Gericilik kadınların hayatını daha da karartmaya kararlı

Tecavüz mağdurlarının bile kürtaj haklarının ellerinden alınmasının tartışıldığı Türkiye’de mahkemelerin tecavüz davalarındaki skandal kararları ve gericilerin rezalet açıklamalarıyla tecavüzün neredeyse meşrulaştırılmak istendiği düşünülmekte.

Kürtaj tartışmaları sırasında AKP önde gelenlerinin yaptıkları tecavüz açıklamaları ülkemizde yaşanan tecavüz, taciz ve kadın cinayeti vakalarını akıllara getirdi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üstün’ün tecavüze uğrayan kadınlarında doğum yapmaları gerektiği yönündeki açıklamalarıyla tecavüze uğrayan kadınların daha da mağdur duruma gelmeleri gündemde.

Taciz ve tecavüz vakaları karşısında verilen kamu vicdanını yaralayıcı yargı kararları ve AKP ileri gelenleri de dahil olmak üzere gericilerin yaptıkları açıklamalar taciz ve tecavüze uğrayan kadınlarda da suç olduğunu savunurken adeta tecavüzü meşru hale getirmekte.

Kadınların korkulu rüyası taciz ve tecavüz konusunda yargının tecavüzcüden yana tutumu ve gericilerin yaptıkları utanç verici açıklamaların bir bölümüne göz atmakta yarar var.

Rezil öneri: “Tecavüze uğrayan kadın tecavüzcüsüyle evlensin, yargının iş yükü hafiflesin”
Geçtiğimiz yıl Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yargıda iş yükünü hafifletmek amacıyla düzenlediği çalışmada yapılan öneriler yargıyı eline geçiren AKP’nin kadına bakış açısını ortaya koymuştu. Önerilerden birisi tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi olurken diğer öneri ise daha hızlı rapor alınabilmesi için tecavüze uğrayan kadının ‘beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırılmayarak bunun yerine sadece ‘beden sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırılması idi. Tecavüzün kadın üzerindeki psikolojik etkisini göz ardı edebilen gericiliğin bugün de “tecavüze uğrayan anne doğursun” demesi şaşırtıcı değil.

Yargının tecavüz davalarındaki siciline bakıldığında da ortaya parlak olmayan bir görüntü çıkıyor. Kadınlara yönelik cinsel suçlar ya cezasız kalmakta ya da cezalar çok geç verilmekte.

10 yıldır bitmeyen N.Ç. davası
Örneğin kamuoyunun gündemine gelen 13 yaşındayken 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç ile ilgili davada skandal niteliğinde gelişmeler yaşandı. Mahkemede, “N.Ç.’nin tecavüzlere karşı koymadığı için rızası olduğu, her şeyin farkında olduğu ve para kazanmak için fuhuş yaptığı” iddia edilmiş ve sanıklara bu yüzden önemli ceza indirimleri yapılmıştı. Mahkeme tecavüzcü sanıklar için iyi hal indirimi yapmaktan da geri durmamıştı. Yargıtay’ın kararı bozması üzerine yeniden başlayan mahkeme on yıldır devam etmekte ve zaman aşımı riski taşımakta.

Tecavüzcüye “masumiyet karinesi” gereği tahliye!
Tecavüzcülerin tutuksuz yargılanması ise başka bir skandal. 23 yaşındaki ODTÜ öğrencisi İ.G.'nin kaçırarak tecavüze uğraması sonucu yapılan muayenelerde, tecavüzcülerden birisine ait sperm örneği bulunmasına rağmen İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor gelmesinde ısrar eden mahkeme rapor gelmesinin uzun süreceği gerekçesi ve "masumiyet karinesi" gereğince sanıkları tahliye etmişti.

Kadın cinayetlerini teşvik eden “haksız tahrik” kararları
Tecavüz davalarında skandal kararlara imza atan mahkemelerin kadın cinayetleri konusundaki sicilinin de temiz olmadığı görünmekte. “Haksız tahrik” uygulamasının kadın cinayetlerini adeta teşvik ettiği düşünülmekte. Kadın cinayetlerine ilişkin davalarda katil kocalar “eşinin çantasında doğum kontrol hapı bulup aldatılacağını düşünmek”ten, “kadının kot pantolon giyip tanımadığı erkeğe cilveli şekilde saati sorması”na kadar türlü türlü gerekçelerle “haksız tahrik”e uğradıklarını iddia etmekte ve bu saçmalıklar mahkemelerce “haksız tahrik” olarak kabul edilerek ciddi ceza indirimlerine gidilmekte.

Orhan Çeker: “Dekolte giyinirsen, tecavüze uğrarsın”
Kadını suçlu ilan eden mahkeme kararlarının yanı sıra gerici kesimin de tecavüzün faturasını kadınlara kesmeye çalıştığı görülmekte. Selçuk Üniversitesi’nde profesörlük yapan Orhan Çeker geçtiğimiz yıl Şubat ayında tecavüz konusunda şunları söylemişti:

"Sorunun odağında kim var? Kadın var. Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değildir.

Bu konuda suçu işleyenleri savunduğum anlaşılmasın. Elbette işlenen suç son derece iğrençtir. Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Bu konuda tabi ki erkek suçludur ama kadının da suçu gözardı edilirse meseleyi çözümde yanlış adım atmış oluruz. Bu olayda her iki taraf da suçludur."

Eski AKP’li vekile göre dekolte giyen kadın erkeği taciz ediyormuş!
Çeker’in açıklamalarının gündem olması üzerine eski AKP milletvekili Mustafa Ünaldı Yeni Akit’te yayınlanan yazısında “Dekolte ile karşılaşmak da bir tacizdir erkekleri değişik derecelerde rahatsız eder” ifadelerine yer vererek kadın düşmanlığında Çeker’i sollamıştı. Ünaldı daha sonra kendisinden bekleneni yaparak, taciz ve tecavüzden korunmanın yolunun tesettüre girmek olduğunu iddia etmişti.

Başbakandan kadın düşmanı açıklamalar
Kadınları taciz tecavüz olaylarında suçlayan, kadın cinayeti davalarında erkeklere “tahrik indirimi” kolaylığı sağlayan kadın düşmanı bakış açısına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da sahip olduğu bilinmekte. 2010 Temmuzunda Dolmabahçe’de kadın örgütü temsilcilerinin karşısında kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça belirten Tayyip Erdoğan’ın kadınlara ilişkin skandal sözleri de bulunmakta.

Erdoğan, kamuoyunun gündemine oturan Münevver Karabulut cinayetine ilişkin açıklamasında Karabulut’un ailesini suçlayarak "kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya" yorumunu yapmıştı.

Geçtiğimiz yıl Metin Lokumcu’nun polis cinayetine kurban gitmesini Ankara’da protesto eden Halkevleri üyesi Dilşad Aktaş için ise Erdoğan “kız mıdır, kadın mıdır bilemem” yorumunu yaparak kadına yönelik bakışını sergilemişti.

İHD raporu: “Her 100 kadından 16’sı cinsel şiddete maruz kalmakta”
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin 2005-2011 yılları arasında tecavüz, taciz, şiddet, öldürülme konularına değinen raporuna göre Türkiye’de her 100 kadından 16’sı cinsel şiddete maruz kalmakta. Raporda 2005-2011 yılları arasında 3320 kadının tacize uğradığı gerekçesiyle yargıya başvurduğu belirtilirken, bu yıllar arasında, 110 binin üzerinde kadının cinsel saldırıya maruz kaldığı tahmin edildiği ancak aile, akraba ve töreden korkulduğu için yüzde 40’lık kesiminin şikâyet edemediğinin tahmin edildiği belirtilmişti.

2005-2011 arasında 4190 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü ve 3074 kadının tecavüze uğradığının belirtildiği rapora göre 2011 yılının ilk 8 ayında ise 143 kadın öldürülürken 76 kadın cana kastedilen saldırılarda yaralandı. Bunun dışında 2011’in ilk 8 ayında 82 tecavüz vakasının mahkemelere intikal ettiği görüldü.

(soL - Haber Merkezi)