NHKM ve Sanat Cephesi’nden Sivas bildirisi

35 aydın ve sanatçının yakılarak öldürüldüğü Sivas Katliamı’nın 15. yıldönümünde NHKM ve Sanat Cephesi bu katliamı unutmamak ve unutturmamak için bir bildiri yayınladı.

soL (HABER MERKEZİ) Nâzım Hikmet Kültür Merkezi (NHKM) ve Sanat Cephesi imzasıyla yayınlanan bildiride, Sivas'ta yaşanan vahşetin sorumlusu gericiliğin, ayaklarını liberalizme, AB'ciliğe ve ABD'ciliğe dayadığı, gericiliğin temelde emeğe saldırı olduğu söylendi ve buna karşı ilericilerin, aydınların ve emekçilerin, aydınlığı, ilericiliği, devrimciliği ve yurtseverliği sırtlarında taşımalarının bir görev olarak halen üzerlerinde durduğu belirtildi. Bildiride Behçet Aysan'ın "Ateş Deresi" ve Metin Altıok'un "Rüzgârın Yırtık Yeri" adlı şiirlerine de yer verildi.

NHKM ve Sanat cephesi tarafından yayınlanan bildirinin tam metni şöyle:

2 Temmuz'un Üzerinden 15 Yıl Geçti
Üzerimize Düşeni Yaptık mı?

Aradan 15 yıl geçmesine rağmen Sivas Katliamı'nın acısı pek çok insanın kalbinde hâlâ. Sivas unutulmadı kuşkusuz, unutulmayacak da. Ancak Madımak otelinin içerisindeki 35 insanla birlikte yakıldığı bu topraklarda yaşayan bizler, ilericiler, aydınlar ve sanatçılar üzerimize düşenin ne kadarını yaptık?

35 insanla birlikte Madımak otelini gerici bir güruhun yaktığı doğru. Zaman içerisinde bu gerici güruhu kimlerin kışkırttığı da açığa çıktı. Devletin, polisin ve ordunun gerekli önlemleri almadıkları başından beri biliniyor. Katillerden göstermelik bir hesap bile sorulmadı. Bütün bunlar doğru.

Ancak sorun, yalnızca Sivas'ta 1993 yılında yaşanmış acı bir olay değildir.

35 insanın gerici bir güruh tarafından yakılabildiği bir ülkede, her şey baştan aşağı değiştirilmeliydi. Ne değişti o günden bugüne?

Gericilik bu topraklardan silinmeliydi... Silinebilirdi de. Eğer, gericiliğin, sermayenin ve onların ağababası emperyalistlerin beslemesi olduğu gerçeği aydınlarımız, ilericilerimiz ve emekçilerimiz tarafından yeteri kadar doğru kavranabilseydi. Silinebilirdi, eğer birbirinden çok farklı yüzleri olan liberal çapulcular, yobazlar, AB'ciler ve ABD'cilerin "aynı kaba pisleyip yine aynı kaptan beslendikleri" daha erken fark edilebilseydi.

Hâlâ silinebilir. Eğer dün Sivas'ta yakanlarla bugün Tuzla'yı can pazarına çevirenlerin aynı güruh olduğunu, kültür merkezlerini yıkıp yerine alışveriş merkezleri yapan, emekçilerin bütün kazanılmış haklarını elinden alan, bu memleketi parsel parsel satanların, Madımak otelini yakanlar olduğunu işçilerimize ve emekçilerimize anlatabilirsek...

Memleketin yönetimini AB ve ABD'ye havale edenlerin Sivas'taki katillerle aynı olduğunu göremeyenler, bu olayda ufacık da olsa bir sorumluluk taşımadıklarını nasıl iddia edebilirler ki?

Aradan 15 yıl geçti. Karanlığa karşı aydınlığı, gericiliğe karşı ilericiliği, köhnemişliğe karşı devrimciliği, emperyalizme karşı yurtseverliği yükseltmenin görevi sırtımızda duruyor hâlâ.

Bunu gerçekleştirdiğimizde Tuzla'nın da Sivas'ın da hesabını soracağız... Sonuna kadar!