TÜSİAD'lı patronlar kadın erkek eşitliğinden ne anlıyor?

İşyerlerinde kreş açmayan, emzirmeye devam eden kadın çalışanlarını tuvaletlerde süt sağmaya mecbur eden TÜSİAD'lı patronlar, üniversite öğrencilerine yönelik “Kadın-Erkek Eşitliği” temalı kısa film yarışması düzenliyor.

TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği), Kadın-Erkek Eşitliği Çalışma Grubu üniversite öğrencilerine yönelik “Kadın-Erkek Eşitliği” temalı kısa film yarışması düzenliyor. Ancak "Genç nesillerin toplumsal zihniyet dönüşümünü hızlandırıcı gücünden hareketle, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kamuoyunda farkındalık yaratmayı amaçladığını" duyuran kısa film yarışmasındansa, TÜSİAD üyesi patronların üretim süreçlerinde kadınları terk ettiği eşitsizlikler "filmleştirilmeye" daha açık görünüyor.

Türkiye eşitsizlikler konusunda pek çok ülkeyle, açık ara yarışabilir durumda. Bunlardan en hissedilebilir olanlarından birinin ise kadın-erkek eşitsizliği demek yanlış değil. Emekçilerin tümünü ilgilendiren konuların yanında, yalnızca kadının üzerinde yük olan kreş ihtiyacının sağlanmıyor oluşuı, kürtaj hakkındaki kısıtlar, türbanın yaygınlaşması, kadın cinayetlerindeki artış ve toplumsal baskı, yalnızca şöyle bir düşünce aklımıza gelenler.

AKP Türkiyesi’nde toplumu dönüştürmek için atılan gerici adımların gölgesi, doğrudan çalışan ve ev emekçisi olan kadının üzerine düşüyor. Bu noktada da en büyük destekçileri temsil ettikleri patron örgütleri, sivil toplum kuruluşları. Tıpkı yıllardır TÜSİAD’ın yapıyor olduğu gibi.

AKP dostu TÜSİAD
TÜSİAD, AKP’nin toplumu dönüştüren her önemli adımında yanında oldu. AB ile ilişkilerin hızlandırılmasında, özelleştirmelerin tam gaz uygulanmasında, referandum ve çözüm süreçlerinin toplumsal algıda kabul görmesinde hep destekçi konumlarını aldılar. Ümit Nazlı Boyner'in başkanlık yaptığı dönemde, genel kurulun onur konuğu Recep Tayyip Erdoğan’dı. Yine hem Boyner hem de bir diğer eski başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ, bugün gericileşmenin en önemli ayağı olan ve ilköğretime kadar sokulan türban için sonsuz desteklerini sunarak, türbanı, “eşit eğitim hakkı” çerçevesinde değerlendirmişlerdi.

Şimdi aynı AKP dostu TÜSİAD, “Kadın-Erkek Eşitliği” temalı bir kısa film yarışması düzenleyeceğini duyurdu. Yarışmanın amacı, “genç nesillerin toplumsal zihniyet dönüşümünü hızlandırıcı gücünden hareketle, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kamuoyunda farkındalık yaratmak” olarak tanımlanıyor. Para ödüllü, eşitlik temalı yarışmaya, yalnızca üniversite öğrencileri katılabiliyor.

Eşitlikten ne anlıyorlar?
TÜSİAD bugüne kadar kadın başlığında başka etkinlikler de gerçekleştirdi. 40. Yıl kapsamında da “Çalışma Hayatında Kadın” başlığıyla bir film hazırlanmış ve bu filmde de kadınların çalışma hayatında yaşadığı zorluklar yalnızca toplumsal rollere, yeterince desteklenmemeye ya da eğitim-özgüven konusundaki yetersizliklere bağlanmış, şirketlerin iyileştirmediği çalışma koşullarından bahsedilmemişti.

TÜSİAD’a üye kuruluşlar Türkiye’deki toplam dış ticaretin %80’ini gerçekleştirip, tarım ve kamu dışı istihdamın da %50’sini üstlenince* doğal olarak eşitlikten, kadınlara “iş yaşamında fırsat eşitliği”ni anlıyorlar. İstihdam rakamları bu durumda olunca da, Türkiye’deki kadının çalışma yaşamındaki sıkıntılarından TÜSİAD da doğrudan sorumlu oluyor. Çocuk bakımı sorumluluğu, kreş, çalışma saatleri ve ücret gibi konularla ilgili çözüm arayışında olmayan TÜSİAD, kadınlarla ilgili, iş yaşamına daha etkin katılmalarını savunmaktan öteye gidemiyor.
Öte yandan kar hedefiyle çalışan bir şirketler örgütünün, kadınların eşitliğine dair sorun tespit edici ya da çözücü olması zaten işin doğasına da aykırı.

TÜSİAD gerçekte kadın-erkek eşitliği başlığında hangi konumun sözcüsü?
İşe girişte belirli bir süre çocuk yapmama garantisi isteyen, iş yerlerinde kreş açma yasal sorumluluğunu yerine getirmeyip uymadıkları yasal düzenlemeleri de değiştiren, değiştirmek isteyen yine TÜSİAD'lı patronlar.

Anlı şanlı plazaların, toplantı ve müdür odalarının dekorasyonuna hayli yüksek paralar harcanırrken, doğum izninden dönen kadın çalışanları için emzirme odası hakkını hiçe sayıp, tuvaletlerde süt sağımını yapan kadınlar olduğu dillendirilmiyor.

Ardından eğitimli, girişimci kadınlara olan ihtiyaçtan bahsederek, kadın istihdamını arttırıcı kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Yasa tasarılarında, verdikleri demeçlerde ihtiyaç duyduklarının esnek ve ucuz iş gücü kadınlar olduğunu ise saklayamıyorlar.

TÜSİAD gibi hükümet dostu sivil toplum kuruluşu ve dernekler, göstermelik işlerine devam edecek.

Eşitsizliklerin üzerine varılması içinse, kadınların gericiliğe ve piyasa ruhuna karşı konumlandırdığı aklını, daha fazla toplumsal yaşama ve siyasete katmasından başka bir çözüm varmış gibi görünmüyor.

*Söz konusu rakamlar TÜSİAD’ın internet sitesinden alınmıştır.