ÜKD: AKP kürtaj konusunda söz söylemeye ehil değildir

Üniversite Konseyleri Derneği, AKP'nin kürtaj hakkını gasp etmeye dönük girişimi ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada "Grev hakkı ve kürtaj hakkınının ardından sıra seçme ve seçilme hakkımıza mı gelecek?" diye soruldu.

Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) tarafından yapılan kürtaj açıklaması şöyle:

AKP kürtaj Konusunda söz söylemeye ehil değildir!

Bilindiği üzere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Her kürtaj bir Uludere’dir!" diye buyurmasının ardından bağlı bulunduğu partinin mensupları temel bir kadın hakkı olan kürtajı her biri ayrı skandal olan argümanlarla tartışmaya açtılar. Başbakan'ın "cinayet" dediği kürtajı,
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı AKP'li Ayhan Sefer Üstün daha da ileri giderek "insanlık suçu" olarak nitelendirdi. Ona göre, kürtaj yapan hekim, tecavüzcüden betermiş.

Gerici AKP hükümeti, yüzyıllardır süren mücadelelerinin ürünü olan ve klasik liberalizmin bile temel insan hakları olarak tanımladığı hakları geri alma derdinde. Grev hakkı ve kürtaj hakkınının ardından sıra seçme ve seçilme hakkımıza mı gelecek?

Recep Tayyip Erdoğan, başından beri kadını erkekle eşit görmediğini söylemekten çekinmiyor, kadına biçilen yerin evi olduğunu ima ediyordu. Kadın sözcüğüne bile tahammül edemeyen AKP hükümeti, bakanlıktan "kadın" ismini kaldırttı. Kadına karşı şiddetin dozu bu hükümet döneminde kat be kat arttı. Erdoğan'ın üç çocuk-beş çocuk ısrarı, 4+4+4 yasası ve son olarak kürtaj yasağı ile kadın bedeni üzerinde tahakküm kurma çabaları İkinci Cumhuriyet'e ucuz iş gücü sağlama niyetini ve kadına bakışını ortaya koymaktadır. AKP hükümetine göre, kadın salt doğurgan bir varlık, çocuklar ise grev hakkı bile olmayan geleceğin köleleri...

Şimdi de tecavüz mağduru kadınlardan bile doğurmalarını istiyorlar. O çocuklara devlet bakarmış!

Devlet Pozantı'da tecavüze uğrayan çocuklara baktı mı?

Hükümet, Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarındaki çocukların dövüldüğü ortaya çıktığı dönemde zamanın AKP’li devlet bakanı Nimet Çubukçu'dan hesap sordu mu?

Ücretsiz olarak herkese sağlanması gereken doğum kontrol yöntemlerini paralı hale getiren AKP değil miydi? Aile planlaması hizmetlerini fiilen yok eden, Sağlık Ocakları’nı kapatan başkaları mıydı?

Ana-çocuk sağlığı hizmetleri Aile Hekimliği sisteminden sonra neredeyse sıfır noktasına gerilemedi mi?

Sağlıkta Dönüşüm Programı, kadınların gebeliği önleme hizmetlerine ulaşmasını ve kürtaj hakkından yararlanmasını güçleştirmedi mi?

Bozuk sütle çocuklarımızı zehirleyen aynı AKP değil miydi?

Kürtaj hakkının engellenmesi durumunda kadınlar gebeliğin ve doğumun tüm risklerine tek başlarına maruz kalacaklar doğumla birlikte hayatları değişecek. Toplumsal yaşamın dışına itilecek, karşılıksız ev emeğine mahkum edilecekler. Kürtaj hakkının engellenmesi durumunda
çocuk yaşta yapılan evliliklerde artış görülecek, kadın tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakılacak. Yasadışı olarak, uygunsuz yerlerde, hijyenik olmayan ortamlarda, ateş pahasına yapılacak olan kürtaj uygulamaları artacak. Bilimsel veriler en fazla kadın ve çocuk ölümlerinin
kürtajın yasaklandığı ülkeler olduğunu ortaya koyuyor. İstenmeyen gebeliklerin tıbbi olmayan yöntemlerle sonlandırılması sırasında ölen kadınların hesabını Başbakan nasıl verecek?

AKP hükümeti Uludere'de bir insanlık suçu işlemiştir ve bu suçunu başka bir suçla kapatmaya çalışmaktadır. Failleri belli ancak hala “bulunamamış” olan Uludere’nin kürtajla birlikte anılması, aralarında benzerlik kurulması, hedef saptırmaktır. Kürtaj haktır, Uludere katliam!

Birincisini elimizden almaya çalışan, ikincisinin sorumlusudur.

Kadınları kuluçka makinası olarak gören, çocukları gelin eden, namus cinayetlerine kurban eden, tecavüzcüleri ödüllendiren, AKP hükümeti insanlığa karşı suç işlemektedir!

Üniversite Konseyleri Derneği Etik Komisyonu

(soL - Haber Merkezi)