Fazıl Say: 'Madem karanlık bir dönem, o zaman aydınlatalım!'

Sanatçılar tarafından gerçekleştirilen 'Sesimiz seninledir Fazıl Say' etkinliğine bir mesaj gönderen Fazıl Say, içinde bulunduğumuz çağın "Nazi Almanyası'nı hatırlattığını" söylerken, böyle bir dönemde hakkında dava açılmasından ancak onur duyabileceğini belirtti.

"Sesimiz Seninlerdir Fazıl Say" etkinliğine katılamayan Fazıl Say'ın mesajını Genco Erkal okudu. Say'ın mesajı şöyle:

Sevgili dostlar, sevgili sanatçı meslektaşlarım

Bu akşam katılımınızla bana destek olduğunuz için ne kadar teşekkür etsem azdır. Sağ olun, var olun.

Bu akşam beni temsilen, başta babam Ahmet Say, tüm ailem ve tüm beraber çalıştığım dostlarım sizinle beraber… İnanın, sanatınızı benim için icra edeceğiniz için öyloe gururlandım ki, kelimelerle anlatılamaz…

Ben de, küçük bir çocukken, bu akşam burada bana sanatıyla destek veren sanatçılarımızı seyrederek, onları örnek alarak büyüdüm… Ne büyük gurur böyle bir gecenin olması…

Siz değerli sanatseverlere de çok teşekkür ederim… Bu akşam burada olduğunuz için…

Artık ülkemizde öyle haksızlıklar yaşanmakta ki, çoğumuz hangi birine nasıl yardım edebileceğimizi düşünmekten yorulur hale geldik. Pek çok aydın dostumuz, gazeteciler, şu an bilinmeyen, anlaşılmayan sebeplerden ötürü hapistedir. Bu öyle bir çağ ki, tarif edemiyorum. İnansın bana en çok Nazi Almanyası’nı hatırlatıyor.

Kendi durumuma gelince:

İnanın gerçekten çok üzgünüm aylardır, sadece üzgünüm… Hayatım boyunca Türkiye’nin çağdaş yüzünü sanatımla tüm dünyaya tanıttım, bu yalan değildir, alınan 40 kadar uluslararası ödül, her yıl beş kıtada 120 konser, her yıl bestelediğim senfoniler, konçertolar, çıkardığım cd, dvd, nota ve kitaplar, hepsi, hepsi, ve sanki şu an hiçbirinin hiçbir anlamı yokmuş gibi, bu şekilde bir dava ile cezalandırılma tehdidi ile karşı karşıya kaldığım için çok garip hissediyorum… Şaşkınım.

Bu dava, hukuk tarihine geçecektir, şu anda tüm dünya bu davaya gülmektedir, bununla ilgili pek çok makale dünyanın çeşitli ülkelerindeki gazetelerde yayınlanmış, konu televizyonlara taşınmıştır, aklı selim sahibi insanlar, böyle bir haksızlığa inanamamaktadır.

Tüm hukukçular, bu davanın bu mertebeye gelişini şaşkınlıkla ve öfkeyle seyretmektedirler…

Aslına bakarsanız, bir yandan da iyi olmuştur, Türkiye’de yaşanan hukuksal tuhaflıklar tüm dünyanın dikkatini çekmeye başlamıştır.
İnsanlar “ne oluyor Türkiye’de” diye sormaya başlamıştır.

Bu bana açılan dava, tahammülsüzlüğün, baskının, din-mezhep-inanç-fikir özgürlüğü konularının, ülkemizde ne kadar kısıtlandığını, ne kadar baskı altına alındığını açıkça ortaya koymaktadır. Burada, yapılan haksızlık sadece bana değildir, hepimizedir. En çok da yapanın kendisinedir.

İktidarın bakanlarının, milletvekillerinin, bu davada açıkça cezalandırılmamı istemelerine, aleyhimde yaptıkları tüm çirkin açıklamalarına, sessizliğine cevap vermek istiyorum… Soruyorum kendime: “Ben onlara ne yaptım bu kadar düşman olmaları için?” Hiçbir cevap bulamıyorum…

Bilirsiniz, biz sanatçılar özgür ruhluyuz, tok sözlüyüz. Yanlış anlaşılmasın bu, kimseye “haksızlık yapma özgürlüğü” anlamına gelmemektedir. Ama kendi hür ruhumuzla düşündüğümüz, yazıp çizdiğimiz veya alıntıladığımız şeyler, asla ve asla bir başkasına haksızlık değildir, olmamalıdır. Fikirler farklıdır. İnançlar ve hissiyatlar, içselleştirmeler farklıdır.

Türkiye’nin bu karanlık döneminde yaşadıklarımız, nesiller boyunca hatırlanacaktır…

Sevgili dostlar sözü uzatmak istemiyorum, Hayyam’ın bir dörtlüğünü Twitter’da retweet ettiğim için yargı önüne çıkmam, böyle bir dönemde belki de onurdur. İçimdeki Hayam daha da bir anlam kazanmıştır…

Hiçbir suçum yok. Hiçbirimizin hiçbir suçu yok. Biz çağdaş bireyleriz. Sürü değiliz. Madem karanlık bir dönem, o zaman aydınlatalım!

Tüm dostlara sevgilerimle…

Fazıl Say

(soL - Haber Merkezi)