Ali Bayramoğlu'ndan sola öneriler

Yeni Şafak yazarına göre, son yıllarda inanç merkezli siyaset tartışmalarında "özgürlük yandaşlığı" ön plana çıktı. Bayramoğlu, solun bunu görmeden, "sınıfsal" tepkileri bu "kültürel simgelerle" üst üste oturtmadan siyaset yapma şansı olmadığını ileri sürdü!

soL (HABER MERKEZİ) "Ne olacak bu solun hali?" sorusu liberal ve sağcı kalemlere yazı konusu olmayı sürdürüyor. Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, dün yayınlanan "Solda siyaset" başlıklı yazısında, solun toplum-siyaset bağını kurabilmek için sınıfsal ve kültürel tepkileri örtüştürecek simgesel algılara yönelmesi gerektiğini öne sürdü. Bayramoğlu son yıllarda inanç merkezli siyaset tartışmalarının ve kimlikler üzerine kurulu "yasak-özgürlük" tartışmalarının popüler ve kültürel olanı siyasileştirdiğini söylediği yazısında, bunu "görmeyen, anlamayan ve yönetmeye talip olmayan"ın Türkiye'de siyaset yapmaya kalkmasının anlamı olmadığını iddia etti.

Bayramoğlu, Türkiye'de "kendisini ulusalcı olarak tanımlayan güruh dışındaki sol ya da sosyal demokrasinin" belini doğrultarak Türk siyasetine girip giremeyeceğini sorduğu yazısında, solda dirilişin, "derin siyasetsizliğini rejim bekçiliğiyle örtmeye çalışan bir siyasi parti" olarak kodladığı CHP ile olmayacağını belirterek, bu konuda "sosyal demokrat aydınların giriştikleri teorik arayışlar"a da pek şans vermedi.

Solun önünde aşması gereken "iki büyük siyasi zihniyet meselesi" olduğunu öne süren Ali Bayramoğlu, bunlardan ilkinin "demokrasinin sadece karar mekanizmalarını oluşturmaya, meşru kararlar üretmeye yarayan, formel özgürlüklerin çerçevesini belirleyen bir temsil ve katılım prosedürü olduğu takıntısı"ndan vazgeçmek olduğunu dile getirdi. Demokrasinin, toplum-siyaset bağlarını oluşturan bir temel tavır olduğunu, bir siyasi varoluşa işaret ettiğini keşfetmek gerektiğini yazan Bayramoğlu'na göre, solun aşması gereken ikinci "büyük siyasi meselesi", toplum-siyaset bağının kurulabilmesi için, "kendi tasavvur ettiğinin dışında, onunla kesişmeyen bir toplumun varlığını kabul etmesi". Solun yapması gereken, "varolanı reddetmek üzerine kurulu ve böyle olduğu oranda siyasetsizliğe mahkûm bir tutumu" terk etmek.

Solun böyle bir sorgulama sürecinden geçip geçmeyeceği sorusuna "Bilinmez" diye yanıt veren Bayramoğlu, böyle bir niyet içinde olanlara da önerilerde bulundu. Türkiye'de siyaset algısını "refleksif ve sınıfsal tepkiler" üzerine oturtan önemli bir seçmen kitlesi olduğunu kaydeden Bayramoğlu, "Sahicilik, halktan olma, ezilmişliğin-sıradanlığın temsili, haksızlık ve adaletsizlik merkezli tepkiler, özellikle düşük gelirli kesimlerde ve orta sınıflarda siyasi tercihleri ve davranışları kuşatan, yönlendiren önemli girdilerdir" diye yazdı.

Cem Uzan ve Mustafa Sarıgül gibi "bir dönemin belki başarısız ama ses getiren popülist rüzgarları"nın bile bu veriler üzerine oturduğunu ifade eden Bayramoğlu, ancak görülmesi gereken "hayati" noktanın, sınıfsal tepkilerin daha çok sembolik öğelerle şekillenmesi olduğunu söyledi. "Bu noktada belirli projelere dayalı politik-ideolojik görüşlerin belirleyiciliğinden çok 'simgelerin, simgesel algıların kültür ve ekonomiyi ya da eziklik ve faydayı üst üste oturtan belirleyiciliği' ön plandadır" diyen Bayramoğlu, son yıllarda inanç merkezli siyaset tartışmalarının popüler olanı siyasileştirdiğini ve özgürlük yandaşlığını ön plana çıkardığını ileri sürerek yazısını şöyle noktaladı: "Bunları görmeden, anlamadan, yönetmeye talip olmadan Türkiye'de siyaset yapmaya kalkmanın hiçbir anlamı olmaz."