“Maden işçileri gibiyiz”

Sektördeki 30 örgütü bir araya getiren Türkiye Sinema Konseyi, dün bir basın açıklaması yaparak hükümetten taleplerini sıraladı.

Sinema endüstrisinin parçası olan Sinema Emekçileri Sendikası’ndan (SİNE-SEN) yapımcı örgütlerine, senaristlerin meslek örgütlerinden İKSV’ye 30 örgüt, sektörün sorunlarına dair çözüm önerilerini duyurdular. Dün Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde yapılan basın toplantısında Konsey, “Türkiye sinema reformu için birleştik” dedi.

Toplantıda Konsey Başkanı Erden Kıral, Konsey’de sektörün parçası olan tüm kesimlerin örgütleri olduğu için heterojen bir yapı olduklarını, ancak kendi aralarında uzun tartışmalar sonucunda bir mutabakata varmayı öğrendiklerini söyledi.

Oyuncular Zafer Algöz ve Janset’in okuduğu basın açıklamasında “Bizce artık bıçak kemiğe dayandı. Türkiye film endüstrisinin 1990’ların ikinci yarısında başlayan ‘ikinci yükseliş dönemi’ çok önemli bir noktaya ulaştı. Yılda ortalama 70 sinema filmi ve 70 TV dizisi üretiliyor. Buna karşın fikri mülkiyet hakları alanında AB standartlarından çok uzağız. Günde ortalama 16 saat çalışıyoruz. Hiçbir sosyal güvencemiz yok! Setlerde iki yılda beş meslektaşımızı toprağa verdik! Dünyada bizim dışımızda bütün ülkelerde, dizi üretiminin standartları ve süreleri belli 25, 40, 60 dakika... Biz her hafta 90 dakika yazmak, çekmek zorunda kalıyoruz. Festivallere dönük bütünsel bir kimliklendirme ve destek politikamız yok. İmkansızlıklara rağmen yarattığımız bütün maddi/manevi kaynaklarımız hızla eriyor” ifadelerine yer verildi.

Açıklanan metnin ilk bölümünde sektörün ekonomi için önemi vurgulanırken, “Küresel film endüstrisi mali açıdan 400 milyar dolarlık bir pasta. Dünyada filmlere yatırılan her 1 Amerikan doları, 2 Amerikan doları olarak yatırımcıya geri dönüyor” denildi.

Konseyde dikkat çeken, bazıları kendi aralarında farklı çıkarlara sahip kesimlerin, bir sinema reformu ve bunun için en önemli adım olarak gördükleri yeni bir sinema yasası için ortak hareket etmeleri.

Metnin ikinci bölümünde Konsey, dört başlık altında taleplerini sıralıyor. Başlıklardan en çok maddeye sahip olanı, “finans ve pazarlama” alanındaki talepler. Burada özerk bir sinema kurumunun, gözlem evinin ve dış pazarlama ajansının kurulması, sponsorluk ve teşvik yasalarının işler hale getirilmesi, sinema filmlerinin ihracat ürünü kapsamına alınıp desteklenmesi, festivallerde filmlerin desteklenmesi, UNIFRANCE benzeri bir film dağıtım organizasyonu kurulması, sinema filmlerinin çok ortaklı yapılması için halka açılma benzeri modellerin kurulması gibi talepler sıralandı.

“Fikri mülkiyet hakları” başlığındaki talepler, genel olarak “yasaların AB standartlarına uygun hale getirilmesi” etrafında biçimleniyor.

“Maden işçileri gibiyiz”
Sosyal güvenlik ve çalışma koşullarında ise talepler önemli. Basın toplantısında “Biz aynı maden işçileri gibi bir çalışma günümüzün beş günlük sigortaya tekabül etmesini istiyoruz. Çalışma koşullarımız maden işçilerininki gibi” denildi. Özellikle set işçileri arasında aşırı yoğun çalışmadan dolayı ölümler yaşanabiliyor. Metinde bu başlıkta sigortasız çalışmaya son verilmesi, dizi sürelerinin kısaltılması, çalışanlar için bir SGK standardı ve sinema alanının özel bir meslek grubu olarak tanınması ve mesleki örgütlerinin yaratılması talepleri dile getirildi.

Son başlık olan “Eğitim ve sinema kültürünün korunması”nda ise ürünlerin korunması ve arşivlenmesi, çalışanların meslek içi eğitime alınması ve sinema eğitiminin uygulama esaslı ve ürün odaklı bir niteliğe bürünmesi istendi.

“Hükümetle görüştük, umutluyuz”
Toplantıda Erden Kıral Başbakan Erdoğan ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la görüştüklerini ve Konsey olarak hazırladıkları yasa taslağını ilettiklerini, hükümetin taslağın ilk kısmını beğenmesine rağmen, rol dağılımının ele alındığı ikinci kısmını beğenmediğini söyledi.

Hükümetle toplantılarını sürdüreceklerini belirten Kıral, 2010’da yasanın geçmesi için umutlu olduklarını, ama on yıllardır yasayı bekledikleri için siyasette tıkanıklıkların yaşanabileceğini bildiklerini belirtti.

“Erdoğan’ın demokratik açılım toplantısını da bu talepleri savunmak için bir avantaj haline getirecek misiniz?” sorusuna “Evet, toplantıya katılacak temsilci arkadaşlarımız taleplerimizi Sayın Başbakan’a iletecekler” yanıtı verildi.

(soL - İstanbul)