Nahide Özkan yazdı: Kadınların 'ev işi' çilesi nasıl biter?

Demek ki ev içi emeğin ömrümüzden ömür çalmasının önüne geçebilmek için meselenin başka bir şekilde ele alınması, yaşamımızın başka bir şekilde “modernize” edilmesi lazım. Modernizasyon derken kast ettiğim, gündelik yaşamın eşitlik temelinde ve toplumcu bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesi.

Nahide Özkan

Türkiye’de kadınların ev işlerine günde 261 dakika ayırdığına dair bir haber yayınlandı geçtiğimiz günlerde. Araştırmayı OECD yapmış.

Erkekler 21 dakika ayırıyormuş.

Görebildiğim kadarıyla sosyal medyada yürüyen tartışmalar, toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde erkeklerin sorumluluktan kaçtığına ilişkin ithamlar üzerinden şekillendi: “Bundan sonra hiçbir erkek ben de ev işi yapıyorum diye kendini kandırmasın…”

Meselenin özünün kapitalizmde sürekli yeniden üretilen toplumsal cinsiyet rolleriyle derinden bağlantılı olduğu kuşkusuz. Öyle ki, yukarıda bahsi geçen verilerin gericiliğin gemi azıya aldığı ülkemize ait olmasına da pek takılmayın Türkiye’nin eşitsizlikler aleminde ibretlik bir ülke olduğu doğru, ama bu tablonun kapitalizme içkin olduğu daha büyük bir doğru.

Meselenin diğer veçhesinde ise, bir tür olarak insan evladının, Lenin’in deyimiyle “zalimane bir verimsizlik içeren değersiz, sinir bozucu, boğucu, tüketici bir angarya” olan ev işlerine yaşamının pek değerli bir kısmını gömmeye devam etmesi duruyor.

Üstelik, öyle ya, ev işlerini kolaylaştırdığı söylenen teknolojiler bunca ilerlemişken.

Teknolojik ilerlemenin her derde deva olduğu hikayesini hızlıca ele alıp bir kenara koyalım: Geçtiğimiz yüzyılın başından bu yana ev aletleri teknolojilerinde katedilen ilerlemenin ev işlerine ayrılan sürede kayda değer bir azalmayla sonuçlanmadığına ilişkin çok sayıda araştırma mevcut.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız: Mabedden özgürleşmeye