Tuhaf bir milliyetçi portresi: Ümit Özdağ’ın Pirus Zafer’i!

Zafer Partisi’nin ilk zaferi önde gelen iki şahsiyetini pazarlamak oldu. Ortaklardan Sinan Oğan saraya biat edince, Özdağ da pazarlıkta el yükseltti.

Orhan Gökdemir

1961’de doğdu. 27 Mayıs darbesine katılan ve ardından Millî Birlik Komitesi üyesi olan Kurmay Yüzbaşı Muzaffer Özdağ'ın oğlu. Millî Birlik Komitesi içinde Alparslan Türkeş ile birlikte hareket eden babasının Japonya'ya hükûmet müşaviri olarak sürgüne gönderilmesi nedeniyle Tokyo'da dünyaya geldi.

Lisans eğitimini Münih Ludwig Maximilian Üniversitesinde tamamladı. 1986’da Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1993 yılında "Menderes Döneminde ordu-siyaset ilişkileri ve 27 Mayıs Askeri Hareketi" konulu tezi ile doçent unvanını aldı.1999’da Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezini (ASAM) kurdu.

MHP'nin 2006'da yapılacak 8. Olağan Kongresi öncesinde Devlet Bahçeli'ye karşı genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. Ancak kongreden iki gün önce partiden ihraç edildi.

Mahkeme kararıyla yeniden MHP üyesi olan Özdağ, 2015 genel seçimlerinde milletvekili seçildi ve MHP Genel Başkan Yardımcılığına getirildi. 2016’da görevinden istifa etti ve MHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Bunun üzerine yeniden partiden ihraç edildi.

2017’de İYİ Parti'ye katıldı ve Genel Başkan Yardımcısı oldu. 2018’de İYİ Parti'den İstanbul milletvekili seçildi. 2020’de İYİ Parti yönetimiyle girdiği tartışma sonucu partiden ihraç edildi. Mahkeme kararıyla geri döndükten sonra istifa etti. Zafer Partisi macerası bundan sonra.

Türk ırkını korumak için!

Bir süredir kurucusu olduğu Zafer Partisi Genel Başkanlığı görevini yürütüyor. Bazı eski askerlerin ve eski politikacıların partiye katılmasıyla elini güçlendirdi. Partisinin ve kendisinin en önemli politik mesajı göçmenlerin geri gönderilmesi. Bu göçmenlerin Türk ırkını tehdit ettiği kanısında.

Girdiği sert tartışmalarla kendisine bir zafer yolu açmaya çalışıyordu. Son tartışması kendisi gibi MHP’den gelen ve halen MHP’nin desteğiyle bakanlık koltuğuna oturan Süleyman Soylu ile oldu. Soylu’nun ağır sözleri üzerine bakanlığın önüne gitti, dışarı çıkmaya davet etti, Soylu’ya aynı tonda cevap verdi. Son seçimde partisinden bir cumhurbaşkanı adayı çıkardı. Adayı Sinan Oğan beklenmedik bir oy alınca Cumhur ve Millet ittifakı ile pazarlığa girdi. Sonunda gidip kapağı Cumhur İttifakına attı. Özdağ ise pazarlığı sürdürdü. Dediğine göre desteğinin ederi İçişleri Bakanlığı. Alırsa göçmenleri bakan olarak gönderecek.

Tokyo doğumlu yeni nesil milliyetçi Özdağ, gerçekte MHP’nin rolüne talip. Büyük Birlik Partisi ve İyi Parti’den fırsat bulursa zaferini ilan edecek. Ama şimdi Sinan Oğan da rakibi oldu. Milliyetçi Cephe de işler biraz karışık!

Kim kimin ajanı?

Milliyetçilik, ülkücülük olurda ajanlık tartışması olmaz mı? İddialar havada uçuşuyor bugünlerde de. Bu iddialara göre Devlet Bahçeli MİT ajanı, Sinan Oğan Aliyev’in adamı FSB ajanı. Ümit Özdağ ise CIA ajanı! Ajan olmayana ülkücülüğün liderliğini vermiyorlar anlayacağınız.

MHP’li Ümit Sarıtaşlı ülkücülerin bu özelliğini şöyle ifade etmişti; “Ülkücü davasının adamıdır, lider sonradan olmaz, lider doğulur. El etek öptürmeyle lider olunmaz. Sene 2005, il başkanıyım. Kızılcahamam'da iki günlük toplantıda genel başkan (Devlet Bahçeli) il Başkanlarıyla tek tek özel görüşüyor. Ben de 2.sırada giriyorum ve başlıyoruz genel sohbete. Ümit Özdağ'ı soruyor bana, ben de 'Aday olsun, engellemeyin' diyorum. Bana hiddetle 'Sen tanıyor musun da konuşuyorsun! O bir CIA ve MOSSAD ajanıdır' diyor.”

Bu tartışma Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi’ne ait binalara eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş suikastıyla ilgili “Bir Türk milliyetçisini torbacılara vurdurtan ‘yerli ve milli’ katil kim?” afişi astırmasıyla alevlendi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Özdağ’ı “Adına zafer denilen casusların şebekesine dönmüş, marjinal bir partinin ümitsiz vakası” diyerek hedef aldı. Özdağ, kendisine ‘istihbarat fosili’ diyen Bahçeli’ye “Söz istihbarat servislerinden açılmışken rahmetli Türkeş’in hapishaneden yazmış olduğu el yazısı mektupta kimin ismini ajan olarak verdiğini de bütün ülkücüler biliyor” diye cevap verdi. “Sayın Bahçeli, sen önce Olcay’ı, Ulvi’yi ve Semih’i savcıya yolla, gerekirse ben de giderim. İstersen Gölbaşı’nda ‘portakal sandıklarında yakalanan silahlar soruşturması’nı yürüten savcıya bile giderim” dedi.

Bunun üzerine kavgaya MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da girdi, “Ümit Özdağ, meşrebi bulanık bir istihbaratçı artığıdır” dedi. İddiasına göre kavganın nedeni 12 Mart darbesi günlerine dayanıyordu. Ümit Özdağ'ın babası Muzaffer Özdağ, 12 Mart 1971'deki askerî muhtıradan bir gün önce Alparslan Türkeş'i yalnız bırakarak 11 Mart'ta apar topar istifa etmişti. Yani yol arkadaşını sırtından hançerlemişti. Şöyle devam etti; “FETÖ’nün 15 Temmuz 2016'daki kanlı darbe girişimini soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ortaya çıkarılan cuntacılar listesinde ilk sırada bulunan ve Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu belirlenen sabık Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile münasebetin ne düzeydeydi? Camiamızı karıştırman ve aklınca partiyi içeriden göçertmen için MHP'den istifa etmeni, FETÖ'cü general eskisi Partigöç'ün istediği doğru muydu? Senin Yurtta Sulh Konseyi'nin siyasi ayağına veya bir başka deyişle politik kanadına CIA'in tavsiyesi, FETÖ elebaşı olan Pensilvanya Kardinalinin emri ve Partigöç'ün marifetiyle dâhil edildiğin, ne ölçüde hakikattir? 15 Temmuz ihanet teşebbüsünden hemen önce ‘Ben yakında başbakan olacağım’ diyerek ortalıkta dolaşan Kripto Abla İP Müdiresinin, darbe girişiminin başarılı olması takdirinde Yurtta Sulh konseyi tarafından FETÖ hükümetinin başı olarak görevlendirileceği tezi gerçek değil miydi? 15 Temmuz 2016 gecesi arkadaşların olan ABD Büyükelçiliğinde olduğuna dair aldığımız duyumların aslı var mıdır? Aslı varsa orada ne işin vardı?”

Dokunulmazlığı var

Yakınlarda aynı tartışma Özdağ ile Fethullahçılar arasında da oldu. Fethullahçı olduğu iddia edilen Kerim Has, Rusya’nın Ümit Özdağ’ı “uzun yıllardır MİT ajanı” diye tanımladığını ileri sürdü. Bunun üzerine Özdağ şöyle cevapladı: “Bak sen! Demek MİT ajanı imişim! Eğer istihbaratçı olsaydım MİT mensubu olmaktan gurur duyardım. Ben MİT mensubu hiç olmadım ama FETÖ’cülerin hangi istihbarat servisinin elemanı olduğunu biliyoruz. Üstelik Ruslar salak değil. CIA’nın Rusya kontrespiyonaj şefini devşiren Ruslar benim ‘servis mensubu’ olmadığımı bilecek kadar iyi istihbarata sahiptir. Ama Rus Büyükelçiliğinden bir diplomatın sizin Rusya’da kapatılan okul müdürlerine Ankara’da Köşk’ün arkasındaki bir büroda nasıl telefon numarası dersi verdiğini de bilirim.”

Libya’da öldürülen iki MİT’çiyi haber yaptıkları için gözaltına alınan gazetecilerden biri, kaynaklarının Ümit Özdağ olduğunu hatırlattı. MİT’çilerin MİT’çi olduğunu ilk o söylemişti. Ancak Ümit Özdağ’a arayıp sormadılar bile. Kaynak olarak Özdağ’ı kullanan 7 gazeteci yargılandı, beşi hapis yattı. MİT tırları davasında aynı suçlamadan yargılanan Enis Berberoğlu’nun dokunulmazlığı kaldırıldı, hapis cezasına çarptırıldı.

Stratejik araştırma işleri

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), bir düşünce kuruluşuydu. Ümit Özdağ, milletvekili olmadan önce adı daha çok başkanı olduğu bu kurumla anılıyordu. Kurumu fonlayanlardan biri Ülker grubuydu. İrticacı şirketler listesinde bulunduğu iddia edilen Ülker, zamanında Mehmetçik Vakfı’na yüklü yardımlarda bulunmuştu. Aracılık eden kişi Çevik Bir’di. Ülker, eşzamanlı olarak ASAM’a da bağış yapmış, parayı Özdağ’ın eline tutuşturmuştu. Zaten Özdağ da ASAM’ın Ülker tarafından fonlandığını gizlemiyor, “stratejik araştırma çocuk işi mi zannediyorsunuz” diyordu. ASAM kapanmadan önce, giderinin yüzde 90’ını Ülker karşılıyordu.

ABD Büyükelçisi Türkiye'ye atandı. Şerefine ABD devlet konuk evinde resepsiyon yapıldı. Doğal olan, resepsiyona, Türk büyükelçiliği görevlilerinin katılmasıydı. Ama Ümit Özdağ da oradaydı. En olmadık yerlerde en olmadık kişilerle görüşebilen bir kişi o. Özdağ, sosyal medya hesabından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik iddiaların yer aldığı bir video paylaştı. Videoda, Soylu'nun yeni parti çalışmaları kapsamında ABD Büyükelçiliği’ne haber yolladığını iddia ediyordu. Büyükelçilik, Soylu’ya “Önce uyuşturucu ile bağlantısını kessin, sonra” diye cevap vermişti.

Zafer Partisi’nin ilk zaferi önde gelen iki şahsiyetini pazarlamak oldu. Ortaklardan Sinan Oğan saraya biat edince, Özdağ da pazarlıkta el yükseltti. Bakanlığı koparırsa Kılıçdaroğlu’nun Pazar gününü o kurtaracak!