöyle:

1. Rohter, Caracas’tan Bolivya La Paz’a yapılan uçuşun Ant Dağları’ndan değil de Amazon üzerinden olduğunu iddia ediyor. Stone ise zaten filmde tüm uçuşu Ant Dağları’nda yaptığına dair bir ifadenin yer almadığını, sadece Ant Dağları’nın da üzerinden geçtiklerini belirtiyor ve kaynak olarak Google Earth’ü gösteriyor.

2. Rohter filmde ABD’nin Venezuela’dan diğer OPEC ülkelerinden daha fazla petrol almadığını iddia ederken, Stone filmde 30 saniyelik görüntüsü olan Amerikan petrol analisti Phil Flynn’in verilerine dayandıklarını aktarıyor. Flynn Nisan 2002’de konuştuğu bir televizyon programında Venezuela’nın Suudi Arabistan’ı bile geride bırakacak kadar ABD’ye petrol ihracatı yaptığını ifade ediyor.

3. Chavez’in 1998 yılında yapılan seçimlerde karşısında pek de güçlü olmayan Irene Saez adlı bir kadın adayın olduğunu ve onun da ancak oyların yüzde 3’ünden azını alabildiğini öne sürerek, Chavez’in seçim galibiyetinin demokratik olmadığını iddia ediyor.

Stone ise Amerikan halkının Venezuela seçimlerini Associated Press’in muhabiri Bart Jones’dan aldığını ve asıl bu bilginin çarpık olduğunu belirtiyor. Hatta o seçimin Jones gibi yandaş haberciler tarafından “Çiçek ve böcek yarışı” gibi lanse edildiğini de hatırlatan Stone, Saez’in seçimden altı ay önce ortalıktan kaybolduğunu ve ülkeyi daha önce yaklaşık 40 yıl yöneten eski iki sağ partinin bir adayı desteklediğini ve bu adayın da yüzde 40 oy aldığını belirtiyor.

4. 2002 yılındaki darbeyle ilgili olarak belgesel filmin keskin nişancılar üzerinden bir komplo teorisi ürettiğini iddia eden Rohler, Stone'un keskin nişancı(ları)n bu işe dahil olup olmadığını bilmeden fikir belirttiğini öne sürüyor.

Stone ise filmle ilgili böylesine bir nitelemenin tamamıyla yanlış olduğunu, zira nişancı(ları)n kimliği hakkında ve daha büyük bir komploya dahil olup olmadıkları konusunda tek bir kelime geçmediğini belirtiyor. Stone filmde darbeyle ilgili iki noktaya dikkat çektiğini vurguluyor: 1) Filmde Venezuela medyasının, tabi ki Amerikan medyası ve ulusal medyanın, darbe girişimi sırasında 19 kişinin ölmesini Chavez’in silahlı adamlarına bağlamasının yanlışlığı gösteriliyor. 2) Bu darbe girişimi ABD’nin desteğiyle olmuştur.

Gerçekleri anlamak istemeyen Rohler'in pek çok başlıkta Stone'u suçluyor. Bunun bir diğer örneği, insan hakları tartışması. Rohter İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne (HRW) yönelik eleştirinin yanlışlığından bahsediyor. Stone ise, ABD’nin insan hakları konusunda iki yüzlü davrandığı konuşulduğu sırada 2 saniyeliğine HRW’nin logosunun ekrandan geçtiğini ve doğrudan HRW’ye yönelik bir eleştiri olmadığını belirtti. Ayrıca HRW’nin Amerika kıtaları sorumlusu Jose Miguel Vivanco’nun filmin mesajını destekler açıklamalar yaptığını hatırlatıyor Stone. Vivanco’ya göre ABD, çok daha yoğun bir şekilde yaşanan Kolombiya ihlallerine göz yumarken Venezuela’daki insan hakları ihallerine daha fazla odaklanıyor.

Stone filmle ilgili gerekli tüm dökümanları Rohter’e ulaştırdıkları halde Rohter’in tüm gazetecilik etiğini ayaklar altına alarak, gerçekleri görmezden gelerek ve filmden bazı şeyleri cımbızlayarak filmi kötülemesinin adice olduğunu vurguladı. Stone, böyle bir habercilik anlayışına izin verdiği için NYT'den özür beklediklerini de açıkladı.

(soL – Dış Haberler)