AKP yine sinirlenecek: HES'lere karşı önemli bir karar

Danıştay 13. Dairesi ÇED raporu uygun olmayan şirketin lisansıyla ilgili olarak yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Danıştay 13. Dairesi Antalya’ya bağlı Korkuteli ilçesindeki Sülekler Çayı üzerine hidroelektrik santralı (HES) kuracak şirketin üretim lisansıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Karar köylüleri sevince boğdu.

Ziraat Mühendisleri Odası ve Sülekler Köyü Tüzel Kişiliği adına Avukat Tuncay Koç’un Sülekler Köyü’ne yapılacak HES’e açtığı davalar sonuç verdi. Santrali yapacak olan Değirmen Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş aleyhine açılan davada Danıştay 13. Dairesi, ‘ÇED Raporu uygun değildir’ gerekçesiyle şirketin lisansıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu karar, lisansı geçersiz olan firmanın hidroelektrik santrali işletemeyeceği anlamına geliyor.

HES’lerin sağladığı enerji
Konuyla ilgili açıklama yapan Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Vahap Tuncer şöyle konuştu: "Türkiye enerji üretiminin yüzde 50’sini doğal gazdan yüzde 31’ni termik santrallerden yüzde 18,5’ni ise hidroelektrik santrallerinden karşılamaktadır. Hidroelektrik santrallerinin yüzde 16’sı barajlı HES olup yüzde 2,75’i akarsu HES’lerinden oluşmaktadır. Bu tablo Türkiye’nin enerji üretiminde akarsu HES’lerinden iddia edildiği gibi büyük miktarda bir enerji üretimi sağlayamamaktadır. Antalya ve Isparta’da ise üretim lisansı almış ve üretimdeki HES sayısı 34’tür. Bu HES’lerin en büyüğünün üretim kapasitesi yıllık 54 megawatt olup 23 tanesinin kurulu gücü 10 megawattın altındadır. Bu tablo Türkiye’nin hemen hemen her yerinde görülmektedir. Türkiye genelinde ruhsat almış 1738 HES bulunmaktadır. İşletmedeki HES sayısı 172 olup, üretim miktarı HES’lerin toplam ürettiği enerjinin yüzde 35’ni oluşturmaktadır. İnşa halindeki 148 HES’in ise HES’lerin üretim miktarının yüzde 14’nü karşılayacağı inşaatına başlanmayan 1418 santralin ise planlanan üretimin yüzde 51’ni karşılayacağı bilinmektedir. Bu tablo son yıllarda verilen HES lisanslarının enerji üretiminden çok suyun özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesine yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Piyasada çantacı adı altında dolaşan lisans simsarları bunun en açık kanıtıdır.”

"HES lisansı kiralanıyor"
Bu işin cılkının çıktığını belirten Tuncer, "İnternete HES yazın. Sağ köşede ‘kiralık HES lisansı diye linkler çıkıyor. Geldiğimiz nokta çok vahim" dedi. Tuncer, Danıştay 13'üncü Dairesi’nin verdiği kararı hatırlatırken, bu kararın Türkiye'nin birçok bölgesinde HES'lere karşı açılan davalarda yargının verdiği yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının sadece biri olduğuna dikkat çekti. Tuncer sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kararlar Türkiye'de kurulmak istenen mikro HES'lerin enerji üretiminden çok suların ticarileştirilerek özelleştirilmesinin amaçlandığını, üretilecek üç kuruşluk enerji için doğada akıl almaz tahribatlara göz yumulduğunun açık kanıtıdır. Çevre ve Orman Bakanımızın HES karşıtlarına yönelik olarak ifade ettiği 'Herkes aklını başına alsın uyduruk raporlarla santralleri engellemesinler' sözünün gerçeklerle örtüşmediği ortaya çıkmıştır. Enerji bakanımız Hilmi Güler'in 2008 de söylediği '50 milyar dolarlık bir su pastası var özel sektör devreye girsin' sözleri HES lisanslarının arkasında neyin yattığını açıkça ortaya koymaktadır.”

“Su kamunun ortak malıdır bu nedenle satılamaz”
Tuncer’in ardından bir açıklama yapan Avukat Tuncay Koç ise HE S için 49 yıllığına suyu kiralayan firmaların 10-20 yıl sonra suyu başka amaçla kullanabileceklerini söyledi. 20 yıl sonra suyun petrol kadar değerli olacağını belirten Koç, "Firma devlet ile yaptığı anlaşmaya bir iki madde ekleyerek kullanıma aldığı suyu farklı kullanabilir. Su kamunun ortak malıdır bu nedenle satılamaz" dedi. HES’lerin suyu dere yatağından alıp borularda beklettikten sonra tekrar geri salmasının sevimli gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten Avukat Koç, "dere suyu, o bölgedeki canlılar için büyük mineral kaynağıdır. Suyu sadece Hidrojen ve oksijen olarak görmemek lazım. Suyun içinde bölgedeki canlıları besleyen mineraller var. Boruların içinde bekletilen suyun içindeki mineraller kaybolmaktadır. Geri salınan su özelliğini kaybetmektedir. Bu bağlamda suyun borularda bekletilmesi de doğal denge açısından son derece tehlikelidir" şeklinde konuştu.

(soL-Antalya)