Hasankeyf'in bilirkişi raporu 11 yıl sonra açıklandı!

Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı Projesi'nin iptali için açılan davadan, 11 yıl sonra oluşturulan bilirkişi heyeti raporunu tamamladı. Rapor barajların ülke ekonomisine yararlarını anlatırken iptal davası açan Avukat Murat Cano, bilirkişi heyetinin taraflı olduğunu dile getirdi.

Ilısu Barajı’nın yapımına karşı 2000 yılında açılan davadan 11 yıl sonra oluşturulan bilirkişi heyeti raporunu tamamladı. Raporda sular altında kalacak 550 arkeolojik eserin taşınabileceği belirtilirken, barajların ülke ekonomisine ‘katkısının’ altı çizildi. Rapora karşılık davayı açan Avukat Murat Cano, bilirkişi heyetinin taraflı olduğunu belirtirken, raporda belirtilen 550 arkeolojik alanın Amerika kıtasında dahi bulunmadığını dile getirdi.

“550 arkeolojik alan taşınabilir”
Radikal gazetesinden Serkan Ocak’ın haberine göre, Hasankeyf’i sulara teslim edecek olan Ilısu Barajı’nın yapımına karşı Avukat Murat Cano’nun açtığı davadan 11 yıl sonra oluşturulan bilirkişi heyetinde, İÜ İnşaat Fakültesi’nden su uzmanı Prof. Dr. Necati Ağıralioğlu, Bizans tarihçisi Doç. Dr. Feridun Özgümüş ve İÜ’den Arkeolog Doç. Dr. Şevket Dönmez yer aldı. Heyetin Diyarbakır İdare Mahkemesi’ne sunduğu rapora göre, M.Ö. 200 binlerden Osmanlı devri sonuna uzanan 550 arkeolojik alan ve yerleşme olduğu belirtilirken, sular altında kalacak eserlerin taşınmasının mümkün olduğu vurgulandı.

“HES’ler çevreye ‘en az’ zarar veren tesislerdir”
Ülkenin enerji ihtiyacına da değinen rapor, barajın ülkeye katkısının yıllık 300 milyon dolar olduğu açıklıyor. Barajın çevreye olumsuz etkilerinin olduğu belirtilen rapor şöyle devam etti:

“Dünyanın pek çok yerinde yapılan barajlar, bölge halkının gelirini arttıran, istihdamı geliştiren, ticareti ve ulaşımı geliştiren projelerdir. Ilısu Barajı’nın bölgenin ve yöresinin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmasında önemli katkıları olması beklenmektedir. Ayrıca hidroelektrik santraller, nükleer ve termik santrallere göre çevreye en az zarar veren tesislerdir.’’

“Bilirkişi heyeti taraflı”
Avukat Murat Cano, raporu oluşturan heyetin taraflı olduğunu dile getirdi. Raporlar ilgili Diyarbakır İdare Mahkemesine itiraz dilekçesi sunan Cano şunları dile getirdi: “Prof. Ağıralioğlu halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSKİ Yönetim Kurulu üyesidir. Doç. Dr. Özgümüş, bakanlık temsilcisi olarak Ankara’da Koruma Bölge Kurulu’nda görev yapıyor. Doç. Dr. Şevket Dönmez de yine bakanlık temsilcisi olarak İstanbul 4 no’lu Koruma Kurulu’nun üyesi. Ayrıca raporda 550 yerleşim yeri olduğundan söz ediliyor. Yerleşim yeri eserler topluluğudur. Amerika kıtasında bile bu kadar eser yoktur. Kalenin bulunduğu falez su altında kalmayacak. Ancak çökerse arkasındaki 5 bin mağara evi zarar görür. Tüm bu eserlerin nasıl sualtında korunacağına dair bir proje yok. Taşınacak eserlerin nasıl taşınacağı belli değil. Bilimsel düşünce yok. Mahkemeden bu projelerin olup olmadığını sorup istemesini talep ettim.”

Doğal Koruma Alanı kararı var ama neye yarar?
Hasankeyf, 1981 yılında Doğal Koruma Alanı olarak ilan edilmişti. Ancak bu karar çiğnendi ve Hasankeyf'in baraj suları altında kalmasına karar verildi. Bu kararın yarattığı tehlikeler ise bilim insanları tarafından şöyle sıralanıyor:

Soyu tükenen hayvanları besin ve habitatlarının yok edilmesi
Kitlesel balık ölümleri
Çökelme ve ötrofikasyon
Su kalitesinde ciddi düşüş
Sıtma gibi su kaynaklı hastalıklarda artış
Su kaynaklı çatışmalarda artış