Türkiye Gazetesi, herkesin gözünden kaçan büyük gazetecilik başarısını niye gizliyor?

27 Kasım'da HTŞ öncülüğünde Suriye’de başlayan operasyon, bir buçuk ay önce Türkiye Gazetesinde anlatılmıştı. Ama kimse dikkat çekmiyor, gazetenin kendisi bile…

Haber Merkezi

Suriye’de yaşananlar, tüm dünyanın ve Türkiye’nin gündeminde.

27 Kasım’da 10 islamcı örgütün, Heyet Tahrir-uş Şam (HTŞ) öncülüğünde İdlib’den Halep’e doğru başlattığı saldırı, 10 gün sonra Esad yönetiminin yıkılmasıyla sonuçlandı.

Böyle beklenmedik ve her an gelişen olaylar, gazeteciler için büyük sınavlardır. Zamanın ruhu hızı ödüllendirse de, esas övünç kaynağı hata yapmadan, paylaştığı hiçbir bilgiyi geri çekmek zorunda kalmadan, olaya dair kamuoyunu yeterince bilgilendirmektir.

soL, 10 gün boyunca bunu yapmaya çalıştı. Esad yönetimi yıkıldıktan sonraysa, bu tarihi olayın iç yüzünü olabildiğince derin ve kapsamlı bir şekilde açığa çıkarmaya odaklandı.

Dün, Suriye Dosyası’nı açtık. İlk yazımızda, kamuoyunun “sürpriz” olarak nitelediği saldırının hazırlıklarının uzun süredir devam ettiğini ve aslında Türkiye, Suriye, ABD, Rusya, İran gibi tarafların tümünün saldırıdan haberdar olduğunu yazdık.

Yazımız çok ilgi çekti. Aslında soL’da 16 Ekim tarihinde böyle bir saldırıya hazırlanıldığını biz de Arap basınından hareketle yazmıştık, kamuoyunun dikkatini çekmemişti.

Asıl ilginç olansa, Türkiye Gazetesinin 11 Ekim’de saldırıyı duyurmuş olması.

“Namlular Halep'e çevrildi! Hükümet yeni yol haritasını belirliyor” başlıklı haber, “başkent kaynakları”ndan aldığı bilgilerle, İdlib’deki grupların Halep’e saldırıya hazırlandığını yazmıştı.

Haber, çok ayrıntılıydı. Haberde imzası olan gazeteci Yılmaz Bilgen şöyle yazmıştı:

“Başkent kaynakları, Türkiye’nin ABD’nin 2016 yılında Fırat’ın doğusunda PKK-PYD kalmayacak teminatı ve Rusya’nın Menbiç, Ayn İsa, Tel Rıfat ve hatta Halep’le ilgili vaatlerinde durmaması sebebiyle sabrın sonuna geldiği yorumunda bulunuyor. PKK’yı İsrail işgal planının öncü unsuru olarak gören Türkiye, güneyde büyüyen İsrail tehlikesine dönük orta ve uzak dönem hazırlıkları yanında yakın tehdit olarak gördüğü terör örgütüne karşı etkin ve kuşatıcı bir harekât planı yapıyor.”

HTŞ içinden görüştüğü kişilerden aldığı bilgileri de aktaran Bilgen, haberde “Ankara, kuzeyde ABD’nin diğer bölgelerde Rusya, İran ve Şam yönetiminin oyalama taktiği sadece İsrail’e alan açtığı görüşünde ve bu durumun sona ermesi adına yeni bir yol haritası belirliyor” diyerek yalnızca operasyonu değil, Ankara’nın kararının arkasındaki siyasi mantığı da detaylı bir şekilde yazmıştı.

Nereden baksanız, büyük gazetecilik başarısı. Ama Türkiye Gazetesi, halen Suriye’de bulunan ve sahadan bildiren muhabirinin bu büyük başarısını hiç hatırlatmıyor.

Fakat haber dikkatle okunduğunda, kimi tuhaflıklar da dikkat çekiyor. Haberde “Ankara kaynakları”na atıfla, bürokratik veya diplomatik dile uymayacak kadar iddialı, hatta fütursuz ifadeler geçiyor. Daha tuhafı, HTŞ’nin Suriye Devleti’ne karşı yürüteceği bir operasyona dair bütün cümlelerin bir şekilde İsrail’e bağlanması. Kullanılan argümanlar, AKP hükümetinin veya devletin argümanlarıyla örtüşmüyor.

Dahası, Ankara kaynaklarının niye gizli bir operasyonu, böyle üst perdeden ABD’ye, Rusya’ya, Suriye’ye ve her cümlesinde İsrail’e kafa tutacak bir dille basına sızdırdığı da akıllarda soru işareti yaratıyor.

Haberde imzası olan Yılmaz Bilgen, uzun yıllardır gazetecilik yapıyor. Haksöz Haber’de bir dönem köşe yazarlığı yapan Bilgen, 2014’te IŞİD’in askeri başarılarını kutlamış olmasıyla, örgüte sempati beslediğini ortaya koyan paylaşımlar yapmasıyla hatırlanıyor.