Wushu beyliğinin 7 yıllık hikayesi: Rüşvetle gelen şampiyonluk böyle tescil edilmişti…

Wushu Federasyonu Başkanvekili Abdurrahman Akyüz’ün kızı Elif Akyüz'ün hem hakem hem de sporcu olarak yer aldığı turnuvadaki birinciliği, 7 yıl önce yaşanan skandalı yeniden gündeme getirdi. İşte rüşvetle gelen şampiyonluğun ve o şampiyonluğun haberi nedeniyle soL'a açılan 20 bin liralık tazminat davasının öyküsü...

Haber Merkezi

Türkiye Wushu Federasyonu Başkanvekili Abdurrahman Akyüz’ün kızı Elif Akyüz, Türkiye Wushu Kungfu Şampiyonası'na hem sporcu hem de hakem olarak katılmış, annesinin de hakem heyetinde yer aldığı turnuvada birinci seçilmişti.

Buna karşın kurallara göre, bir sporcu, hakemlik görevi yaptıktan sonra bir yıl içinde herhangi bir turnuvaya katılamıyor. Bu kurala uymaması durumunda da cezalandırılıyor.

Ancak söz konusu olayda hiçbir cezalandırmaya gidilmezken, konunun basının gündemine gelmesi sonrası federasyondan yapılan açıklamada olaya ilişkin haberler hedef alınmış, “Wushu’nun bir aile sporu” olduğu belirtilmiş, daha da ilginci “Amaçları meşru seçilmiş iktidarları gayrimeşru yöntemlerle, darbelerle devirip, kendi menfaat imparatorluklarını Dünya Siyonizm’iyle işbirliği yaparak kurmaktır” denilmişti.

Federasyonun açıklaması bununla da sınırlı kalmamış, “Sizin maksadınızı ve amacınızı biliyoruz. Derdiniz başörtüsü! Biz başörtülü insanı dünya şampiyonu yaptık ve dünya karşımıza geçti. Bizi müsabakalarına almadılar. Fakat kızlarımız başörtüsündeki dik duruşu ve yaptığı spordaki üstünlüğü ile hepsinin ağzını açık bırakmıştır. Dünya şampiyonluğuna da Türkiye Şampiyonluğuna da yakışan, insanlığa yakışan kızlarımızdır” ifadesi kullanılmıştı.

Wushu’da aile teşkilatı ‘gerçekten’ eskiye dayanıyor…

Federasyonun yaptığı bu açıklama tepki çekerken, söz konusu “spordaki” şaibeli işlerin 7 yıl öncesine kadar dayandığı ortaya çıktı.

O dönem günlük olarak yayımlanan soL gazetesinde, yine ilgili aileye ilişkin bir rüşvet iddiasına yer verilmiş, haber sonrası Akyüz ailesi soL gazetesi hakkında 20 bin liralık tazminat davası açmıştı.

Söz konusu iddia, mahkeme tutanaklarına şu şekilde yansımıştı:

"Bu kez babalı kızlı skandal", "Baba oğuldan baba kıza” başlıklı haberler nedeniyle kızının birinciliklerine babasının neden olduğunu iddia ederek şaibeli bir durum yarattığını ve dedikodu yayılmasına neden olduğunu, bu durumun müvekkillerinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunulduğunu belirterek müvekkili Elif için 10.000,00 TL, Abdurrahman için 10.000,00 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.”

Peki, gerçekte neler olmuştu?

Ankara'da 10 Ekim 2012 tarihinde yapılan 11. Dünya Wushu Şampiyonası’nda Elif Akyüz, “Kuzey Mızrağı” stilinde Dünya Şampiyonu oldu.

Akyüz, bu dereceyle Avrupa kıtasının ilk altın madalyasını kazanan isim olmuştu aynı zamanda.

Ancak bu birinciliğin ardından oldukça dikkat çeken bir iddia gündeme geldi.

Organizasyonu yapan firmada çalışan Ersin Metin Yavuz, 03 Aralık 2013 tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na bir şikayet dilekçesi verdi.

Dilekçede, Elif Akyüz'ün kazandığı altın madalyanın rüşvet sonucu geldiği iddia edildi. Türkiye Wushu Federasyonu Başkanı Abdurrahman Akyüz'ün, 7 Adet rolex saat ve yaklaşık 14 bin dolar ile kızının şampiyonluğunu satın aldığı ileri sürüldü.

Verilen dilekçede, 7 saat ve 14 bin doların şampiyonada görevli hakem ve uluslararası federasyon yöneticilerine verildiği iddia edildi. 

'Rolex saat ve 14 bin dolarlık dünya birinciliği'

Söz konusu dilekçede şu ifadeler yer alıyordu:

"11. Dünya Wushu Şampiyonası'nın organizasyonunun verildiği OTY Turizm. Org. şirketi yetkilileri ve federasyon başkanı Abdurrahman Akyüz'ün organize ettiği belirtilen rüşvet karşılığı kızına altın madalya verilmesi olayı, ilk olarak o dönemin yönetim kurulu üyesi Önder Karan'ın tepkisi üzerine askıya alınır.

Karan'ın tepki göstermesi üzerine organizasyon yetkilisi ve Başkan Abdurrahman Akyüz, diğer yöneticilerden habersiz olarak hakem ve uluslararası federasyon yetkililerine kızı Elif Akyüz'ün birinci olması karşılığında 7 Adet 'ROLEX' saat ve 7 ayrı zarfın içerisine konan 14 bin doları teslim eder. Başkanın kızı Elif Akyüz ise babasının rüşveti ile altın madalyaya ulaşır."

Olayın ardından dilekçede adı geçen Önder Karan, “İlk duyduğumda karşı çıktım ve asla kabul etmedim. Dilekçe olayını duyduktan sonra şaşırdım ve federasyon yönetiminden istifa etme kararı aldım. Bu konu ile ilgili yetkililerin soracağı her türlü bilgiyi vermeye hazırım. İstifamı federasyona noter kanalı ile göndereceğim" açıklamasında bulunmuştu.

soL’a açılan dava nasıl sonuçlandı?

Haberin günlük soL gazetesinde yayımlanması sonrası açılan davada, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi dikkat çekici bir karara imza attı.

Mahkeme, haberin gerçek olduğunu, kamu yararı içerdiğini, güncel olduğunu ve cezaya yer olmadığını karara bağladı.

Kararın ilgili bölümünde şöyle denildi:

Basın, haber verme fonksiyonunu yerine getirirken kullanacağı hakkın özel hukuk alanındaki sınırı a) Gerçeklik, b) Kamu yararı ve toplumsal ilgi, c) Güncellik, d) Konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kuralları ile belirlenmiştir. Haber verme hakkı bu sınırlar içinde kaldığı sürece hukuka uygundur.

Somut olayda da, gazetede verilen haberde yukarıda belirtilen dört unsurun gerçekleştiği, organizasyonu yapan firmada çalışan Ersin Metin Yavuz isimli şahsın 03/12/2013 tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına verdiği dilekçede belirttiği hususlara davaya konu gazetede haber olarak yer verildiği, bu şikayet dilekçesi üzerine davacı Abdurrahman Akyüz hakkında Teftiş Kurulu Başkanlığınca inceleme başlatıldığı, gazetede yer alan bu haberin başka gazete ve internet sitelerinde de yer aldığı ve haberde resmi makamlara intikal edilen bir konuya haber olarak yer verildiği, böylece davaya konu yayının haber niteliğini taşıdığı ve haberde de kamu oyunu aydınlatma amacının taşındığı, yazıda davacıların kişilik haklarına bir saldırı söz konusu olmadığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Akyüz mahkeme giderlerini 7 yıldır ödemedi, yöneticiliğe devam etti

Mahkemenin bu kararı Yargıtay tarafından da onanırken, mahkeme ve vekalet giderlerinin davacı Akyüz ailesi tarafından ödemesine karar verdi.

7 Rolex ve 14 bin dolarla şampiyonluğu aldığı belirtilen Akyüz, kaybettiği dava sonrası yapması gereken ödemeyi de tam 7 yıldır yapmadı.

Üstelik ortaya çıkan ve soruşturma konusu olan bu skandalın ardından Abdurrahman Akyüz'ün federasyon başkanlığı sona erdi ama "başkan vekilliği" devam ediyor.