Umutsuzluk yok, Nâzım var!

Boyun Eğme gazetesi manşetine Nâzım'ı taşıdı: Nâzım’ı hatırla!

Haber Merkezi

Kolay çözümler peşinde koşanların sayısı arttıysa, mafya liderlerinden, milyarder patronlardan medet umulur hale gelmişse…

Katillerle, gericilerle, AKP'nin fabrika ayarları ile ittifak yapma niyetinde olanlar varsa…

İş arkadaşımızın, okul arkadaşımızın, komşumuzun, yanı başımızdaki dostumuzun, ailemizin ve sevdiğimizin, hatta zaman zaman kendimizin bile umutsuzluğa düştüğü bir an varsa…

Nâzım’ı hatırla!

TKP'nin günlük dijital gazetesi Boyun Eğme, Nâzım'ı manşetine böyle taşıdı:

Yeni bir güne uyandığınızda daha kötüsü olabilir mi diye sormak bir alışkanlık olmuşsa... Asgari ücret, TÜRK-İŞ tarafından açıklanan 2830 TL'lik açlık sınırının altındaysa... TÜİK tarafından Mayıs ayında 2019 yılı için açıklanan yoksulluk oranı %21,3 ve dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 9218 TL ise... Nâzım’ı hatırla!

“Açlık ordusu yürüyor yürüyor ekmeğe doymak için ete doymak için kitaba doymak için hürriyete doymak için. ...”

(Açlık Ordusu Yürüyor)

1924 yaş arası gençlerin %33,3’ü ne istihdamda ne de eğitimde yer alıyorsa... Genç işsizliği resmi rakamlara göre %25’se ve istihdam edilen gençlerin %51’i iş güvencesinin en düşük olduğu sektörlerden biri olan hizmet sektöründeyse... TÜİK verilerine göre, genç nüfus içerisinde kendini mutlu olarak görenlerin oranı %47.2’ye kadar gerilemişse... Nâzım’ı hatırla!

“...Başın ensenden kesik gibi düşün, kolların iki yanında upuzun, büyük hürriyetinle dolaşıp durursun, işsiz kalmak hürriyetiyle, hürsün!...”

(Bir Hazin Hürriyet)

Son 1,5 yılda, İstanbul’da, değeri 7 milyon dolardan 35 milyon dolara kadar çıkan 20’ye yakın yalı satılmışsa, 2020 Mart ve Haziran ayları arasında, satılık yalılara, önceki yılın aynı dönemine göre tam 10 kat fazla talep gelmişse ve 2021 yılının Mayıs ayında Nisan ayına göre 4 katı bir talep artışı varsa... Aynı İstanbul’da, belediyelere yardım için başvuran hane sayısında 1.2 milyona ulaşılmışsa, neredeyse her 4 haneden biri sosyal yardım talebinde bulunmuşsa, Nâzım’ı hatırla!

“Kıpkızıl, kan kırmızı bayraklarımızın alevinden
Sarı korsan bir balon gibi soldu güneş.
Ciğerlerimizde şişen türküler ateş!
Kol kolaDüştük yolaYedikule’den amele evleri Sirkeci’ye dayandı,
Karagümrük kırmızıya boyandı.
Kasımpaşa tersaneyi yüklendi sırtına,
Geçtik köprüdenGeliyoruz:
Yol ver bize Cadde-i Kebir!
Kaldırımları söken topuklarımızla
Tokatlıyan’da göbekli mebusları tokatladık.
Osmanbey’in ensesine atladık!
Zifosladık Şişli’nin kadife mantosunu!
Bugün toz kondurmuyoruz keyfimize!
Bugün ‘Mayıs Bir’!
Bir Mayıs’ta İstanbul
Bizim olmuş gibidir!
* * *
Hürriyet’i Ebediye tepesinde taş kesilen
Mahmut Şevket’in iskeleti!
Seni oraya diken sınıf
Zırnık bile vermedi bize hürriyeti;
Yıkıl karşımızdan’
Yangınları haykıran Yangın Kulesi tepeden bakma bize
Bir gün elbet
Seni borazan yapacağız kendimize,
İstanbul’un ağzı
Haykıracak kızıl inkılâbımızı!”

(İstanbul’da 1 Mayıs – Bu şiir, TÜSTAV tarafından Komintern Arşivi’nden çıkarılmış ve Banu İşlet tarafından çevirisi yapılmıştır.)

Sağcılıkla yarışmak için alternatif fetih kutlamasına katılan, Özal ailesini ziyaret eden, Adnan Menderes’i rahmetle anan bir ana muhalefet partisi lideri varsa... Nâzım’ı hatırla!

“...A be Adnan Menderes böyle bir dal kesilmez,
Böyle şaşkınlıkların sonu da iyi gelmez...
Şu muhalefetle de alıp veremediğin ne?
Niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne?
Kore’ye asker gönderdin de ‘Hayır’ mı dedi?
‘Kan aktı hesabı sorulmalıdır!’ mı dedi?
Orduyu emrimize verdin ses çıkardı mı?
‘Olmaz olsun!’ mu dedi Amerikan yardımı?...”

(Gerileyen Türkiye Yahut Adnan Menderese Öğütler)

AKP’li Cumhurbaşkanı bir televizyon programına katılmışsa, konuşmanın başı ile sonu arasında Türk Lirası dolar karşısında %2 değer kaybetmişse... TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı, yılbaşından bu yana %15’i geçmişse... AKP’li cumhurbaşkanının yakınlarında olan ve konuşmasını önceden bilen birinin, konuşma öncesi dolar satın alması ve sonrasında zenginliğine zenginlik katmış olması büyük bir olasılıksa... Nâzım’ı hatırla!

“ Toprak doyurası gözleri doymuyor
Çok çok para kazanmak istiyorlar;
öldürmemiz, ölmemiz lazım geliyor
çok çok para kazanmaları için.

Elbet de aşikâre yapmıyorlar bunu:
renk renk fener asmışlar kuru dallara,
yalanları salmışlar yollara,
hepsinin de kuyruğu telli pullu.
Davullar dövülüyor pazar yerinde
çadırlarda kaplan adam, deniz kızı, kesik baş,
pembe donlu canbazlar tellerin üzerinde
hepsinin de yüzü gözü boyalı.

Aldanıp aldanmamak,
İşte mesele.
Aldanmazsak: varız!
Aldanırsak: yok!”

(En Mühim Mesele)

Kolay çözümler peşinde koşanların sayısı arttıysa, mafya liderlerinden, milyarder patronlardan medet umulur hale gelmişse... Katillerle, gericilerle, AKPnin fabrika ayarları ile ittifak yapma niyetinde olanlar varsa... Nâzım’ı hatırla!

“Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemenve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulümsenin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

(Dünyanın En Tuhaf Mahluku)

İş arkadaşımızın, okul arkadaşımızın, komşumuzun, yanı başımızdaki dostumuzun, ailemizin ve sevdiğimizin, hatta zaman zaman kendimizin bile umutsuzluğa düştüğü bir an varsa... Nâzım’ı hatırla!

“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,akar suyunmeyve çağında ağacın,serip gelişen hayatın düşmanı.Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :Çürüyen diş, dökülen et,bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,Ve elbette ki, sevgilim, elbet,dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla,bu güzelim memlekette hürriyet...”

(Düşman)