soL (İzmir) Çevreci Ümit Bora&rsquoya açılan davanın görüldüğü saatlerde bir araya gelen Yurtsever Cephe, EGEÇEP (Ege Çevre Ve Kültür Platformu), Yarımada Çevre Platformu, Balıklı Ova Çevre Hareketi ve Greenpeace üyeleri Ümit Bora&rsquoya destek verdiler. Dava, Muğla ve İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri Dernekleri tarafından açılmıştı. Davanın ilk duruşmasının görüldüğü saatlerde yapılan basın açıklaması ile Ümit Bora&rsquoya destek verilerek böylesi davalar ile muhaliflere, ülkeye sahip çıkan yurtseverlere, çevrecilere gözdağı verilmeye çalışıldığı dile getirildi.
&lsquoTayyip, çevrecinin değil emperyalizme biatın daniskası&rsquo
Basın açıklamasını yapan Yurtsever Cephe Sözcüsü Ayhan Karahan, &ldquoBizim açılan bu ve benzeri davalardan dolayı bir şikayetimiz yok. Yağmacılar da, bizler de işimizi yapıyoruz. Bedel ödemeye de, ödetmeye de hazırız. Balık çiftlikleri sorununundaki kangrenleşme aslında birebir ülkemiz dinamiklerinin yarattığı bir durumdan çok uluslararası tröstlerin dayatmasından kaynaklanıyor. Balık çiftlikleri ve diğer çevre sorunları giderek siyasallaşmıştır. Özellikle AKP iktidarının son beş yılda siyasallaştırdığı çevre sorunlarında bizzat Tayyip Erdoğan taraftır. Kendisini &lsquoçevrecinin daniskası&rsquo olarak tanımlayan iktidarın elebaşı, emperyalizme biatın ve sınırsız hizmetkarlığın daniskasıdır. Şu anda egemenlerin balık çiftlikleri üzerinden denizdeki yağmacılıkta akıl hocaları Doris Sato, Carmelo Agius, Patrick White gibi sözüm ona bilim adam ve kadınlarıdır. Bu isimler bir taraftan balık çiftliği tröstlerine danışmanlık yaparken diğer taraftan Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü FAO&rsquoyu da temsil ediyorlar. Hem dünyadaki küresel açlığın sorumlusudurlar, hem de ucuz gıda sektörü diye bir ucube icat ile hayatımıza hormonlu balığı, tavuğu, GDO&rsquolu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) tarım ürünlerini dayatıyorlar. Bunlar Türkiye sularını balık çiftliği cenneti ilan ederek, balık tröstlerini ülkemizde yatırıma davet ediyorlar. Gerekçe olarak sundukları balık çiftliklerinde devletin denetim baskısının olmaması, emeğin ucuz olması, koylarda çiftliklerin kurulabilmesi bizlerin kabul edeceği bir onursuzluk ve utanç olamaz&rdquo diye konuştu.
Mehdi ne eker ise, onu biçecektir
Balık çiftlikleri patronlarının hükümetteki en önemli temsilcisi Fethullah Gülen tescilli, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker. Şimdi de Bakan yeni bir &lsquoSu Ürünleri Yetiştiriciliği Yasası&rsquonı gündeme sokuyor. Tayyip Erdoğan&rsquoın imzasından çıkan bu yasa taslağı tam anlamıyla bir yağma planı. Önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelecek olan bu taslakla balık çiftliklerinin faaliyet gösterdikleri denizlerin, karaya ait olan alanlarına da kiralama hakkı veriliyor. 
Balık çiftlikleri ile ilgili tüm yetki hükümet içinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı&rsquona, illerde ise Tarım İl Müdürlükleri&rsquone veriliyor. İzmir&rsquode Tarım İl Müdürlüğü&rsquonün çiftlikleri denetleyecek tek bir teknesi dahi mevcut değilken bu çiftlikleri denetleyecek yeterli elemanı var mı sorusu akla geliyor. TBMM&rsquode 23 milletvekilinden oluşan &ldquoÇevre Komisyonu&rdquo üyelerinden 19&rsquou yüzmeyi dahi bilmiyor. Bunlardan sadece üçü denize kıyısı olan illerin milletvekili. Balık çiftliği sorununun yaşandığı İzmir, Aydın, Muğla, Ordu, Mersin gibi illerden tek bir milletvekili dahi yok. Bu bölgelerdeki milletvekillerinin yıpranmamak ve bölgelerindeki seçmenlerin tepkisine maruz kalmamak için komisyonda yer almak istemedikleri düşünülüyor. 
Yurtsever Cephe Sözcüsü Karahan, &ldquoUyarıyoruz! Çiftlikçi, Fethullahçı Mehdi ne eker ise onu biçecektir. İktidar havada, karada, denizde hayatımıza zehir akıtmaktadır. Şimdi de bedava dağıtıkları zehirli kömür ile hayatımıza kast ediyorlar. İzmir&rsquode bir ay öncesine dek devlet ve üniversite hastaneleri acil servislerine astım, üst solunum yolu, kalp, boğaz yanması şikayetleri ile günde 35-40 hasta müracaat ediyordu. Bugün AKP&rsquonin zehirli kömürünün yoğun kullanıldığı süreçte bu sayı 120-130&rsquolara çıkmıştır. Devlet kendi internet sitelerinde havadaki kükürtü, sülfürü, karbonu yakın dönemde üç kat arttırdığını itiraf etmektedir. AKP ve hizmette kusur etmediği emperyalizm, akıl ve bilim dışıdır. Bu nedenle biz bugün sadece çevreye değil, aynı zamanda hayatın kendisine, akla, bilime sahip çıkıyoruz&rdquo diyerek Nazım Hikmet&rsquoten &ldquoGün gelir çark düzüne çevrilir./ Günü gelir hesabınız görülür./ Günü gelir sualiniz sorulur / Beyler bu vatana nasıl kıydınız?&rdquo dizeleri ile konuşmasını tamamladı. 
&lsquoBora&rsquonın kişiliğinde yargılanmak istenen ülkemizdir&rsquo
Farklı 36 bileşenden oluşan EGEÇEP Sözcüsü Erhan İçöz, &ldquoBalık çiftliklerinin faaliyetleri ülkemizde hiçbir sağlık ve bilimsel kritere uymamaktadır. Koylarda yapılan balık çiftlikçiliğinin yarattığı sakıncaları ve çevreye verdiği geriye dönüşü mümkün olmayan tahribatı hep birlikte gördük. Bunda ısrar etmenin hiçbir mantığı olamaz. Şu anda yargılanan Ümit Bora arkadaşımızla birlikte yargılanmak istenen hepimiziz. Bu ve benzeri davalar doğrudan, bilimden, haklıdan yana mücadelemizde bizleri yıldıramayacaktır. Ümir Bora&rsquonın sonuna dek yanındayız&rdquo görüşünü dile getirdi.
Greenpeace Türkiye Akdeniz Sözcüsü Banu Dökmecibaşı ise Ümit Bora&rsquonın yargılanmasının hiçbir kişisellik taşımadığını belirterek &ldquoBir toplumsal duruş ve karşı koyuş mahkum edilmek isteniyor. Bunu başaramayacaklar. Küresel kapitalizm sürdürülebilir yaşamı değil, rantı merkezine almaktadır. Bir taraftan denizlerde yaşayan orkinosların nesli tüketilirken diğer taraftan çiftliklerdeki orkinosların kapasitesi arttırılmaktadır. Doğal yaşam böyle tüketilmekte, doğadaki denge bu şekilde bozulmaktadır&rdquo açıklamasında bulundu. 
Basın açıklaması ve dayanışma eylemi Ümit Bora&rsquonın katılımcılara teşekkürü ve bundan sonraki süreçte yağmaya, çevre katliamına, AKP&rsquonin dayatmalarına karşı da aynı ortak duyarlığı sürdürme dileği ile sona erdi.