Yenidoğan çetesi davasında 8. gün: 'Hastane sahibi 'yatacak' dedi, bebek yatırıldı'

Yenidoğan çetesi davası duruşmasında bugün dinlenilen tutuksuz sanık Birinci Hastanesi çocuk doktoru Şeyhmus Çelik ölen Opara bebek için "Hastane sahibi 'yatacak' dedi, bebek yatırıldı" dedi.

Haber Merkezi

Bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları gerekçesiyle 47 kişinin yargılandığı dava tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.

En az 10 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan çeteyle ilgili davanın 18 Kasım Pazartesi günü başlayan duruşmasının ilk altı gününde 22 tutuklu sanık dinlenmişti. İki gün aranın ardından dün başlayan ve bugün de devam eden duruşmada tutuksuz sanıklar dinleniyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada bugün tutuksuz sanıklardan Şafak, Reyap, Medilife Beylikdüzü ve Medicalpark Göztepe Hastanelerinde çalışan yoğun bakım hemşiresi Ceren Hatice Kırım, Medilife Beylikdüzü Hastanesi'nin başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz, Birinci Hastanesi’nde 5 aylık hemşire olan Ayşe Gizem Büyükköleş ve Birinci Hastanesi’nin Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Şeyhmus Çelik dinlendi.

Hemşire Kırım: İlk defa bu kadar detaylı denetim gördüm

Hemşire Ceren Hatice Kırım 12 senedir yenidoğan yoğun bakımda çalıştığını, yaklaşık 5 yıldır da sorumlu hemşire olduğunu söyledi.

Kırım’a tapelerde geçen "Her türlü işi yolsuzluğu her türlü usülsüzlüğü açığa çıkarttılar", "İçeri atmasınlar yeter" ifadeleri soruldu. Kırım, "Çalıştığım yeri seviyordum, zarar gelsin istemedim", "İlk defa bu kadar detaylı bir denetim gördüm" dedi.

Kırım “Ben pek çok denetim gördüm ama hiçbir zaman akciğer grafisinin açılıp bakıldığını görmemiştim. Denetimin çok detaylı olduğu izlenimi uyandırmıştı" dedi.

Tutuklu sanık İlker Gönen'le arşivden dosya çıkarmayla ilgili konuşmasına ilişkin ise Kırım "Kendisi diğer hastanede olan denetimle ilgili bir şey söylemiş. Arşivden dosya çıkarmayla ilgili bilgim yok" savunmasını yaptı.

'Paranın kaynağını sorgulamadım'

Maaşını hastaneden aldığını iddia eden Kırım, "Bana Medisense'den gönderilen bir ücret vardı. Yenidoğan ünitesinden uzun yıllar çalıştığım için geliyordu. Kaynağını sorgulamadım. Bunu mesai ödemesi olarak alıyordum. Beşte biten mesaimden 10 gibi çıkıyordum. Eve toplu taşımayla gitmiyordum. Taksiyle gidiyordum. Bu emeğin karşılığı olarak düşünüyorum." diye konuştu.

Kırım, "Sana şirketten gelen paraları kendin mi alıyordun yoksa dağıtıyor muydun?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Fırat Sarı'nın sekreteri istifa etmişti. Bir süre onun işini yapmamı istedi ama isteyerek yapmadım. Kendisinin istediği kişilere paraları gönderdim. Gelen her paranın çıkışı oldu. Maddi menfaatim yok. Benim üzerime bir hattım vardı, çıkarıp Fırat Sarı'ya vermiştim. Kullanıp kullanmadığını bilmiyorum. Daha sonra hattı kapattım.”

Başhekim Yılmaz çalıştığı özel hastanenin cirosunu artırma kaygısı olamayacağını savundu

Tutuksuz sanıklardan Medilife Beylikdüzü Hastanesi'nin başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz ise suçlamaları reddetti.

Eski CHP'li Meclis Üyesi ve İBB Sağlık ve Salgın Hastalıklar Komisyonu Başkanı da olan Yılmaz, "Emekli olduktan sonra da Beylikdüzü Medilife Hastanesi'nde genel cerrah ve başhekim olarak başladım, taa ki hastanemiz kapanıncaya kadar. Kamuyu bilerek ve isteyerek dolandırmam bence hayatın olağan akışına aykırı" ifadesini kullandı.

Başhekimin görevinin Sağlık Bakanlığı'nın tanımında hastaneyi yönetmek olduğunu anlatan Yılmaz, bu kişinin ciro artırmak gibi kaygısının olamayacağını söyledi.

Yılmaz, "Çok şükür ki bu iddianamede bebeklerin vefatından suçlanmıyorum. Dört kız çocuğu babası olarak böyle bir suçlama iyi ki de yok" dedi.

AA’nın aktardığına göre sanık Yılmaz, mahkeme başkanının "Sevklerle ilgili bilgin var mı?" sorusunu üzerine "Bu davadan sonra baktım gerçekten. Yenidoğanın yüzde 75'i bizim kendi hastanemizde olan doğum. Dışarıdan çok sevk gelmiyor" diye konuştu.

Medisense şirketiyle resmi bir anlaşmaların olmadığını bildiğini savunan Yılmaz, ödemelerin kesinlikle başhekimlik ve yönetim dışında olduğunu düşündüğünü anlattı.

Ölen Opara bebek hakkında: 'Mecburen yenidoğana aldık'

Altı aylık Michelle Nwandı Opara'nın durumunu hekimin yakından takip ettiğini dile getiren Yılmaz, "Çocuğun bir yerde bakılması gerektiği için mecburen yenidoğana aldık. Aslında oraya göre çocuk büyüktü. Burada da takibi yapıldı. Başka bir hastaneye sevk olması gerekiyordu. Ancak yoğun bakımı olmadığı için çocuğu yenidoğan yoğun bakıma almak zorunda kaldık" şeklinde konuştu.

Tutuksuz sanık Yılmaz, bu süreçte avukat bulmakta çok zorlandıklarını belirterek, sanık avukatlarına bunun için teşekkür etti.

‘Bunun muhatabı başhekim değil’

Duruşma savcısının "Fırat Sarı'nın şirketiyle resmi bir anlaşma yoksa para çıkışını nasıl açıklıyorsunuz?" sorusu üzerine Yılmaz, "Resmi anlaşma olmadığını biliyorum. Denetim daha çok vergi usulü gibi bir şeydir. Bunun muhatabı başhekim değildir" dedi.

Yılmaz, maaşını şirket üzerinden resmi olarak aldığını, ödemelerin ekibin yaptığı işe göre değiştiğini kaydetti.
Yenidoğan servislerinin daha sıkı denetlenmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Kendi yaptığımız denetimlerde de eksikleri tespit ederiz. Hemşirelik hizmetlerinde çok eğitimler ve denetlemeler yapılırdı" şeklinde konuştu.

Hemşire Büyükköleş: Bebek bize teslim edilirken durumu iyi denildi

Tutuksuz sanık Ayşe Gizem Büyükköleş ise ifadelerinin bizzat kendisi görmüş gibi yazıldığını, bu durumu düzeltmek istediğini söyledi.

Tutuklu sanıklardan Tuğçe Toptemel'in Michelle Nwandı Opara bebeğin büyük olduğu için yenidoğan servisinde bulunmasını istemediğini öne süren Büyükköleş, tutuklu hemşire Hakan Doğukan Taşçı'nın bunu kabul ettiğini, Fırat Sarı'nın da bunda onayının olduğunu duyduğunu iddia etti.

'Günlük 20 bin lira alınacak' ifadesi

Bebeğin hastanede yattığı sürede günlük 20 bin lira alınacağını bizzat kulağıyla duymadığını savunan Büyükköleş, şunları söyledi:

"Opara bebek bize teslim edilirken, hastanın durumunun iyi olduğu söylendi. Başındaki ilaçları benim gibi bir hemşirenin hazırlama zorunluluğu yok. İlaçlar gündüz mesaisi tarafından hazırlanmıştı. Bebek stabil devam etti. Sabah saat 06.00-07.00 civarında Tuğçe Toptemel'e bebek büyük olduğu için bakıma birlikte geçmek istediğimi söyledim. Opara bebeğin bakımından sonra diğer bebeklere geçtim. Daha sonra Tuğçe, bebeğin başındaki cihaz öttüğü için bizi çağırdı. Benden stetoskop alıp bebeği dinledi. Tuğçe, Doğukan'ı aradı. Doğukan'ın doktora haber vereceğini düşündüm. Doğukan bebeğin kan şekerine bakmamızı istedi. Doğukan Taşçı, 'Bebeğe hiçbir şey yapmayın.' dedi ama Tuğçe CPR işlemine başladı. Bunu uzun süre yapmadı çünkü sorumlusu yapmaması gerektiğini söyledi.”

Büyükköleş, görevinin sadece hastaların bakımını ve beslenmesini yapmak olduğunu savunarak, "O dönem sadece beş aylık bir hemşireydim. Bilgim çok kısıtlıydı. Ne benim ne Tuğçe Toptemel'in ihmalinin olmadığını düşünüyorum. Fırat Sarı'nın bende iletişim numarası yoktur. Maaşım asgari ücrettir." diye konuştu.

Mahkeme başkanından ‘bilmiyorum’ yanıtlarına tepki

Mahkeme başkanı, Büyükköleş'in sorulara "bilmiyorum" şeklinde cevap vermesi üzerine "Hemşireye soruyorum, 'bilmiyorum' diyor. Doktora soruyorum, yok. Başhekime soruyorum o dünyadan bir haber. Hiçbiriniz bilmiyorsunuz. Bu nasıl hastane yönetmek." diyerek, tepki gösterdi.

Tutuksuz sanıkların savunmalarının alındığı duruşmaya ara verildi.

Hekim Şeyhmus Çelik de suçlamaları reddetti, 'Fırat Sarı bana düzenli ödeme yapmadı' dedi

Aranın ardından duruşma tutuksuz sanık Şeyhmus Çelik’in dinlenilmesiyle devam etti.

DHA’nın aktardığına göre tutuksuz sanık Şeyhmus Çelik savunmasında, "38 yıllık hekimim. Bu olayın ortaya çıkması için şikayet eden, tıbbi teknikte emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Devlet hastanelerinde çalıştım. 2020-2021 Silivri Kolan Hastanesi’nde çalıştım. Birinci Hastanesi’nde çalıştım üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Fırat Sarı tarafından göreve getirilen Doğukan Taşçı görevini ihmal etmiştir. Telefonla arayıp 'Neredesin?' diye sorduğumda 'İşim var geleceğim başka hemşireyle vizit yap' diyordu. Hasan Doğukan Taşçı, 112 çağrı merkezinden aldığı bebekleri ücret karşılığı başka hastanelere sevk etmiştir. Hastaneler doktorların bir maaşını saklar, gittiklerinde vermezler. Fırat Sarı ile Esenyurt Devlet Hastanesinde çalışırken tanıştım. Fırat Sarı bana hiçbir zaman düzenli ödeme yapmamıştır. Hasan Doğukan Taşcı’nın iş disiplinsizliklerini Fırat Sarı'ya şikayet etmeme rağmen iş yapmasına devam ettirilmiştir. Hastalardan, ne kendim ne de çalıştığım hastane bir çıkar sağlamamıştır. Hasan Basri kendisini Doktor Şeyhmus olarak tanıtmıştır" dedi.

‘Bebek Türkmen ailesinden para alınmış, vicdan yokmuş’

Çelik savunmasının devamında, "Hayatımda hiçbir örgüte üye olmadım, bir örgütün de emrini yerine getirmedim. Ben mesai saatlerinde yerimde bulundum. Her sabah yoğun bakıma giderek, yapılması gereken notları aldırır sorumlu hemşire notları sisteme yükleyerek doktor karşısına çıkıp kaşeletir. E- imza hastaneden sekretere gönderilirken kullanılır. Nitelikli dolandırıcılık suçundan, ben hiçbir yeri dolandırmak için aykırı bir şey yapmadım. Çalıştığım hiçbir hastanede sahte evrak hazırlamadım. Hasta taburcu edildiğinde epikriz raporu yazılır. Sonrasında SGK’ya bildirilir. Ben SGK veya başka bir kurumu dolandırmak için hiçbir şey yapmadım, gerçeğe aykırı belge düzenlemedim. Kaya bebekle ilgili olarak, ben Güney Hastanesi’nde 2 saat çalıştım. Anlaşmam feshedildi, yerine Doktor Rıza ve Doktor Hilda geldi. Kaya bebeğe, Doktor Tuğçe bakmıştı. 15’inde beni aradılar ve yönetim, Hilda ile anlaşma yaptıklarını söyledi. Aynı tarihte Doktor Hilda’nın çalışma kaydı var. Bir gün sonra Kaya bebek yaşamını yitirdi. Ambulans şoförü hemşireye benim adımı yazmasını söylemiş. Sonra ifade vermem için beni çağırdılar. Bebek Serdarova ile ilgili çocuk kardiyolojisi olmadığını bilmelerine rağmen ambulans şoförü Gıyasettin para karşılığı bebeği buraya bırakmış. Bebek Türkmen ailesinden para alınmış. Bunları öğrendik, vicdan yokmuş" ifadelerini kullandı.

‘Para aldım ama geri verdim’

Sanık Çelik, "Epikrizleri kim yazdı bilmiyorum. Ben epikriz yazmadım zaten benim klavye bilgim de yok. Fırat Sarı ve İlker Gönen 'Kimse yazmasın biz yazacağız' dedi. Kalp hastası bir bebek vardı, ameliyat olmazsa ölecekti. Ancak parası olmadığı için hiçbir hastane bu bebeği kabul etmedi. Devamlı damardan ilaç kullanması gerekiyordu. Allah savcı beyden razı olsun. Hakan Doğukan’ın, Fırat Sarı’ya 'Bu hastayla ilgilenme, boşuna uğraşma' dediğini duydum. Doğukan Taşçı, 'Erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek' diyordu. İlaçları vermeyen sorumlu hemşireydi. Şimdi soruyorum. Bu ilacı kim kesti, neden kesti. Oranın sorumlu doktoru benim. Yenidoğana bakmıyorum, başka doktor bakıyor. Fırat Sarı’yı tanıyorum. Hakan Doğukan Taşçı’yı da maalesef tanıyorum. Maaşımı hastaneden alıyorum. Mahkeme Başkanının, 'Birkaç kez para aldım' demişsiniz sorusuna cevap veren sanık 'Aldım ama geri verdim’ dedi. Mahkeme Başkanı'nın Doğukan’da, 'Şehmuz Çelik benim' diye 112’den hasta almış' sorusuna cevap veren sanık, 'Bilgim yok, olsa müdahale ederdim. 112’de numaram olduğunu bilmiyorum" şeklinde yanıt verdi.

'Hastane sahibi yatacak dedi, bebek yatırıldı

Tutuksuz sanık doktor Şeyhmus Çelik savunmasının devamında "Fırat Sarı’nın işe başlamamda bir aracılığı olmadı. Güney Hastanesi'nin başka doktorla neden çalıştıklarını bilmiyorum. 112’den hastaneye sevk yapılacağı sırada, Doğukan'ın benim adıma başka bir hastaneye sevk yaptığı konusunda bir bilgim yok. Opara bebeğin hastaneye yatmasında ben onay vermedim. Akşam saatinde almışlar. Sabah mesaiye geldiğimde Doğukan beni kapıda karşıladı. Fırat Sarı, '6 aylık bir bebek var' dedi. Hastane sahibi de 'Yatacak' dedi ve bebek yatırıldı. Bu durumu Doğukan’a söyledim o da 'Fırat Sarı al dedi' diye cevap verdi. Bebek öldükten sonra bildirdim. Hastane sahibi Ali Aksu ve Fırat Sarı 'En son benim haberim oldu' dedi. Ali Aksu hasta akşam geldi, sabah ex oldu diye biliyordu. Ali Aksu'ya 'Bu hasta benim bilgim dışında yatırılmış' dedim. Epikrizleri hemşireler ve sekreterler yazıyor. Opara bebeğin ölümünden sonra bana para teklif edilmedi. Savcının 'Alınan parayı, 30 bin lirayı iade et demişsin. Bu doğru mu?' sorusuna cevap veren sanık Çelik, 'Paranın alındığını duydum, iade edilmesini söyledim. 13-14 Kasım tarihlerinde Gündüz Kaya Bebek döneminde hastaneye gitmedim. Gitmeme sebebim ise, başka bir doktorla anlaşacaklarını öğrendiğim içindi" dedi.