“Yaşasın tiyatro, yaşasın anacığım”

Sait Ali Köknar, böyle seslendi annesine. 54 yıl boyunca sahnede, vefakar, güçlü, hayata sımsıkı tutunan, huysuz ve tatlı kadın karakterini yaşatan Suna Pekuysal alkışlarla ölümsüzlüğe uğurlandı.

soL (HABER MERKEZİ) Suna Pekuysal "en az güldüğüm gün, oyunun son günüdür. Sezon açılır, seviniriz sezon biter, ağlarız. Ben ağlarım, bilemiyorum arkadaşlarımı. Çünkü bu oyun bu haliyle yok bir daha, olmayacak. Çünkü ben bir daha 'Lüküs Hayat 'taki Zeynep, 'Keşanlı 'daki Helacı Kadın, 'Ahududu 'daki Müşfike olamayacağım, bu yüzden" diyordu Okan Bayülgen'in "Zamanın Tozu" adlı kitabındaki yer alan röportajında.

Oyunun başlaması bir sevinçtir onun için, insanlarla buluşma anıdır, sezon biter içine bir hüzün çöker ancak bir sonraki sezon oynayacağı yeni oyununun heyecanı onu yaşama bağlı tutar, heyecanlandırır. Yeniden, bir başka rolle çıkacaktır seyircinin karşısına. Yeniden Suna olacaktır. Tiyatronun ve sinemanın unutulmaz ismi Suna Pekuysal, oyunculuk gücünü taşıdığı bu umuttan alır. Ömrünü adadığı tiyatro onu ayakta tutan şeydir çünkü.

Sahnede Suna, evde de, sokakta da...
Oyun biter, sahneden inip kostümünü çıkardıktan sonra evinde gider Suna Pekuysal. Kıyafeti çıkarabilir üstünden ama karakter hâlâ içindedir. Bulaşık yıkarken, oğlu Sait'i büyütürken ya da dostlarıyla buluştuğunda, oynamakta olduğu rolün kendisidir. Bazen hizmetçi kadındır, bazen huysuz anne. O rollerin hepsini "yaşamıştır."

Dün yapılan törende konuşan oğlu Sait Ali Köknar, annesinin kendisini düzenli ve disiplinli bir şekilde büyüttüğünü ifade ederek, işten geldikten sonra gece yarılarına kadar ertesi günün yemeğini yaptığını, sabah erkenden kalkıp kahvaltısını hazırladığını anlatmıştı.

Özkan Uğur ile oynadığı "Yeter Anne" dizisindeki huysuz, kuruntulu ve oğlunun her derdine koşan anne rolünü gerçek yaşamında da sürdürdü Pekuysal. Onu tanıyanlar, yüz yüze konuşanlar iyi bilir, lafını esirgemez, dobradır, eleştirmekten de çekinmez, sevgi dolu kalbinin kapılarını sonuna kadar açmaktan da.

İşine saygı duymak, sanata ve insanlara...
"Makyajı o kadar sevmem ve hala makyaj yapmayı bilmem mesela. Bak kaydet bunu da: ben hala makyaj yapmasını bilmeyenlerdenim" der aynı röportajında. Sade, duru bir kadın karşınızdaki. Açık sözlülüğüyle gerçeği bir tokat gibi yüzünüze vuran, kızan, yine de her zaman size sarılmaya hazır, gözleri dudaklarından önce gülen kadın Pekuysal. Lüküs Hayat'taki rolü için saçlarını perma yaptıran ve 14 yıl boyunca bu görüntüsünü koruyan kadın Pekuysal, yine yıllarca aynı rol için kırmızı ojeli elleriyle yaşar. Rolü gereğidir çünkü. İşine inanır, saygı duyar ve gereğini yapar.

"Hakkını vererek oynuyor ve oynarken de yaşıyorum. Meydan okuyorum zamana işimi çok sevdiğim için, çok saygı duyduğum için. Ve şimdi şu halde, halen bir şeyler yapmaya çalışıyorsam yine işime duyduğum saygıdan ötürü, seyircime duyduğum saygıdan ötürü yapıyorum. Seversen ve ciddiye alırsan kalıcı kılıyorsun."

Bir veda töreninden...
Suna Pekuysal'ı son yolculuğuna Zihni Göktay, Jeyan Tözüm, Arif Erkin, Orhan Alkaya, Altan Erkekli, Orhan Aydın, Renan Bilek, Göksel Arsoy, Süheyl ve Behzat Uygur, Kerem Kupacı, Cihat Tamer, Cem Davran, Üstün Asutay, Hümeyra, Enis Fosforoğlu, Emre Kınay ve Erdal Tosun'un da aralarında bulunduğu tiyatro sanatçıları, rol arkadaşları, müzisyenler ve Reşat Nuri Sahnesi'nin kapısında bekleyen vefakar seyircileri uğurladı. Törene İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ve Kıbrıs gazileri de katıldılar.

Lüküs Hayat'ta 14 yıl boyunca birlikte sahne aldığı rol arkadaşı ve dostu Zihni Göktay "öyle bir koca çınardı ki, dalları arasında binlerce oyun, film, dizi saklıydı. Suna ablam dedi ki 'ben oturarak oyun oynamak istemiyorum. Ayakta cıvıl cıvıl Suna olarak oyun oynamak istiyorum. Seyircinin beni öyle görmesini, duygu sömürüsü yapmak da istemiyorum.' Haklıydı. Ablacığım, vücudunun yarısı gitmiş gibi. Sen haklıydın ağaçlar ayakta ölür" dedi.

Tiyatro sanatçısı Ersan Uysal uğurlama törenlerinin genelde Harbiye'deki Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde yapıldığını anımsatarak, "yenisini yapacaklarmış. Ama iyi buradan yolluyoruz. Çünkü bu semtin adı Vefa" şeklinde konuştu. Suna Pekuysal'ın rol aldığı oyunlardan örnekler veren Uysal, "Suna'yı tek geçerim" dedi.

Tiyatro sanatçısı Sezai Altekin de "Lüküs Hayat"ta birlikte oynadıklarını anımsatarak, "öyle insanlar vardır ki yanında olmak istersiniz. Işığı üzerinize değsin, nefesini ve heyecanını paylaşmak istersiniz. Suna, öyle biriydi" dedi.

Pekuysal için en duygulu sözler oğlundan geldi. Sait Ali Köknar, "ben bir kişi değilim. Karşınızda Suna ile Ergun'un biricik oğlu değil, kültür ve edebiyatla büyümüş bir evlat olarak duruyorum. Anam can verdiği karakteri aracılığıyla bana bir değil, binlerce can verdi. Herkese de vermeye devam edecek. O yüzden yaşasın tiyatro, yaşasın Suna Pekuysal, yaşa anacığım" sözleriyle Suna Pekuysal'a, annesine veda etti.

Reşat Nuri Sahnesi'nde, Pekuysal'ı oyunlarını seyrettikleri günlerdeki gibi alkış yağmuruna tuttu seyircileri. Konuşmalar yapıldı, son sözler söylendi. Gözler yaşlıydı, kalpler hüzünlü ama herkesin görüşü aynıydı: Sahnelerin küçük devi Suna Pekuysal sonsuzluğa değil ölümsüzlüğe uğurlandı.