Mutlu son: Şampiyon İspanya!

Euro 2008 boyunca başarılı bir futbol ortaya koyan İspanya, hak ettiği şampiyonluğa, final karşılaşmasında Almanya’yı yenerek ulaştı.

soL (HABER MERKEZİ) İspanya, 1964'te kendi evinde düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda Sovyetler Birliği'ni 2-1 yenerek kazandığı kupaya, finalde Almanya'yı 1-0 yenerek, 44 yıl sonra bir kez daha sahip oldu.

Bu sonuca itiraz edilemez
Euro 2008 başlarken, favoriler arasında pek adı geçmeyen İspanya, turnuvada oynadığı ilk maçtan itibaren dikkatleri çekmeyi başarmıştı. Aragones yönetimindeki takım, bireysel becerilere sahip futbolcuları, bu becerilerin kolektif potaya dökülmesine yönelik oyun kurgusu, "gözü kapalı" pas trafiği yoğun futbolu, özellikle defans kademelerinde hatasız derinliği ve fizik mücadele gücüyle, kupanın ciddi adayı olduğunu göstermişti. Merak edilen, bunun istikrarlı bir şekilde sürdürülüp sürdürülemeyeceğiydi. İspanya, her maçta, bunun bir denk gelme olmadığını kanıtlayan bir futbol ortaya koydu ve turnuvanın mağlup edilemeyen takımı olarak mutlu sona ulaştı. Her ülke takımı taraftarı, kendi adına üzüntü yaşasa da, kimsenin bu sonuca itirazı olamazdı, hak eden kazanmıştı.

44 yıl sonra gelen kupa
Final maçında, İspanya kalesine Almanya'nın tek şut gönderebildiğini söylersek, genel bir görünüm vermiş oluruz. Fizik güç ve disiplin, İspanya'nın mahir ayaklarının oyununu bozamadı ve Löw'ün oyunu riske eden, kadroya hücuma yönelik takviyeleri de sonuç vermedi. İspanya, sahanın her karışında, Almanya'dan üstün bir takım olduğunu kabul ettirerek, 33. dakikada Torres'in attığı golle karşılaşmayı ve kupayı kazandı.

Bu sonuçla, İspanya'ya 44 yıl sonra zafer yaşatan teknik adam Luis Aragones, Avrupa Kupası'nın kazanan en yaşlı isim, final maçında sakatlığı nedeniyle sahada olmayan İspanyol forvet David Villa da, dört golle turnuvanın gol kralı oldu.

Mücadeleci ve seyir zevki yüksek maçlar
Euro 2008'in, genel olarak, son yılların seyir zevkini yok eden savunma ağırlıklı futbolu, ya da fizik güce ve hıza dayalı futbolu karşısında, teknik kapasitenin yeniden ön plana çıktığı maçlardaki mücadelenin üst düzeyde seyrettiği ve bunun sonucu olarak, son dakika gollerinin belleklerde yer ettiği daha öncekilerden daha fazla heyecan veren unsurların sahne aldığı bir turnuva olduğu söylenebilir.

Eleme grubu maçlarının gözde takımı, durdurulamaz denilen Hollanda'nın, Rusya karşısında sahadan silinmesi, bunu başaran Rusya'nın İspanya karşısında aciz kalışı, Portekiz'in beklentileri boşa çıkarışı, İtalya'nın kıl payı gruptan çıkıp, orada bitişi, futbolda peşin söze yer olmadığını yeniden gösterdi.

Türkiye, akıllarda kaldı
Türkiye, kuşkusuz turnuvanın akıllarda kalacak takımıydı. Mücadeleci kimliği, zaman zaman sergileyebildiği estetik gösterisi, son düdük çalana kadar mucize yaratabileceği çok konuşuldu. Yarı finalde, Almanya'ya karşı ortaya koyduğu oyunla, final şansını kaptırsa da, sahneyi çalmayı başardı.

İsviçre ve Avusturya ayaklı bu turnuvada, "kendi evinde" kabul edilen Almanya, bu avantajla "iki kere sıçradı", sonunda tartışmasız iyiye boyun eğmek zorunda kaldı.