Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, İsrail ile İran arasındaki çatışmaların "danışıklı dövüş" olduğunu, amacın dikkati Gazze'den çekmek olduğunu iddia etti. Kaplan, "İslam dünyasında mezhep çatışmaları yaşanması" için Batı'nın İran'ın önünü açtığını savundu.
Haber Merkezi
AKP'ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak'ın yazarlarından Yusuf Kaplan, İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmanın "danışıklı dövüş" olduğunu savundu.
Çatışmanın temel gerekçesinin "dikkatleri küresel intifadanın eşiğine gelen Gazze’den uzaklaştırmak" olduğunu iddia eden Kaplan, Batı ve siyonistlerin bilinçli şekilde İran'ın önünü açtığını öne sürerek "Türkiye, İran’la iş birliğini sürdürecek ama İran Türkiye’nin altını oymaya devam edecek…" dedi.
Kaplan dün Mısır Başkonsolosluğu önünde yaptığı konuşmada da yaşananların Gazze gündeminin önüne geçtiğini belirterek tarafları "aşağılık" olmakla suçladı.
'Danışıklı dövüş yaşanıyor' iddiası
Yeni Şafak yazarı Kaplan, "İsrail-İran çatışması ne anlam ifade ediyor?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İsrail'in İran'a yaptığı saldırının barbarca olduğunu ve saldırıyı "şiddetle kınadığını" ifade eden Kaplan, "İran’ın Tel Aviv’i, Hayfa’yı vurması önemlidir. Bu adamlar bu dilden anlıyorlar!" ifadelerini kullandı.
Kaplan, İsrail’in İran’a yaptığı saldırının "ayartıcı" olduğunu savundu ve "Bu İran-İsrail çatışması neden şimdi patladı ve neyi hedefliyor?" sorusunu yöneltti.
Kaplan, yönelttiği soruyu "Tam dünyanın dikkatleri Gazze üzerine odaklanmışken ve İsrail Madleen Gemisi eylemiyle köşeye sıkıştırılmışken, bütün dünyada Gazze’ye planlanan büyük yürüyüş, küresel intifada ilk defa gerçeğe dönüşmek üzereyken İsrail’in İran’ı vurması, bütün dikkatlerin Gazze’den İran’ın mağduriyeti ve İsrail’e direnen ülke olduğu ayartısına çekilmesine ve bu hâdisenin bir anda dünya gündemine oturmasına yetti" ifadeleriyle yanıtladı.
Kaplan buradan hareketle İsrail ile İran arasında "yeni bir danışıklı-dövüş yaşandığını" ve "şah-mat hikâyesine tanık olunduğunu" iddia etti. Öncelikli hedefin "dikkatleri küresel intifadanın eşiğine gelen Gazze’den uzaklaştırmak" olduğunu savunan Kaplan, "Oysa yaklaşık iki yıldır süren İsrail soykırımına karşı ilk defa küresel ölçekte bir bilinç ve duyarlık oluşmaya ve bütün dünya Filistin için, Gazze için ayağa kalkmaya başlamıştı" dedi.
Kaplan karşılıklı saldırıların gerekçesine dair iddialarını şöyle sürdürdü:
"İkincisi, İran’da halkla rejim arasındaki gerilim son haddine ulaşmıştı, artık bu gerilim sona erdi, İran rejimi İran halkını rejim etrafında kenetlendirmeyi başardı. Üçüncüsü, İran’ın hem mağdur hem de kahraman yapılması."
'Asıl hedef Türkiye'
Bahse konu gerekçelerle birlikte İran'ın çeşitli mevziler elde ettiğini savunan Kaplan, asıl hedefin Türkiye olduğunu da iddia ederek şu ifadeleri kullandı:
"Böylelikle 'direniş cephesi' denen sadece İran’ın bölgeye daha fazla yerleşmesine imkân tanıyan rolünün güçlenmesi, İran’ın İslâm dünyasını boyunduruğu altına almasının meşrûlaştırılması, böylelikle İran’ın aynı anda mağdur ve kahraman yapılarak önünün açılması…
Ve Türkiye’nin önünün tıkanması. En önemli ve uzun vadeli hedef bu. İsrail’in korkulu rüyası İran değil, Türkiye’dir. Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması sürecinde Türkiye doğrudan belirleyici rol oynadı. Evet, asıl hedef Türkiye’dir. Türkiye bölgenin büyük ölçekli bir bölgesel savaşa sürüklenmesine şiddetle karşı çıkmalı, İsrail ile İran arşındaki gerilimin derhal sona erdirilmesi için bütün diplomatik gücünü ve birikimini seferber etmeli.
En önemlisi de, Türkiye, İsrail’in Türkiye’ye karşı eninde sonunda ölümcül bir saldırı başlatma planları yaptığını asla unutmamalı ve bütün stratejilerini İsrail’in hedeflerini suya düşürecek büyük askerî - teknolojik hazırlıklarını tamamlamaya dönük olarak planlayarak hayata geçirmeye odaklanmalı."
'Siyonistler de Batılılar da İran'ın önünü açıyor'
İsrail'in baş düşmanının İran değil, Türkiye olduğunu savunan Kaplan'ın, "Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Sünnet’in omurgası Türkiye. Laik Türkiye değil, Müslüman Türkiye" ifadeleri de dikkat çekti.
Kaplan, "siyonistlerin İngilizlerle birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nu yok ettiğini" savundu ve "Siyonistleri buradan İran değil, biz süreceğiz yarın… Az kaldı…" iddiasında bulundu.
"İslâm dünyasında büyük bir mezhep çatışması çıkarmak ve Ehl-i Sünnet’in yaptığı tarihî atılımın önüne geçmek" için Batı ve siyonistlerin bilinçli şekilde İran'ın önüne açtığını savunan Kaplan, "Türkiye, İran’la iş birliğini sürdürecek ama İran Türkiye’nin altını oymaya devam edecek…" dedi.
Kaplan, "İran’ı İslâm dünyasının istikrarını bozacak emperyal güç haline getirerek İslâm dünyasının başına bela etmek istiyorlar" iddiasında bulundu ve yazısını şöyle bitirdi:
"İran, önümüzdeki yarım asır içinde Sünnî dünyayı, Afrika’yı hızla şiîleştirecek… Türkiye’de de çok hızlı bir şiileştirme projesi yürürlükte… Siyasette, sivil toplum kuruluşlarında ve sosyal medyada terör havası estiren İran’dan beslenen kişi ve kurumların bu ülkeyi karıştırmalarına, istikrarsızlaştırmalarına asla göz yumulmamalı!"
'Aşağılık' suçlaması
Ayrıca Kaplan, dün İstanbul'daki Mısır Başkonsolosluğu önünde yapılan Gazze'ye destek eylemine de katıldı. Kaplan'ın eylemde yaptığı konuşmada da hedefi İran oldu.
Yazısında ortaya attığı iddiaları yineleyen Kaplan, konuşmasında daha da ileri gitti. Yaşananların Gazze gündeminin önüne geçtiğini savunan Kaplan, tarafları "aşağılık" olmakla suçladı.
Kaplan şu ifadeleri kullandı:
"Bizim yapmamız gereken şey İsrail'in önünü açacak aşağılıkları yapmak değildir. İsrail'i daha fazla üzerimize salacak basiretsizlikler değildir. Ben basiretsizlik diyorum ama siz bunu kesinlikle basiretsizlik olarak algılamayın. Gazze iki yıldır ilk defa küresel ölçekte dünyanın gündemine geldi, bütün dünya ayağa kalkmak üzereydi ve bunu durdular. Lanet olsun bu adamlara! Aşağılık adamlar!"
İsrail-İran Savaşı'nda 3. gün: İran saldırılarında 10 kişi öldü, onlarca kişi kayıp | ![]() |