Dün Radikal gazetesinde, Beşir Ayvazoğlu ile yapılan bir röportaj yayımlandı. Muhafazakâr bir edebiyatçı olan Ayvazoğlu, bu kesimin estetik anlayışıyla ilgili konuştu.
Ayvazoğlu'nun sözleri, sık sık "laik" kesime yönelik halktan kopuk olma, halkı beceriksiz görme eleştirisi getiren muhafazakâr kesimin, aslında kültürü nasıl üst sınıfların "anlayabileceği" ve "becerebileceği" bir şey olarak gördüğünü ortaya koydu.
Ayvazoğlu, röportajda AKP iktidarını "halkın iktidarı" olarak tanımlama söylemini bir kez daha kullanarak başladı. "Türkiye'de ne görüyorsunuz?" sorusuna Ayvazoğlu, "Uzun zamandır baskı hisseden, bu toprağın asli unsuru olduğu konusunda tereddüt beyan edilen, küçümsenen, fasa fiso vatandaş denilen, hatta gerektiğinde seçkin yerlere sokulmayan insanların zamanla bir güç haline gelerek taleplerde bulunduğu bir değişim görüyorum" diye yanıt verdi.
Ayvazoğlu'na göre daha önce bir seçkinler sınıfı Türkiye'nin kültür, sanat, edebiyat ve ekonomi hayatına egemendi, fakat şimdi bu müesses nizam yerine "büyük bir kitle" kendini gösterdi. Ancak bu kitle, Ayvazoğlu'nun ifadesiyle, "kendi seçkinlerinin, eğitim kurumlarının olmaması dolayısıyla bocalama yaşıyor. Çünkü kendi burjuvazisi yok."
Yani Ayvazoğlu, açıkça muhafazakâr kesimin kültürel üretimini, kendi içinden yeni bir seçkin kesim yaratmasına bağlıyor. Ayvazoğlu, devamında bunu şöyle anlatıyor:
"Buradaki kastım şu sanattan, edebiyattan, estetikten anlayan, hayatı güzelleştirmesini bilen insanlar grubu. Şimdi Anadolu’dan çıkan bu kesim muazzam bir ekonomik güç elde etti ama parayla olmuyor bu işler. Paranızı nasıl harcayacağınızı da bilmeniz lazım. Bilmeyince biraz kitsch’leşiyor iş. Ama bu ilanihaye böyle devam edecek değil. Ekonomik gücü artan bu kesimin çocukları bu sefer güzel okullarda okuyacak. Zaten yavaş yavaş sonuçları da görülmeye başlandı.
Çok parlak gençler görüyorum etrafımda. Bu camianın da sanattan, edebiyattan, şehircilikten anlayan bir burjuvazisi oluşacak. Şu anda sadece parası var. Bu da son derece normal."
Peki hangi estetik?
Ayvazoğlu'nun, kültür üretimini "cebinde parası olmaya" bağladığı bu sözlerinin hemen ardından, estetik tartışmasına verdiği örnek de manidâr: Güzel örtünmek! Ayvazoğlu, şimdiki gençlerin "acaba biz örtünüyoruz ama bu örtünüşümüz güzel mi? Daha güzel olabilir mi? Dışarı çıktığımızda dışlanmayacağımız bir estetiğe kavuşturabilir miyiz örtünmeyi?" sorgulamasına girdiğini söyledi.
Kültürel gelişimin altında yatan sorun tekkelerin kapatılması
Ayvazoğlu, birer mektep olarak gördüğünü belirttiği tekkelerin kapatılmasının ardından insanların gelenekle bağının kopmasına kültürün gelişememesinin nedeni olarak işaret ederken, "Sadece tekkeler değil, bu kültürün seçkinlerini yetiştiren kurumlar bütünüyle yok edildiği için bu sıkıntıları yaşıyoruz. Ben bir kültürel muhafazakârım, yani kültürde sürekliliğe inanırım. Asıl manasında gelişmenin ve ilerlemenin hep geçmişe atıflarla mümkün olacağını düşünürüm. Bu da derin bilgi, erüdisyon gerektirir. Aynı sıkıntılar her alanda yaşanıyor" dedi.
Mehmet Şevket Eygi de burjuva sevdalısı
Estetik konusunda muhafazakâr kesimin bir diğer sözü dinlenilen kişisi, Mehmet Şevket Eygi. Eygi, 2 Ocak'ta Milli Gazete'de yazdığı "Bizde İslam Burjuvazisi Var mı?" başlıklı yazısında, burjuvaziye özsel olarak büyük bir kültür sahibi olma özelliği atfettiğini açıkça ortaya koydu. Eygi, yazısında "İslam burjuvazisi ne demektir?" sorusunu sordu ve burjuva olmayı, ekonomik olarak işçi sınıfı ve emekçilerin emeğiyle para kazanan kesim olmaktan tamamen çıkartarak, "kültürlü" olmayla özdeşleştirdi. Eygi'nin verdiği tanımdan bazı maddeler şöyle:
"Burjuva güzel ve üstün ahlaka sahiptir"
- Burjuva sınıfına mensup olmak için öncelikle şehir ve medeniyet kültürüne sahip olmak gereklidir.
- Şifahî ve yüzeysel (sathî) kültürle, daha doğrusu anti-kültürle burjuva olunmaz.
- Burjuva, yazılı kültürlü, kitaplı ve sanatlı vatandaştır.
- Bilgi ve kültür boyutu vardır. Hem millî ve İslamî kültüre sahiptir, hem de çağdaş ve genel kültüre. Bu kültürün ölçüsü nedir?.. Medenî ülkelerdeki lise kültürü seviyesidir. Millî edebiyatını iyi bilir, millî ve genel tarihi iyi bilir, mantık, psikoloji, ahlak, metafizik, estetik kültürüne sahiptir. Bunlar bütün medenî ülkelerin liselerinde okutulur ve imtihan verip geçemeyenlere lise diploması verilmez.
- Ahlak ve fazilet boyutuna sahiptir. Asla yalan söylemez, aldatmaz, vaadini yerine getirir şımarıklık, soytarılık, popülizm yapmaz. Güzel ve üstün ahlaka sahiptir, mürüvvetlidir, kendisinde fütüvvet ahlakı vardır. İyi insan, iyi vatandaş, iyi Müslümandır.
- Serveti, maddî imkanları müsaitse evinin mimarîsiyle, dekorasyonuyla, özel kütüphanesiyle, giyim kuşamınyla kültürlü, vasıflı, yüksek bir Müslüman olduğunu gösterir.
- Müslüman burjuva sanata, kitaba, kültüre büyük önem verir. Gelirinin en az onda birini bu sahada harcar.
- Burjuva yazılı ve edebî anadilini iyi bilir.
- Müslüman burjuvanın hanımı, kızları (seksî ve teşhire yönelik olmamak şartıyla) zarif ve sanatlı giyinir.
- Burjuva, devlet yıkıcılığı yapmaz.
(soL - Kültür)