İşçi sınıfı filmleri başlıyor

Bu sene 10. Yılını dolduran İşçi Filmleri Festivali, “İşimiz Gücümüz Yaşamak!” başlığıyla başladı.

10. İşçi Filmleri Festivali kapsamında gösterilecek filmler,  2 Mayıs – 10 Mayıs arasında dört kentte seyirci ile buluşacak. İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da yapılacak gösterimler, üç büyük kentte yapılacak yürüyüşlerle başladı. Yürüyüşler, bu yıl Türkiye sinemasının en kritik gündemi olan sansüre karşı yapılacak. Bugün İstanbul’da 17:30’da Divan Otel önünde Şişli Kent Sinemasına, Ankara’da 18:30’da Yüksel Caddesi’nden Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne, İzmir’de 18:00’de Sevinç Pastanesi’nden İzmir Mimarlık Merkezi’ne yürünme kararı alınmıştı.

Filmler Halkevleri, Fransız, Macar, Romanya Kültür Merkezleri, Ankara ve İstanbul Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve birçok sinema salonunun da aralarında bulunduğu gösterim merkezlerinde ücretsiz izlenebilecek.

Belgesel gösterimlerin ağırlıkta olduğu festival, kısa ve uzun kurmaca gösterimlere de yer veriyor. Hepsi birbirinden değerli yapımlar arasından bazı belgeseller özellikle dikkat çekiyor. Apple’ın Tutulamayan Sözleri ve Utanç İmparatorluğu belgeselleri iki büyük teknoloji devi, Apple ve Samsung fabrikalarındaki yoğun sömürüyü konu alırken, Sınırların Ötesine Geçmek filmi Apple’ın başlıca taşeronu Faxconn’da 13 işçinin topluca intihar etmesi olayını araştırıyor. Palikari: Luis Tikas ve Ludlow Massacre, 1 Mayıs gününü mücadeleleri ile bize armağan eden Amerikan işçi sınıfının tarihindeki bir greve ışık tutuyor.

Yerli yapımlar arasında da, bugüne kadar pek az işlenmemiş konuları nedeniyle,  Karadenizli denizcilerin hikayelerine ışık tutan Karadeniz, mevsimlik tarım işçiliğine kamerasını çeviren Kazım Öz’ün son filmi Ha Bu Tune Bu (Bir Varmış Bir Yokmuş), Türkiye’de bulunan Suriyeli mülteci kamplarındaki hayatları anlatan Araf göze çarpıyor. Soma katliamın birinci yıl dönümüne denk gelen festival de iki tane de Soma belgeseli bulunuyor: SOMA: Bir Avuç Kömür İçin Bir Ömür Verenlere ve Geride Kalanlar. Ayrıca Zonguldak’taki madenlerin tarihini ve çalışma koşularını anlatan İnci Dişli Kardeşim ve Erzurum’daki madenlerde 1977 – 1980 arasında verilen mücadeleye ışık tutan Yer altı da festival seçkisi içinde.

Sansür gündemi ile çalkalanan sinema dünyasına kıymetli bir hatırlatma da olan Yollara Düştük belgeseli, 1977’te oyuncusu, set emekçisi, yönetmeni hatta yapımcısıyla yüzlerce sinemacının İstanbul’dan Ankara’ya yaptıkları sansüre karşı yürüyüşlerini konu alıyor. Yollara Düştük, Festival’in İstanbul ayağının da açılış filmi. İşkence gördüğü için hayatı dağılan ve yeni bir hayat kurmaya çalışan bir kadının hikayesinin anlatıldığı 1987 yapımı olan ancak sansür nedeniyle yıllarca gösterilemeyen Kara Sevdalı Bulut da bu sene festivalde gösterilecek. Ayrıca uzun yaşamını mücadele ile dolduran komünist yazar Vedat Türkali’nin hayatını anlatan Vedat Türkali adlı belgesel de gösterimler arasında yer alıyor.

İngiltere’de, iki eşcinselin 1984’teki madenci grevine destek toplamasını konu alan Onur filmi, Ken Loach’un komünist Jimmy Gralton’un hayat hikayesinden yola çıkarak çektiği son filmi Özgürlük Dansı, Dardenne kardeşlerin bir emekçi kadının kendi yaşam mücadelesi ile iş arkadaşları arasındaki gerilimi ve dayanışmayı ele adlıkları son filmleri İki Gün Bir Gece de kurmaca filmler arasında seçkide yerini alanlardan.