İlk defa Sağlık Bakanı'nın ağzından duydu Türkiye bu terimi. En azından sağlık bakanı böyle zannediyor.
Salgının kontrol altına alınması çalışmaları içinde filyasyonun evrensel bir yeri var: "Hastayı önce tespit sonra takip et, kimlere bulaştırmış olabileceğini öğren, bulaştırmasını önle, bulaştırmış olabilecekleri için aynı işlemi tekrarla." Kabaca yapılan işlem bu.
Salgın konusunda Türkiye'nin umudu filyasyon. Hastalar izole edilebilirse, onların bulaştırdıkları önceden tespit edilip başkalarına bulaştırmaları önlenebilirse, hele bir de erken müdahaleyle tedavi edilebilirse... Salgınla mücadele başarıya ulaşacak.
Genel karantina, çalışma ve yaşam koşullarının düzenlenmesi gibi önlemler gündem dışı olduğu için elde bu var!
Filyasyon gerçeği: Sahada olanlar
Peki somut olarak ne yapılıyor, nasıl yapılıyor?
Bunun için bir büyük kentteki filyasyon ekibinde çalışan bir sağlık emekçisiyle konuştuk. Bir günleri nasıl geçiyor, neler yapılıyor? "Filyasyon" denilen şeyde kimler neler yapıyor, Filyasyon ekipleri burada nerede duruyor?
İlk bilinmesi gereken, filyasyon ekiplerinin asıl işinin hastaların takibi olmadığı. Hastaların takibinde asıl iş Aile Sağlığı Merkezleri'nden bekleniyor. Evde tedavi ve karantina için evine yollanmış olan hastayı her gün yoklamak, durumunu takip etmek aile hekimlerine düşüyor. Bunun için telefon kullanıyorlar ama zaten bu bile çok gerçekçi olmayan bir yük oluşturuyor. Bakanlık da fazlasını beklemiyor. "Evinde olması gereken hastanın dışarda dolaşmamasının" kontrolü ise ayrı bir alan.
Görüştüğümüz çalışanın bulunduğu filyasyon ekibi güne "sistemden önlerine düşen" isimlerin listesini gözden geçirerek başlıyor.
Bu isim listesi şöyle oluşuyor: Hasta olduğu teşhis edilmiş kişilerden "yakın temaslı" listesi alınıyor: Virüsün bulaşması ihtimalini çok artıran şekilde bir arada oldukları kişilerin listesi. Yakın temaslı listesine giren herkes filyasyona da girmiş oluyor: Evinde karantinada kalması, belirtiler ortaya çıkarsa hastaneye başvurması ve takip edilmesi gereken kişiler.
Adrese gidiliyor ama tam adrese değil
Filyasyon ekipleri bir hafta öncesine kadar sözünü ettiğimiz listedeki kişileri telefonla arayarak işlerini yapıyormuş. Artık bu kişilerin adresine gidiliyor daha doğrusu evinin yakınında bir adrese gidiliyor. Sokakta uygun ve hastaya en yakın noktadan (apartman önü en fazla) GPS kaydı alınıyor ve sisteme geçiliyor. Temaslıya SMS yoluyla bir kod yollanıyor ve onaylaması isteniyor. Böylece ONAM kodu alınmış oluyor. Bu noktada temaslının dışına çıkmaması gereken alan tespit edilmiş, kendisinden "dışarı çıkmayacağı" sözü alınmış ve kullandığı cep telefonu takibe alınmış oluyor.
Filyasyon ekipleri bu aramalar sırasında yakın temaslı kişinin sağlık durumunu da sorguluyor. Temel belirtilerin ortaya çıktığı anlaşılırsa, hastanın evine gidilip PCR testi için sürüntü alınması gerekiyor. Bunu tüm ekipler yapmıyor, bu yüzden başka bir ekibe bilgi veriliyor ve sürecin devamı o ekip tarafından getiriliyor.
Bundan sonrasıysa filyasyon ekiplerinin değil GSM şebekesinin işi. Kayıtlı cep telefonu kayıtlı adresten uzaklaştığı anda alarm çalıyor. Karantinada olması gereken kişinin karantina koşullarına uymadığı böylece tespit edilmiş oluyor. Cep telefonunu evde bırakıp pazara gidenlere de çokça rastlanıyor.
Testi pozitif çıkmış olan ya da temaslı olup risk grubunda olan birisinin karantina koşullarına uymadığı tespit edilirse İçişleri Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde yayınladığı genelge uyarınca bu kişi yurtlara götürülebiliyor ve karantina süresini burada geçirmesi gerekiyor. Hakkında kamu güvenliği ve sağlığını tehlikeye atmaktan dava açılanlar da var.
Filyasyon ekiplerinin adres tespitini yapıp "ONAM kodunu" aldıkları kişilerin ve evde tedaviye yollanmış hastalar için takip aile hekimlerinden bekleniyor.
Aile hekimlerine verilen takip görevi
Aile hekimlerinin kendilerine kayıtlı kişiler arasında olan hastaların evlerini ziyaret etmesi, genel sağlık durumlarını bu şekilde izlemeleri, karantina koşullarına uyduklarını teyid etmeleri beklenmiyor. Bir de bunu yapmalarını beklemek matematiksel olarak mümkün değil. Üstelik, aile hekimlerine temel koruyucu malzeme bile verilmiyor.
Bu yüzden bakanlığın veridiği görev, kontrol! Hekimler sistemde önlerine getirilen isimleri telefonla arıyor. Genel durumlarını soruyor, evden çıkmamalarını tembihliyor. İstanbul'da görüştüğümüz bir aile hekimi, artık mesaj attığını geri dönüş alamadığı hastalarını aradığını söylüyor.
Aile hekimlerinin önüne düşen görev listesinde teşhis edilmiş hastalar, PCR testi beklenen ya da pozitif çıkmış olanlar ve yakın temaslı olarak karantinaya alınmış olanlar yer alıyor. Görüştüğümüz hekim, daha önce belirtiler nedeniyle PCR testi yapılmış ama negatif çıkmış olanların da bir süre listede kaldığını, artık bunların daha hızlı listeden düşürüldüklerini belirtti.
Aile hekimleri, görüşme notlarını sisteme işliyorlar. Yakın temaslılar arasında hastalık belirtileri gösterenler, ateşi yükselenler bu şekilde kaydediliyor. Bu durumda kendilerine en yakın Covid hastanesine başvurmaları ve test yaptırmaları söyleniyor.
Görüldüğü kadarıyla, Covid için oluşturulan takip algoritmasının doğru biçimde çalışmaması için çok neden var.
Bir çok işlemin telefonla yapılması başlı başına bir sorun. Karantinaya gönderilmiş şüpheli ya da hastaların kontrolünü yapan bir düzenek yok. Ajanslar sokakta ya da şehirlerarası otobüslerde yakalanan hastaların, evinde bulunamayanların haberlerini yapıyor ama bunlar ya tesadüf eseri tespit ediliyor ya da yakalanmayanların yaptıklarını yapmayı akıl edemedikleri için.