Ö.C.'nin avukatı: 'Ö.C. cezaevinden daha kötü koşullarda yaşıyor'

Sakarya'da 14 yaşındaki Ö.C.'ye 35 kişinin cinsel istismarda bulunduğu ve tutukluların serbest bırakıldığı "utanç" davasının avukatı Harika Günay Karataş'la yaşananları ve tecavüzcüleri aklayan hamleler hakkında konuştuk. Ö.C.'nin avukatı Karataş, "Bu karar sadece bu mahkemeye özgü değil" dedi.

Sakarya’da 14 yaşındaki Ö.C.'ye ikisi polis memuru 35 kişinin cinsel istismarda bulunduğu “utanç” davasında tüm tutuklu sanıklara verilen tahliye kararı etkisini koruyor. Cinsel istismarda bulunanlar gündelik yaşamlarına geri dönerken Ö.C. hala devletin koruması altında tutuluyor.

Ö.C.’nin avukatı Harika Günay Karataş ile Ö.C.’nin yaşadıklarını, dava sürecini, sanıkların tahliye kararını ve tecavüzcüleri aklayan hamleler hakkında konuştuk. Karataş, “Diğer çocuklar korunuyor peki 14 yaşındaki Ö.C. ne olacak?” diye soruyor.

“Adli kontrole başvurulmaması çok vahim”
Ö.C.’ye cinsel istimardan ötürü gözaltına alınıp bırakılan ve yurtdışına kaçan Sakarya Emniyeti Protokol Şube Müdürü N.Ş.’nin “utanç” kapısını açtığı iddiaları bulunuyor. Karataş, N.Ş.’nin serbest bırakıldığı süreci ise hukuki olarak şöyle değerlendirdi:

“Cinsel istismar katalog suçu denilir. Bu katalog suçlarda mahkeme kuvvetli suç şüphesi var tutuklanabilir der. Cinsel istismarda ilk kişiler serbest bırakılmazlar. Ancak ilk gözaltı süreçleri olduğunda yaşı küçük çocukların tutukluluğu yaşı büyüklerin serbest bırakılması söz konusu oldu. Hâkimler teori olarak genel hukuk ilkelerine hâkimdirler ama bir icra hâkimi serbest bırakan oldu. Bazı hükümler vardır, yurtdışına çıkış yasağı, emniyete imza atma gibi. Kişinin kaçmasının önünü kesecektir bunlar. Böylesi vaziyette dahi adli kontrole başvurulmaması çok vahim!”

“Ö.C. cezaevinden daha kötü koşullarda”
Davada tutuklu yargılanan 19 lise öğrencisi bulunuyor. Tahliyelerle birlikte kararın sevinçle karşılanması ise epey tepkilere neden oldu. “Biz kimsenin çocukları için asılmasını, kesilmesini istemiyoruz. Biz insan hakları savunucusuyuz, çocuklara düşman olamayız” diyen Karataş, sözlerine şöyle devam etti: “Mağdur bir kez daha mağdur edilmemeli. Bu çocuklar serbest bırakıldı hayatlarına devam edecekler ama benim müvekkilim hayatına devam edemiyor. Cezaevi koşullarından daha kötü, sosyal hayatı yok. Hangi okula gideceği muallâkta ve diğer çocuklar korunuyor peki bu çocuk ne olacak? Bu bölüm düşünülmüyor. Ortada bir mağdur var.”

“Bu karar sadece bu mahkemeye özgü değil”
Mahkemenin verdiği tahliye kararının sadece bu mahkemeye özgü olmadığını birçok davada benzeri kararların verildiğini hatırlatan Karataş, “Bu mahkemenin takdiridir ancak bu karar sadece bu mahkemeye özgü değil, bilinmeyen birçok dava var. Tecavüz edilirken ses çıkarmadığı için sanık lehine mahkemelerin verdiği kararlar var. Tecavüze uğrarken ısırdığı için hakkında dava açılan mağdurlar var. Hâkimler toplumdan bağımsız değil, ataerkil kültürle yaşayan insanlar. Genel insan tablosu, hukuk insanı oluyor bunlar da ve karar mercilerinde bulunuyorlar” şeklinde ele aldı.

Davada Sakarya Barosu Başkanı, Sakarya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu üyesinin sanık avukatlığını üstlenmeleri hakkında ise Karataş, “Avukat tercihini yapabilirler, bu kişilerin savunmanlığında gariplik görmüyoruz. Ancak bizim insan hakları savunucusu olmadığımız dile getiriliyorsa burada bir sorun var demektir” dedi.

“N.Ç. davasına benzettiğim için tepkiler aldım”
“Bu ülkede tecavüz suç değil mi” şeklinde yönelttiğimiz soru hakkında ise Karataş, “Öyle görünüyor. Ben bu davayı N.Ç. davasına benzettiğim için de tepkiler aldım. N.Ç. sürecine baktığımızda da bu zihniyet para ve irade karşısında yaptığını savunuyordu ilk aşamada, ancak gelen tepkilerle ‘utanç’ oldu. Biz hukukçuyuz, eşitlik mücadelesi veriyoruz.”

"Bu zihniyet başka davada da kutsallaştırılacak"
Ö.C.’nin tahliye sonrası verdiği tepki hakkında ise Karataş, “Ö.C. zor süreçten geçiyor, tahliyeleri beklemiyordu daha duygusal bakıyor olaya üzgün, kırgın. Kim koruyacak bu çocuğu ve ailesini?” diye açıkladı. Karataş sözlerine şöyle devam etti: “Biz taciz ve tecavüze karşıyız, bunun üzerine gidiyoruz. Bu duruş ve tercihtir, tercihlerimizin arkasındayız. Bu zihniyetle ilgili daha söylenecek bir şey kalmadı. Ne yazık ki bu zihniyet bir başka davada da kutsallaştırılacaktır.”

(soL – Haber Merkezi)