'Marx'ın Marksizmi': Devrimi aramak

Özgür Şen, Marx’ın kapitalist toplumun çözümleme ve eleştirisinin, toplumsal düşünceler tarihindeki bir dönemden daha fazlası olduğu konusunda ısrar etmekle doğru bir konum almaktadır. Marx günceldir ve içinde bulunduğumuz dünyanın devrimcileri açısından hâlâ çok önemli bir kaynak olmayı sürdürmektedir.

soL Kültür - Kaya Tokmakçıoğlu

21 Şubat 1848 tarihinde Londra’da 23 sayfalık bir broşür yayımlanır. Söz konusu kitapçık modern endüstrinin dünyayı kökten değiştirdiğini öne sürer. Modernite, geçmişin tüm önemli uygarlıklarının o güne kadar başardıklarını –Mısır piramitleri, Roma’nın sukemerleri, Gotik katedraller– kat be kat aşmıştır. Demiryolu, buharlı gemi, telgraf vd. yenilikler üretici güçleri zincirlerinden olağanüstü bir biçimde kurtarmıştır. Serbest ticaret adına ulusal sınırlar yerle bir edilmiş, fiyatlar aşağı çekilmiş, yaşayan tüm bireyler birbirlerine bağımlı ve gezegen daha kozmopolit bir hale gelmiştir.

En az bunlar kadar önemlisi kapitalizmin eski hiyerarşik yapıları ve Ortaçağ’dan kalma hurafeleri silip süpürdüğüdür. İnsanlar bundan böyle toplumdaki konumlarını dinin ya da soyun belirlediğine inanmamaktadır. Üretimin, iletişimin ve bölüşümün yeni tarzları aynı zamanda muazzam bir refah yaratmıştır. Tüm bunlarla birlikte bir sorun var olmaya devam etmektedir. Servet eşit bir biçimde dağıtılmamıştır. Nüfusun yaklaşık yüzde onu mülkiyetin neredeyse tamamına sahipken, geri kalan yüzde doksan sadece üretim sürecine katkıda bulunacak yaşam standardına sahiptir. Kentler ve kasabalar sanayileşip, servet tekelleşmeye devam ettikçe ve bununla birlikte zenginler sınıfı daha da zenginleştikçe orta sınıf da işçi sınıfının düzeyine inmeye başlamıştır.

İnsanlık günümüzde küresel, ekonomik sistemin derin bir krizin içinden geçtiğinin farkındadır. Neoliberal mutabakatın –ekonomik “özgürlükler” vaatleri ile– sunabileceği hiçbir şey kalmamıştır. Emperyalist hiyerarşinin üst basamaklarında yer alan ülkelerdeki işçilerin ücretleri eriyip yok olmuş, her bir ülkenin işçi sınıfı başka ülkelerin işçi sınıflarıyla derin bir rekabet içine girmiştir. Bu yüzden Büyük Bunalım’ın gerçekleştirdiği yıkıntıyı deneyimlemiş insanlık bir kere daha Marx’ın sesine kulak vermeyi önemsemelidir.

Bu arka planı göz önünde bulunduracak olursak Özgür Şen’in yakın zamanda raflardaki yerini alan “Marx’ın Marksizmi: Tarih ve Devrim”in önemi daha iyi kavranacaktır. Marx’ın 200. doğum gününde, Manifesto’nun yayımlanışının 170. yıldönümünde okurla buluşan kitabın şu önermesi tüm metnin anadüşüncesini kapsayan niteliktedir: 

İçinde devrim olmayan bir marksizm, kapitalizmi aşma hedefini terk edeceği için aşılamayan bir tarihsel ufuk niteliğini koruyamaz. O zaman marksizm aşılır, aşılan bir marksizm de kaybeder. Bu nedenle marksizm diye bir şey vardır ama içinde devrim olmayan bir marksizm yoktur.[1]

Marx hakkındaki sayısız mit ve düşüncelerinin yanlış yorumlanması, asıl kaynağa dönmemizi, Marx’ın gerçek anlamıyla neleri savunduğunu ve Şen’in kitabının önemini bir kere daha göstermektedir. “Marksizm Diye Bir Şey Var” başlıklı ilk bölüm Marx’ın düşüncesinin nasıl geliştiğini ortaya koyarken, onun yaşamının ve düşüncesinin birliğini kuram-eylem diyalektiği bağlamında ele alır. Şen, Marx’ın dünyayı algılayışı ve onu anlamlandırmasındaki temel kaygının soyut bir entelektüel akıl yürütmeden çok, onu değiştirme isteğinde yattığını sıklıkla vurgular. Elimizde kapitalizme karşı olan ve sosyalizmi arzulayan bir mücadelenin kuramını gözden geçiren bir metin bulunmaktadır: 

Marksizm insanı tarihe müdahale etmeye çağıran devrimci teoridir ve insanla çoğalır. Devrimci fikir ve eylemle büyür...[2]

Çeşitli tartışmalar bağlamında Marx’ın yapıtı (ölümünden bu yana) gündemde olmayan bir husus olarak kabul edildi. Günümüzün sorunlarına yanıt üretmeyen, on dokuzuncu yüzyıl bağlamında bir anlam taşıyan, “ideolojik”, yöntemsel olarak kusurlu vb. sıfatlarla nitelendi. Yine de, bu tükeniş dönemlerinin her birini, Marx’ın düşüncelerine olan ilginin yeniden ortaya çıkışı izledi. Her yeni kuşak, mücadele ettiği zor ve genellikle acımasız toplumsal koşulları anlamayı ve değiştirmeyi arzuladığı için marksizm her daim güncel kaldı. Peki, Marx’ın yapıtıyla ortaya koyduğu kuramın önemli boyutları nelerdi? Ve bu boyutlardan herhangi biri, şu anda içinde yaşadığımız çalkantılı, eşitsiz, şiddet dolu dünyayla çatışılırken nasıl değerli addedilebilmekteydi? Özgür Şen bu noktadan hareketle Marx’ın günümüzdeki önemini ve ona olan ilgiyi diri tutan etmenleri marksist kuramın anahatlarını irdeleyerek okura sunuyor. Kitabın önemli pasajlarından biri sayılabilecek şu ifade marksizmin neden arkaik bir düşünce sistemi olmadığını ve kapitalizmi nasıl çözümlediğini çok net bir biçimde ortaya koyuyor: 

Kapitalizm üretici güçler içindeki sınıflı toplumlara mahsus düzenlemenin, doğrudan üreticinin üretim araçlarıyla ayrılma sürecinin son aşamasıdır. Üretim araçlarıyla emekçinin arasındaki ilişki sınıflı toplumlarda artık başka türlü kurulamaz. Emekçi üretim aracından tamamen kopmuş ve bu anlamda özgürleşmiş, bunun sonucunda ücretli emekçi haline gelmiş, tüm üretim araçları da toplumun küçük bir kesiminin mülkiyetinde toplanmıştır. Üretimin tüm toplumsal karakterine rağmen ortaya çıkan ürün de yine bu kesimin, kapitalistlerin malıdır. Üretici güçlerin gelişimi tarihin gördüğü en yüksek düzeye ulaşmış ancak bununla birlikte hem sömürü en üst düzeye çıkmış, hem de üretici güçlerin gelişimiyle, üretim ilişkileri arasında bir çelişki belirmiştir.[3]

Şen’e göre marksizm, modern dünyayı kavrayıp değiştirmek açısından diğer herhangi bir kurama göre çok daha nitelikli bir temel sağlamaktadır. “Marx’ın Marksizmi”, okuru çağdaş kapitalist toplumun karmaşık gerçekliği hakkında marksist düşünceyi yeniden gözden geçirmeye teşvik ederken, kapitalizmi aşmaya yönelik herhangi bir niteliğe sahip olmayan kuramlarla mücadele etmeye yönelik mükemmel bir altyapı oluşturur. Bunu gerçekleştirirken Marx'ın kuramsal düşüncesinin yapıtaşlarını oluşturan temel, üstyapı, üretici güçler, üretim ilişkileri, üretim tarzı gibi kavramları yeniden ele alır.

Özellikle “Kapitalizmin İyi Saklanan Sırları” başlıklı dördüncü bölüm kapitalizmin işleyiş biçimindeki zaafları, devrimci darbenin indirilmesi gereken noktaları ortaya koyarken özlü, açık ve doğrudan bir üslup izler. Marx’ın özellikle Kapital, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı ve Grundrisse gibi kapitalizmi aşmak için çözümlediği yapıtlarından hareket eden Şen, marksizmin bağrından çıktığı 19. yüzyıl kapitalist toplumuna silahları nasıl doğrulttuğunu ortaya koyar. Kitabın önceki bölümlerinde de altı çizilen diyalektik yöntem, emek-değer teorisi, meta fetişizmi, kapitalizmin krizleri vb. başlıklarda okura ufuk açıcı bir değerlendirme sunar.

Sınıflar mücadelesine, mücadelemize odaklanacak olursak, marksizmin hâlâ güncelliğini koruduğunu rahatlıkla iddia edebiliriz. Marksizm; iktidar, sömürü, üretici güçler, bölüşüm, mülkiyet ilişkileri, işyeri hiyerarşisi vb. gündelik hayatımızı etkileyen pek çok toplumsal olguyu bir bütün olarak ele aldığı için hâlâ günceldir. Marx’ın ve onu izleyenlerin yapıtını, kapitalizmin nasıl işlediğine ve onun nasıl aşılması gerektiğine dair bir kılavuz olarak ele almalıyız. Öte yandan Özgür Şen’in de ileri sürdüğü gibi marksizmin doğası gereği tamamlanmamış bir sistem olduğunu akıldan çıkarmamalıyız.[4] Sınıflı toplumlardaki toplumsal mekanizmaların ne şekilde işlediğini ele alan marksizm, her şeyden önce yaşadığımız dünyayı değiştirmenin yegâne aracı olarak önümüzde durmaya devam etmektedir. Bu bakış açısından hareket edildiğinde, marksizmin daha özgül toplumsal ve tarihsel araştırmaları sürdürmek için de bir zihinsel çerçeve görevi gördüğü yadsınamaz. Ve Şen’in de vurguladığı gibi bu çerçeve, bizi daha eşit ve özgür bir dünyaya götürecek mücadelenin kalbinde yatmaktadır.

Sonuç olarak “Marx’ın Marksizmi”, kapitalizmi çözümleyen en büyük kuramcının düşünce sistemine özlü ve sade bir giriş niteliğinde bir kitap olma özelliğine sahipken, marksizmin “klasik” ve “ortodoks” bir biçimde yorumlanışının seçkin bir örneğini oluşturmaktadır. Özgür Şen, Marx’ın kapitalist toplumun çözümleme ve eleştirisinin, toplumsal düşünceler tarihindeki bir dönemden daha fazlası olduğu konusunda ısrar etmekle doğru bir konum almaktadır. Marx günceldir ve içinde bulunduğumuz dünyanın devrimcileri açısından hâlâ çok önemli bir kaynak olmayı sürdürmektedir.

[1] Özgür Şen, Marx’ın Marksizmi: Tarih ve Devrim, Yazılama Yayınevi, Nisan 2018, s. 46.

[2] a.g.y., s. 181.

[3] a.g.y., s. 124.

[4] a.g.y., s. 25.