"Belediye iştirakleri denetlenmesin"

Belediye’nin yıl boyunca yaptığı harcalamaları ve bütçesini denetlemek için meclis üyelerinden oluşturulan komisyonda, AKP’li üyeler iştiraklerin denetlenmemesine karar verdiler.

Belediye Kanunu’na göre ilçe, il ve büyükşehir belediyelerinde Ocak ayında seçimle oluşturulan komisyonlar 2009 yılı bütçe incelemesine başlıyorlar. Kanuna göre en az 3, en çok 5 kişiden oluşturulacak komisyonlarda siyasi partiler meclis üye sayılarına göre temsil ediliyor.

Ancak belde belediyelerinde bile kimi zaman 5 üyeden oluşan denetleme komisyonu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 3 üyeden oluştu. İkisi AKP’li, biri ise CHP’li üyeden oluşan komisyon yaptığı oylamayla, Belediye bütçesinin büyük kısmını oluşturan iştiraklerin denetlenmemesine karar verdi.

İBB, bağlı kuruluşlar ve iştiraklerden oluşan İstanbul Büyükşehir Belediyesinde iştirakler toplam bütçenin en büyük kısmını oluşturuyor. 2010 bütçesi tahminlerine göre İBB toplam bütçenin %35’ini, bağlı kuruluşlar olan İETT ve İSKİ %28’ini ve iştirakler %36’sını oluşturmasına karşın AKP’li meclis üyeleri "iştirakler denetlemesin" dediler.

Aralarında İDO, İGDAŞ, İSFALT, BİMTAŞ’ın da bulunduğu 23 adet anonim şirketinin denetlemeye tabi tutulmaması iştiraklerin durumu ile ilgili kuşkuların pekişmesine sebep oldu. Kağıt üzerinde anonim şirket oldukları için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca özel hukuk hükümlerine bağlı olarak denetlenen Belediye iştiraklerinde zaten Sayıştay denetimi yapılmıyordu.

Oysa, denetimden kaçılabildiği için Belediye başkanlarının kirli işlerini yaptıkları yer olarak bilinen iştiraklerin çoğunluk hisseleri Belediyelere ait bulunuyor. İştiraklerin yıl içinde neler yaptığının öğrenilmesi için Belediye Kanunu’na göre oluşturulacak komisyonlar dışında denetleyecek başka bir organ yok. Bu yüzden AKP'li meclis üyeleri özellikle bu denetimin de önünü tıkamaya çalışıyorlar.

Sorumluluktan kaçmanın yolu iştirakler
AKP'nin denetim istememesinin sebebi bu şirketlerin hem Belediye’nin kamusal sorumluluğundan kaçması, hem de hizmetlerin özelleştirilmesi için kullanıyor olmasından kaynaklanıyor. Özelikle İDO ve İGDAŞ gibi satılması düşünülen belediye işritaklerinde yolsuzluğun gün yüzüne çıkmaması için denetim istenmezken, Ankara Büyükşehir Belediyesi de sorumluluktan kaçma yolu olarak kullanılıyor.

Vatandaşların peşin ödediği doğalgaz paralarını müteahhit firmalara aktardığı için BOTAŞ’a borcunu ödemeyen Melih Gökçek, seçimlerden önce EGO’yu %99 hissesi Büyükşehir Belediyesi'ne ait olacak şekilde Başkent Doğalgaz’a devretti. Şirketleşme üzerinden kurumu zarara uğrattığını gizlemeye çalışan Gökçek, seçim öncesi “EGO’yu borçsuz hale getirdim” açıklaması yaptı. Başkent Doğalgaz’ın satışının ardından BOTAŞ alacağını tahsil etmeyi düşürken, Gökçek de kalan parayı mütehhitlere dağıtmayı umuyor.

İştiraklerde dönen dolaplar saymakla bitmiyor
Sık sık mal ve hizmet alım ihalelerine fesat karıştırmakla gündeme gelen belediye şirketleri aynı zamanda belediyenin ticarileşmesi, hizmetlerin özelleştirilmesi, taşeronlaşma, işten atmanın kolaylaştırılması, sendikasızlaştırma gibi çok sayıda işe yarıyor. Belediyenin siyaset alanından çıkarılıp müşteri, sivil toplum ve cemaat alanına sıkıştırılmasına yarayan iştiraklerin ihale yolsuzlukları da çoğunlukla seçim dönemlerinde ortaya çıkartılıyor.

Belediyenin büyük miktardaki paraları bir kaç imza ile nasıl kamudan alıp özel firmalara aktardığı geçtiğimiz Mart ayında gerçekleşen yerel seçimlerde ortaya çıkan İSFALT yolsuzluğu ile görüldü. Serdar Kepenek’e ait Eurasfalt şirketine, ne yapacağı belirsiz sözleşmeler üzerinden milyon liralar aktarıldı. Çalışanlar da sigortasız çalıştırıldığı için vergiden de kaçılan bu girişim, yine hiçbir denetime takılmadı. Geçtiğimiz dönemde BİMTAŞ, KİPTAŞ, İSMEK'le ilgili de çok sayıda yolsuzluk gündeme gelmişti.
(soL - Şaban Okyay)