TKP’li Kadınlar çalışmalarına devam ediyor

Seçimlere birkaç gün kala burjuva siyasetinin üslubu kadın düşmanlığında gemi azıya almışken, komünist kadınlar boyun eğmeme çağrısında ısrarcı…

Aylardır süren seçim çalışmalarında TKP’li Kadınlar, yüzlerce ev toplantısı yaptılar, parklara açtıkları seçim masalarında saatlerce TKP’yi anlattılar, hiç bilmedikleri mahallelerde tanımadıkları zillere basıp “Biz Türkiye Komünist Partisi’nden geliyoruz, boyun eğmeyen yüz binlerden biri olun” dediler.

TKP’li kadınlara, yaptıkları seçim çalışmalarında ki izlenimlerini sorduk:

“Kimi kez kapıları açanlar şaşkınlıkla 'kadın başınıza korkmuyor musunuz' diye sordular. Kimi kez kapıların ardında 'oyları bölmeyin, CHP’ye çalışın diyen' CHP seçmenleri de vardı, bırakın komünistliği, sosyal demokrasiyi bile fazla radikal ve pahalı bir seçenek olarak tanımlıyorlardı. İşin garibi, komünist kadınları CHP’ye çalışmaya davet ederken, kendileri defalarca kilitledikleri kapılarının arkasında oturuyorlar, çoğu kez kapı zincirini aralayarak konuşuyorlardı. Yolumuz kimi zaman da cemaat apartmanlarına düşüyordu, utangaçça “şimdi müsait değiliz” diyen sesler, ya da evde yok numarası, boyun eğenlerin kaçınma refleksiydi, bir komünist kadınla yüzleşecek halleri ve akılları elbette mevcut değil.

Sokaklara açtığımız standlarda yıllar sonra iş arkadaşını görenler hem şaşırıp 'vardı sende bir isyankar haller', hem de 'beni, bir de bizim akrabalar var onları ikna etmeye gelsen ya bir akşam' dediler.

TKP’nin seçim bildirisini alan bir kadına, kocası hışımla dönüp kızdığında, geri dönüp 'onun adına özür dilerim, bakmayın kusuruna' diyen kadınları tanıdık. Sonrasında haberleşmeye söz verdik.”

Kapılarınızı açın…
Evet, memlekette dalkavuklukta hızlarını alamayan Ajda Pekkan gibiler var, olur.

Bir başbakan var “kadın mı kız mı” muayeneciliğine soyunur.

Sonsuz ve eşsiz bir mutlulukta ahenkle salınan, pilates yorgunu kadınlar var yılın annesi seçildikleri olur.

Sözümüzü TKP’li bir kadın tamamlıyor

“Kimi kadın var, iktidar yıllarında her gün 5 kadını öldüren bir hükümetin bakanına 'sizin için canımı veririm' diyor.

Kimi kadın var iktidar partisinin belediyelerinde aile danışmanlığı yapıyor ve çok eşliliği savunuyor.

Kimi kadın var AKP’nin düzenlediği seçim pikniğinde mangaldan payını alamıyor, 'oy verecektim ama karnımızı doyurmaya geldik doyuramadık, fikrim değişebilir' diyor, kimi aynı piknikte “canım başbakanımız, bizim için dünyayı fethetti” diyor.

Ama bir de komünist kadınlar var.

Evlatlarını cemaatin dişlilerine kaptırmamak uğruna, hayatlarını Tayyipgillerin önerdiği gibi hep kuluçkada, hep ev hapsinde geçirmemek için, aile sigortası diye yeni sadaka modellerinin yeni alıcısı olmayı reddettiklerinden, patronlarının türlü aşağılamalarına maruz kalmayacakları günler için kapıları çaldılar, çaldık, son güne kadar çalacağız, seçimden sonra da orada olacağız.

Kapılarınızı açın…”

Asıl işimiz seçimden sonra...
Havaların ısınmasıyla seçim çalışmalarını renklendiren TKP’li kadınları, bir parkta toplanıp kahvaltı yaparken bulabilirsiniz, meydanlarda bildiri dağıtırken, afiş asarken, tartışırken...

Soruyoruz ‘az kaldı seçimlere, biraz dinlenseniz’ diyoruz ama hepsinden aynı cevabı alıyoruz:

“Seçimlerden sonra da biz buralarda olacağız, hem de daha kalabalık, asıl işimiz o zaman başlıyor”

Memleketin komünist şairi Nazım bir şiirinde giderayak yapamadıklarından bahsetmişti. Taştan fincan oyulamadı diyordu o şiirde.

Şimdiyse komünist kadınlar, yarım kalan işin peşinde, memleketin böğrüne oturan o taşın altında elleri, fincanı taştan oymaya çalışıyorlar.

Hünerli ve dermanlı elleriyle…

(soL-Kadın)