Kadıköy'de 8 Mart yürüyüşü: Diktatöre güle güle!

TKP'li Kadınlar'ın çağrısıyla Kadıköy'de başlayan 8 Mart yürüyüşünde kadınlar "Diktatörden çocuklarımız için hesap soracağız" pankartı açtı.

(soL - Haber Merkezi) Türkiye Komünist Partili (TKP) Kadınların çağrısıyla Kadıköy’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar yürüyüşü gerçekleşti. Bu akşam saat 18.30'da Kadıköy Boğa'da toplananlar, Bahariye Caddesi sonundaki Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’na doğru yürüdü. Yürüyüş süresince “Kadın düşmanı Hükümet İstifa”, “Kadınlar AKP’i sıfırlayacak”, “Hırsız Tayyip Erdoğan”, “Boyun Eğme Tayyip’ten Hesap Sor” sloganları atıldı.

Meydanda toplananlar Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve Şişecam işçilerinin eşleri tarafından eyleme gönderilen mesajları dinledi. Mesajlar dinlendikten sonra yürüyüşe katılan Mehmet Ayvalıtaş'ın babası Ali Ayvalıtaş söz aldı. Ayvalıtaş'ın ardından ise TKP Merkez Komite üyesi Zehra Güner bir konuşma yaptı.

Zehra Güner: Sonuç almaya çok yakınız ama devam etmeliyiz
TKP MK üyesi Zehra Güner'in konuşması şu şekildeydi:

“Dostlar bugün 8 Mart 2014. Biz tam 11 yıldır, her 8 Mart’ta TKP’li Kadınlar olarak AKP illetinden, gericilikten ve piyasalaşmadan kurtulmak için mücadele edeceğiz dedik. Kâh anayasasını kabul etmeyeceğiz dedik, kâh AKP ve Tayyip Erdoğan ülkemize ne demokrasi getirebilir, ne özgürlük getirebilir, ne bağımsızlık getirebilir ne de kamucu bir şekilde yönetebilir dedik. AKP gerici ve piyasacı bir partidir ve buna karşı mücadele edeceğiz dedik. Derken bugüne geldik. Şimdi dostlar, mücadelemizin en güzel evresindeyiz. Gidiyor dostlar, gidiyorlar. Daha çoğunu yapacağız. Artık gidiyorlar.

Niye gitmek üzereler? Kasetler ve ses kayıtları dolayından gitmiyorlar. AKP Türkiye’de o kadar büyük bir dönüşüm gerçekleştirmek için o kadar büyük bir basınç yarattı ki, bu ülkeyi gericiliğe ve piyasacılığa mahkum etti. Ama Haziran’da büyük dönüşüm yaptığı kadar büyük bir kuvvetle reddedildi. Haziran’da halk AKP’e karşı ayaklandı. Bu direnişin en önünde kadınlar yer aldı. Çünkü AKP’in politikalarından en fazla kadınlar etkilendi. Tayyip Erdoğan her televizyonda konuştuğunda en çok kadınlar tepki koydu, en çok kadınlar ondan nefret etti. Neden mi? Çübkü bu ülkede her gün bir kadın cinayeti işleniyor. Ama o bunu kabul etmedi. Peki ne dedi? “Bu cinayetler görünür hale geldiği için sayısının arttığı düşünülüyor” dedi. Başka ne dedi? “Kadın erkek eşit değildir” dedi. Daha bitmedi. Bu gericiler. çocuk yaşta tecavüze uğrayan kız çocuklarımız için ”tecavüzcüsüyle evlensin ve hamile kalırsa da doğursun” dedi. Onlar kadınlar için kadın düşmanlığından başka bir şey yapmadılar.

Sadece üç çocuk doğurun demekle, mahallelerde kadınlara sadaka dağıtmakla kadınlar için iyi bir ülke inşa edeceklerini biz hiç düşünmedik. Biz bu anlayışla sonuna kadar mücadele ettik. Evet, gidecekler, gidiyorlar. Haziran’da ne demiştik? Hep birlikte “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” demiştik. Dostlar, çok yakınız. Gidecekler, gidiyorlar. Ama mücadeleye devam edeceğiz. Biz mücadeleye devam edeceğiz ki gidecekler. Biz bu mücadelenin sonucunu almaya yakınız.

Bunlar yalnızca kadın düşmanı da değiller. Bunlar bizim insanımıza düşman, çocuklarımıza düşman, Ali’mize, Ethem’imize, Mehmetlerimize düşman. Bu düşmanlığın hesabını soracağız. Öldürülen kadınların, cinayete uğrayan kadınların hesabını soracağız. Bu hesabı laik, aydınlık, bağımsız, eşit ve özgür bir ülke kurmak bu mücadele eden kadınlar sorabilirler. Başka türlü kadınlar AKP’den bu hesabı soramazlar. Biz eşit ve özgür bir ülke için mücadelemize devam edeceğiz. Biz Behice Boran’ların, Zehra Kosova’ların kurmak istediği ülke için mücadeleye devam edeceğiz. Clara Zetkin’lerin, Roxa Luxemburg’ların üstelendikleri mücadeleyi sürdüreceğiz. Tayyip’e güle güle demek için daha fazlasını yapacağız. Tayyip’e güle güle demek için 30 Mart’ta seçim sandıklarında boyun eğmeyen kadınlar bu ülkede eşit ve özgür bir ülke kurmak isteyenlerin mücadelesine TKP’e ve onun adaylarına oy vermelidirler.

Biz kadınlar bize dayatılan cinsiyetçiliği, bize dayatılan gericiliği, dinin kurallarıyla toplumun yönetilmesini reddediyor ve emek sömürüsünün olduğu bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Bize dayatılan ikinci sınıf vatandaşlığı istemiyoruz. Bunun için boyun eğmeyen kadınları TKP’e oy vermeye çağrıyorum. Hepinizin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.”

Ali Ayvalıtaş:

“Önce Dünya Emekçi Kadınlar Gününüzü kutluyorum. Ne yazık ki bizim annemiz, benim eşim Fadime yanınızda yok. Onu Tayyip aldı benden, en acısı da oğlumu aldı benden. Bugün yağmur altında bizlere destek veren bütün annelerin, kadınların AKP’i yıkacağını görüyorum. Bizi kimse yıkamayacak. Bunlar memleketi satacak ama biz yağmur çamur demeden çalışıp memleketimize sahip çıkacağız ve hırsızlardan da hesap soracağız.”

Berkin'in annesi: Onlarda vicdan yok
Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan, Berkin'in yanından ayrılamadığı için katılmadığı yürüşe şu mesajı gönderdi:

14 yaşındaki bir çocuk bunlara ne yapabilir?

Benim çocuğumun geleceğini elinden aldılar.
Çocuklarının yüzlerine nasıl bakabiliyorlar?
Onlarda vicdan yok.
Vicdanları olsaydı benim çocuğumu vuranları ortaya çıkarırlardı. 
Çocuklarımızın geleceğini bunlara teslim etmeyelim. Anneler, çocuklarımız bizim geleceğimiz, geleceğimizi elimizden almalarına izin vermeyelim. Sesiniz sesimizdir. 

Gülsüm Elvan

Ali İsmail'in annesi: Hesap soracağız

Öncelikle Berkinle dayanışma mesajımızı iletmek istiyorum.  Berkin bizim son umudumuz ve biliyorum biz umudumuzu, Berkinimizi kaybetmeyeceğiz. Bu sefer evladımızı yitirmeyeceğiz.

Bunlar bizden evlatlarımızı aldılar,  Alimi aldılar. Ben şimdi Alimin katledildiği memlekete gidiyorum. Bizi acılara boğanlar bizden kadınlığımızı alanlar evlatlarımızı katledenlerdir. 
Bunların hesabını soracağız. 
Bu vesileyle tüm anaların emekçi kadınlar gününü kutluyorum.

Ethem'in annesi: Öldürülmelerine izin vermeyelim

Ben oğul kokan Ethem'in annesi...

Ben Sayfı Sarısülük...

Çorum'da dünyaya gelmiş acılar ve yokluklar içinde büyümüşüm.

Ben bir anayım. Ne diyeyim ki. Acılı bir ana. İlk önce böyle bakıyorum hayata. Böyle bakmayı öğrettiler bana. Ben bir kadın ve ana olarak yıllardır gece-gündüz demeden çalıştım didindim, evlatlarımı büyütmeye çalıştım gücüm yettiğince. Harama, yalana dolana el uzatmadım, uzattırmadım. Ayakkabı kutularında para saklamadım ben. Bir ana ve kadın olarak yırtık-pırtık eski ayakkabılarımı sakladım o kutularda. Ben yıllardır biriktirdiğim acılarımı, eziyetlerimi sakladım o ayakkabı kutularında. Ben yıllardır emeğimi, alınterimi, helal lokmamı sakladım o ayakkabı kutularında. Tüm bu eziyetlerin karşılığında devlet bana acı, gözyaşı, ölüm ve kan verdi. Ve hiç dinmeyecek bir acı soktu ciğerime...

Kara gözlü oğlumu Ethem'imi sokak ortasında, gündüz gözüyle hem de öldürttü KATİL ERDOĞAN. Yavrumun katilini gizledi. Mahkemede ise perukla getirdi alay etti gözyaşımla, acımla. Ben bir kadın ve ana olarak bugüne kadar dimdik ayakta durdum, bundan sonra da başım dik olacak ve yavrumun katillerinden hesap soracağım.

Oğlum dedi ki 8 Mart'mış ne söyleyeceksin. Ben buradan diyorum ki  analar, bacılar kardeşler,  tüm anneler evlatlarınızı bu katillerin karşında yalnız bırakmayın, onlarla beraber gidin,  yavrularınıza sahip çıkın.

Ve tüm kadınların ve anaların gözlerinden öper 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarım.

Son eklemek istediğim bir şey var. Biz analar bu çocukları doğuruyorsak, öldürmelerine izin vermeyelim

Ethem'in Annesi...

SAYFI SARISÜLÜK


.

Şişecam işçilerinin eşleri:

Bizler, boyun eğmeyen cam işçilerinin eşleriyiz. "Oğlumun hakkını istiyorum..." diyen anneleriz. "Bizim de hakkımız var, sadaka istemiyoruz..." diyenlerin eşleriyiz, kardeşleriyiz. İşine ve emeğine sahip çıkan kadınlarız.

Eşlerimiz, kardeşlerimiz ve çocuklarımızla birlikte geleceğimiz için mücadele ettik, " ölmek var, dönmek yok..." diyerek  fabrikamızı terk etmedik...

Bugün de boyun eğmiyoruz...

Bizleri gericiliğe, işsizliğe mahkum eden kadın cinayetlerini, tacizi meşrulaştıran AKP'ye boyun eğmiyoruz.

Kendi yasalarıyla ülke yönetmeye kalkan yargı müdahaleleriyle yarattığı kendi hukukunu yaşam hakkımızın üzerinde tutan 4+4+4 ile eğitim kurumlarını rant kapısı haline getiren, çocuklarımızın eğitim-sağlık hakkını, polis terörüyle yaşamlarını çalan diktatörün bir kez daha karşısına dikiliyoruz.

Bugün de işçi düşmanı, kadın düşmanı AKP'nin karşısında Şişecam direnişimizde bizleri bir gün bile yalnız bırakmayan TKP'li kadınların yanındayız...

Yaşasın 8 Mart'ımız!

Yaşasın mücadelemiz!