Türkiye'de grev yasakları: Rekor AKP hükümetlerinde

Bugün 500 işçinin grev hakkına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla el konuldu. Şişe Cam'da örgütlü Petrol İş sendikasının grev kararı 60 gün süreyle ertelendi. Grev erteleme, daha doğru ifadeyse yasaklama, AKP döneminde bir istisna olmaktan çıkarak adeta kurala dönüştü.

Volkan Algan

Petrol-İş Sendikası’nın Şişecam’a ait Mersin’in Akdeniz ilçesindeki Kazanlı mahallesinde yer alan soda ve krom üretim tesisleri ile Adana’nın Seyhan ilçesinin Arabali mahallesinde yer alan tuz işletmesinde aldığı grev kararını Cumhurbaşkanı erteledi. 

Erteleme lafın gelişi. Aslında 60 gün erteleme uygulamasının fiilen grevin yasaklandığı anlamına geldiğini herkes biliyor. Zaten Petrol İş’ten yapılan açıklamada da buraya dikkat çekilerek kararın işçinin grev hakkının kullanılmasını engellediği belirtildi. 

Karar bugün resmi gazetede yayınlanarak uygulamaya kondu. 

Kararda gerekçe olarak grevin “genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” ifade ediliyor. Milli güvenlik gerekçesinin neredeyse tüm grev yasaklamalarında gerekçe gösterildiği biliniyor. Bu sefer pandemi koşulları da gözetilerek “genel sağlığı bozucu” ifadesi de eklenmiş.

Petrol İş’ten yapılan açıklamada "Büyük ölçüde cam sanayiine girdi üreten bu işletmede milli güvenlik gerekçesiyle grevin ertelenmesini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz" deniliyor ve salgın koşullarında üretimin tüm hızıyla sürdürüldüğü koşullarda grevin sağlık gerekçesiyle yasaklanmasına dikkat çekiliyor.

Gong Şişe Cam için çalıyor

Grev ertelemesine konu olan Şişe Cam iştirakleri olan şirketler 2020 yılında yaptıkları genel kurullarında, tek çatı altında birleşme kararları almışlardı. Birleşme işlemleri bitirilmiş ve 5 Ekim günü Borsa İstanbul’da yapılan “Gong Şişe Cam için çalıyor” sloganıyla bir tören düzenlenmişti.

Törende, birleşmenin önemi şu sözlerle dile getiriliyordu: “Cam sanayinin yanı sıra soda ve krom bileşiklerini kapsayan kimyasallar alanında küresel bir oyuncu olan Şişecam, Türkiye Sermaye piyasalarında bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük birleşme işlemi…”

Şişecam genel Müdürü törende: “Gelirlerimiz ve karlılığımızı daha da artırarak, yatırımcılar açısından daha yüksek bir hisse değeri sergilemeyi amaçlıyoruz….MSCI Global Standart endeksinde yer almanın memnuniyetini yaşıyoruz…önümüzdeki dönemde diğer önemli endekslerde de yer alarak, uluslararası fon ve yatırımcılar açısından daha da fazla ilgi odağı olacağımıza inanıyoruz” şeklinde konuşuyordu. 

Erteleme kararıyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Eski Sayıştay Denetçisi Kadir Sev “Grevin, sermayenin genel sağlığını ve milli güvenliğini tehlikeye atacağını düşünmüş olmalılar. Bu yüzden ertelediler. Cumhurbaşkanı Kararıyla Grev 60 gün ertelendi ama erteleme kararı, yasaklama anlamına geliyor” diyor.

Geçtiğimiz günlerde kuruluşu ilan edilen Birlik Sendikası’nın Genel Başkanı Zehra Güner’se “Grev hakkı tüm çalışanlar için çok önemli. Grev yaparak işçiler, üretimden gelen gücünü kullanıyor. 1980 darbesi ile ülkemizde önüne konan yasal engeller henüz aşılamamışken, grevler 'saçma' denebilecek gerekçelerle peşpeşe ertelenmeye başlandı. Grevleri erteleyen, sermaye iktidarıdır. Grev erteleme değil aslında, grevler yasaklanıyor demek daha doğru” ifadelerini kullanıyor. 

17 grev, 200 bin işçi

AKP 2003 yılından bu yana tam 17 grev, “erteleme” yoluyla yasaklamış durumda. Bunların 7 tanesi OHAL koşullarında gerçekleşti. yaklaşık 200 bin işçinin grev hakkı bu yasaklarla engellenmiş oldu. 2018 yılında metal işçilerinin grevi Cumhurbaşkanı tarafından “milli güvenlik” gerekçesiyle ertelenmeseydi 130 bin metal işçisi 179 işyerinde greve gidecekti.

CHP’li Veli Ağababa’nın hazırladığı rapora göre 2001-2015 yılları arasındaki grev sayısı, 1985-2000 arasındaki yıllara göre yüzde 85 azaldı. 1985-2000 yılları arasında yılda ortalama 127,5 grev düzenlenirken, greve katılan ortalama işçi sayısı 47 bin 534 olarak hesaplanıyordu. 2001-2015 arasında ise yıllık grev ortalaması 20,2’ye düşerken, greve katılan işçi sayası ise 6 bin 713’e geriledi. AKP dönemindeki grev “ertelemeleri”, bu yasağı icat eden 12 Eylül dönemini dahi geride bırakmış durumda.

Birlik Sendikası Başkanı Zehra Güner, 12 Eylül’ün patronlar adına yapılan bir operasyon olduğunu da hatırlatıyor. Dolayısıyla şimdi de, o zaman da iktidarların patronlar adına bu adımları attığına dikkat çeken Güner “Şimdi, tek kişinin bu kararın altında imzası var altında diye karşı çıkılıyor. Ama unutulmasın ki, grev erteleme/yasaklama kararının altında tek kişinin imzası yok, patron sınıfı bir bütün olarak bu kararın arkasındadır” diyor.

İşte yasaklanan grevler tablosu:

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılında yaptığı bir konuşmada “Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı. Şimdi grevler yok” ifadelerini kullanıyordu. Erdoğan bu durumu “Grev olmuyorsa işçinin hakkını veriyorsun, hukukunu gözetiyorsun demektir” diyerek gerekçelendirmeye çalışsa da, istatistikler oluşan tablonun açıkça grev yasakçılığı sonucunda ortaya çıktığını gösteriyor. 

Kadir Sev grevlere iktidarın bakış açısının "kayıp iş günü" üzerinden olduğuna dikkat çekiyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın internet sitesinde grevlerin ‘kaybolan işgünü’ adı altında kodlandığına dikkat çeken Sev şöyle konuşuyor: 

"2008-2018 arasındaki grev sayılarını da verelim. Çizelgede görüleceği üzere 1015 işyerinde 48 bin 679 işçinin katıldığı grev yapılmış. Bakanlığa göre bu grevlerde 1 milyon 574 bin işgünü kaybolmuş. Bakanlık, işçilerin haklarını aramak amacıyla yasal direnişlerini işgünü kaybı olarak değerlendiriyor."

Önemli hatırlatma

Sev, yasaklara rağmen işçilerin örgütlü ve kararlı duruşlarıyla sonuç alabildiğini 2018'deki metal grevi sürecinde yaşananlar üzerinden "2018 yılında Metal grevi de ertelenmiş, hemen ardından patronların sendikası MESS, işçilerin isteklerinin bir bölümünü kabul edeceğini duyurmuştu. İşçilerin sendikasının isteklerinin çoğunu kabul etmiş, böylelikle grev, daha başlamadan ve dal budak salmadan kapatılmıştı. Demek ki işçilerin kararlı duruşuyla geri adım attırılabiliyor" diyerek hatırlatıyor.