Aydınlar Arnavutköy halkıyla buluştu

ÜKD tarafından Türkiye çapında düzenlenmekte olan Aydınlanma ve Özgürlük toplantılarının altıncısında dernek üyesi akademisyenler Arnavutköy ilçesi halkıyla buluştu.

Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) tarafından düzenlenmekte olan “Aydınlanma ve Özgürlük” toplantılarının ikincisi 26 Aralık Pazar Günü Arnavutköy Cemevi’nde gerçekleştirildi. ÜKD ve Arnavutköy Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yaşatma ve Tanıtma Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği panele yaklaşık 200 kişi katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi ve ÜKD Yönetim Kurulu üyesi Pror. Dr. Nezhun Gören yaptı. Gören konuşmasında, ÜKD olarak aydınlanma ve özgürlük toplantılarını üniversiteden çıkartıp halkımızla ortak bir akıl üretme çabasına girişmeyi istediklerini, gelen talep üzerine de hiç düşünmeden bu toplantıyı düzenlediklerini belirtti.

ÜKD Genel Sekreteri Nevzat Evrim Önal’ın yönettiği panelde sırasıyla, Beykent Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi ve şair Prof. Dr. Ataol Behramoğlu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İzzettin Önder ve Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi ve Nazım Hikmet Akademisi kurucularından Aydemir Güler söz aldı.

Behramoğlu: İktidar işçiye dost değil
Ataol Behramoğlu konuşmasında AKP hükümetinin ülkemize, halkımıza, işçiye, köylüye, memura, gençliğe dost olmadığını ve sözkonusu iktidarı devirecek bir cephe oluşturulması gerektiğini söyledi. Ayrıca Behramoğlu, Türkiye'de aydınlanma mücadelesinin eski zamanlara dayandığını döneminin ilerici bilim insanı Takiyuddin tarafından kurulan ilk gözlemevinin Osmanlı yönetenlerinin kararıyla topa tutulup yıkıldığını, bilimle uğraşan ve Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçtuğu rivayet edilen Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bilimsel çalışmaları nedeniyle Cezayir'e sürüldüğünü, aydınlanma mücadelesinin karanlığa gömülmeye çalışıldığını ama her dönemde buna karşı çıkan onurlu ve mücadeleci insanlar bulunduğunu belirtti.

Önder: Sosyalistlerin oyu yüzde 2’yi geçse çok şey değişir
Behramoğlu’ndan sonra söz alan İzzettin Önder “Kapitalizm bütünsel bir sistemdir. Bu herkesin içinde yaşadığı bir tiyatro gibidir. İnsanlar içinde yaşadıkça ve alıştıkça, tepki vermemeyi öğrenirler. Düşman sermaye sınıfıdır ve kendi devletini kurup vatandaşla arasına bir de koruma duvarı olarak devleti sokar. Bu sistemde sermaye partileri birbirlerinden farksızdır. Bu partiler arasında tercih yapmak, televizyonda kanallar arasında tercih yapmaya benzer. Hepsi birbirine benzer ve hepsi kötüdür. Ama bu ülkede radikal, sosyalist partilerin toplam oyu yüzde 2'yi geçse her şey farklı olur. O zaman sermaye düzeni de korkar ve temkinli davranmak zorunda kalır. Bunun için de işçiler, aydınlar, öğrenciler kısacası halkımız örgütlü hareket etmeli ve sisteme karşı mücadelesini öyle yürütmelidir. Aydınlama mücadelesi böylece daha anlamlı olacaktır.” dedi.

Güler: AKP siyaseti çok daha sağda yeniden kuruyor
Panelde en son söz alan Aydemir Güler ise AKP’nin Türkiye’nin rejimini ve buna bağlı olarak siyaset, üniversite, yargı gibi kurumlarını dönüştürdüğünü, laiklik kavramının neredeyse bütünüyle aşındığını, sosyal devletin ortadan kaldırıldığını, hakları için mücadele eden insanların iktidar ve yandaş basın tarafından gayrı meşru gösterilmeye çalışıldığını belirtti.

AKP’nin Türkiye siyasetini yeniden oluşturuken siyasetin eksenini bütünüyle değiştirdiğini ve Türkiye’nin yeni siyasal tablosunun eskisine göre çok daha sağda olduğunu ve bu tabloda sola yer olmadığını belirten Güler, AKP’nin yeni düzeninde bağımsızlığın, laikliğin, yargı bağımsızlığının, bilim özgürlüğünün olmadığını dolayısıyla aydınlanmanın ve cumhuriyetin de olmadığını ekledi. Güler sözlerini, bu tablonun bir kenarına ilişmeye çalışmak isteyenler olabileceğini ama kazanımlarını elinde tutmak isteyen halkımızın bu tabloyu reddetmesi ve mücadele etmesi gerektiğini belirterek bitirdi.

Konuşma yapan üç aydın da özellikle Arnavutköy gibi yoksul bir mahallede halkla beraber böyle bir toplantı yaptıkları için çok mutlu olduklarını, kendilerini evlerinde hissettiklerini ve aydınlarla halkın bu tür toplantılar vb. etkinlikler aracılığıyla daha sık bir araya gelmesi gerektiğini belirttiler.

Etkinlik Ataol Behramoğlu’nun kendi şiirlerinden sunduğu bir dinletinin ardından sona erdi.

(soL - İstanbul)