Kadının şiddetten korunması için yeni yasa

Kadının şiddetten korunmasına yönelik yasa taslağının, bu hafta Bakanlar Kurulu'na gelmesi bekleniyor. Taslak basında genel olarak olumlu karşılanırken, taslaktaki maddelerin sorunu nasıl çözeceği ya da azaltacağı bilinmiyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadınların şiddetten korunmasına yönelik yasa taslağını önümüzdeki günlerde Meclis'in gündemine taşıyacak. Kadın örgütlerinin de katkısıyla oluşturulduğu ifade edilen taslağa dair NTV'ye açıklama yapan Bakan Şahin, şiddet uygulayan erkeğe elektronik pranga takılacağını ve önlem olarak erkeğin telefonunun dinleneceğini dile getirdi..

Bakan Şahin, bugün Meclis'teki kadın milletvekilleri ile bir araya gelerek taslak ile ilgili görüştü.

Taslaktan dikkat çeken bazı maddeler şöyle:

- Şiddet mağdurunun çocuklarına ücretsiz kreş desteği verilecek...

- Şiddet gören kadın, estetik ameliyat olabilecek. Tüm giderleri devlet tarafından karşılanacak olan ameliyat için gerekli tüm operasyonlar yapılabilecek. Hatta kimlik değiştirmesi ve yurtdışına gönderilmesi sağlanacak, tabii giderleri yine devlet tarafından karşılanacak.

- Şiddetle ilgili şikayetin hafta sonu veya tatil gününe denk gelmesi durumunda, acil kolluk görevlilerine saldırganı 72 saat süreyle alıkoymak, mağduru 72 saat süreyle güvenli bir yere almak gibi geniş yetkiler verilecek. Cumhuriyet savcıları da herhangi bir talep veya şikayet olmaksızın 48 saat içinde iddianame hazırlayacak.

- Eşine şiddet uygulayan erkek kamu görevlileri, çalışma saatleri dışında silah ve benzeri eşyalarını kurumuna teslim edecek. Kadın koruma altına alınırsa, eşinin silahına el konulacak.

- Cinsel şiddet mağdurlarına tıbbi ve adli muayeneyi yapacak tecavüz kriz veya cinsel şiddet kriz merkezleri kurulacak. Şiddet uygulayan erkeğe elektronik kelepçe takılacak. Hem şiddete uğrayan kadının hem de şiddet uygulayan erkeğin telefonları dinlenebilecek.

Bu yasa taslağı çözüm olur mu?
Şiddeti durdurmak konusunda adım attığı düşünülen ve birçok kadın köşe yazarını bile “heyecanlandıran” bu uygulamalar, bir kazanım olarak gösterilmeye çalışılıyor. Açıklanan maddelerin büyük bir kısmının kadının ‘doğal hakkı’ olması gerekliliği kimse tarafından gündeme getirilmiyor. Bununla beraber yine insanın en temel ihtiyacı olan barınma, beslenme, eğitim ve sağlığın artık bir lüks haline geldiği ülkemizde, geçmiş dönemlerde, doğal bir hak olan çalışan annelerin çocuklarının ücretsiz kreşten faydalanması bir yenilik olarak sunulmakta.

AKP iktidarı eliyle, kadına yönelik taciz, tecavüz, şiddetin “meşru” hale getirilmesi yasal kılıfına da uydurulmuştu. Hatırlarsanız, HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un ‘bölge gerçeği’ gibi hukuk dışı bir gerekçe ile savunduğu 'tecavüze uğrayan kadınların, yargının iş yükünün azaltılması amacıyla (!) tecavüzcüsüyle evlendirilmesini teşvik etme' yönündeki öneri tartışma yaratmıştı. Bunun üzerine çözüm olarak, kadının kimlik değiştirmesi, estetik yaptırması, yurtdışına gönderilmesi gibi maddelerin tek anlamı şu olabilir: Türkiye’de kadın, kendi kimliği ile rahatça dolaşamayacağı kadar zavallı bir uygulama ile karşı karşıya kalıyor.

Pek çok örneğinin görüldüğü ve kadına şiddetin, cinayetlerin önüne geçilemediği ülkemizde, “kolluk kuvvetleri” ne işe yarayacağı merak ediliyor. Birçok kadın cinayeti ya da kadına yönelik şiddet konusunda yaşanılan en büyük problem, “kolluk kuvvetlerine” haber verilmesine rağmen bir sonuç alınamamış olmasıydı. Bu yasalarla beraber bir değişiklik olup olmayacağı ise soru işareti.

Taslakta, silah taşıyanların sadece kamu görevlisi erkekler olduğu şeklinde bir algı söz konusu. Oysa ki, silah taşıma yaşının düşürüldüğü ve ruhsat alımının kolaylaştığı Türkiye’de, 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre her 65 kişiden birinde silah olduğu ortaya çıkmıştı.

(soL - Kadın)