MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in oğlu Avrupa Konseyi'nde Türkiye'yi temsil eden AKP’li Tuğrul Türkeş uzun süredir Osman Kavala’nın yargılamasıyla ilgili yaptığı açıklamalarla gündemde.
Gezi davasında "hukuka dönüş" çağrısı yapan Türkeş, “Kavala'yı ziyaret edeceğim, gerçek milliyetçilik bu” demişti.
Türkeş’in bu çıkışı oldukça tepki çekmiş, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Türkeş’in soyadını lekelediğini söylemiş "vazgeç" çağrısı yapmıştı.
Tepkilerin ardından Osman Kavala, Tuğrul Türkeş’in, kendisiyle ilgili açıklamalarına gelen tepkileri yadırgadığını belirten bir açıklama yayımlamıştı. Kavala, "Türkeş’in ağır deneyiminin, kendisini başkalarının acılarına karşı duyarlı hale getirdiğini" söylemişti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan izin talebinde bulunduğunu açıklayan Türkeş başka bir milletvekiline izin çıkmasına rağmen 1 haftadır kendisine yanıt verilmemesine tepkiliydi. Tunç’un yeniden yargılama gerekçesini uygun görmediklerine yönelik açıklamaları da üstüne eklendi. Tunç'a çıkışan açıklamalar yaptı.
“Şık ve yerinde olmayan” açıklamalar yapıldığını söyleyerek X hesabından bir yazı paylaşmıştı. “Adalet Bakanı hak arayışlarına engel olmamalıdır” demiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
“Adalet Bakanımız başvuruyu tarafsız şekilde yönetmesi gerekirken, dosyayı sümenaltı etmeye yönelik açıklama yapma cihetine gitmiştir.”
Bu yazıdan bir gün sonra Türkeş’e ziyaret için izin çıktı, Tunç arayarak kararı bildirdi. Bu kararın ardından HalkTV yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Türkeş, 10 gün içerisinde Gezi davası tutuklularını ziyaret edeceğini belirterek, “Cezaevindekilerin mutlu beklentileri var. Oradaki insanların gönlünü alayım diye gidiyorum” dedi.
İznin geç çıkmasının sebebi olarak “Cumhur İttifakı’nın etkileneceği düşünülmüş olabilir” yanıtını verdi. Oğlunun zamanında Gezi Direnişine katıldığını vurguladı.
Saymaz ile söyleşinin önemli notları şöyle:
Sizi arayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç mu?
Evet. Yılmaz (Tunç) bizim arkadaşımız. Beraber milletvekilliği yaptık.
Aradığında sizin kendisine yönelik eleştirinize cevap verdi mi?
Dedi ki: “Tam o gün biz sana haber verecektik, araya bir şeyler girdi, o arada sen tweeti yayınlamışsın.”
Tek mi gideceksiniz?
E kimle gideyim? (MHP Genel Başkan Yardımcısı) Feti Yıldız’la mı gideyim avukat olarak? (Gülüyor)
Neden gitmek istiyorsunuz?
Süreç öyle gelişti.
MHP’nin eylemlere katılmasına karşıydınız?
Evet, kimin yaptığı belli değil. PKK’lı da giriyor, DHKP/C de. Ama saf gençlik hareketini içine karışandan ayırmak lazım. Oğlum Uğur, Ege Üniversitesi’nde okuyordu. Sonradan bana diyor ki: “O zaman ‘Yapma’ dersin diye söylemedim, her akşam eylemlere ben de katıldım.”
Katılmış ve size söylememiş.
Evet, katılmış arkadaşlarıyla. Arkadaşları Uğur’un kim olduğunu biliyor. Zaten benzer görüşteler. “Yol kapattık, varil yaktık” diyor. Gençlik yapmadı mı bunu Allah aşkına. Ama iki şeyi ayırın. Gençliğin masumane protesto hareketi ile FETÖ’den DHKP/C ve PKK’ya, terör örgütlerinin girip işi bulandırmasını birbirinden ayırmak lazım.
İtiraz ettiğiniz yer burası mı? Şiddet eylemlerinin sorumlusu olarak Osman Kavala ve diğer tutukluların yargılanıyor olmasına mı itiraz ediyorsunuz?
Hayır. Ben hukuksuzluğa itiraz ediyorum.
Hangi hukuksuzluğa?
Adamı Gezi Parkı’ndan alıyorsun, bir şey çıkmıyor, salıyorsun. Casusluktan alıyorsun, beraat ediyor, beraat ettiğini anlayınca tekrar Gezi Parkı’ndan içeri atıyorsun. TV’de adamın biri avukat sıfatıyla diyor ki: “Casusluktan beraat etmiş olsa dahi bu konuda kuvvetli emareler var.” Yetkim olsa bu herifi barodan atarım. “Bunu mahkum etmeye karar verdik, mahkemenin beraatini kaale almıyorum” (diyor.) Sen nasıl avukatsın ya, sana nasıl vekalet veririm. Buna itiraz ediyorum.
Partinizden nasıl tepkiler geldi?
Olumlu. Negatif bir şey duymadım.
Cumhurbaşkanı sizin Gezi Parkı Davası’na ilişkin tutumunuzdan rahatsız değil diye yorumlandı.
Bu son işte (Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi) kendisine danışıldığını düşünüyorum.
Diğer tutukluları ziyaret edeceksiniz değil mi?
Evet, beşini de edeceğim. Cezaevindekilerin mutlu beklentileri var. Oradaki insanların gönlünü alayım diye gidiyorum.
Lütfü (Türkkan) ile konuşuyorduk. O ayda bir tutuklu geziyor. “İzin çıksın, tek araba ile gidelim, yolda laflarız” diye konuştuyduk. Benim izin çıkmayınca Lütfü, “Nasıl çıkmadı, sekreterime söylüyorum, dilekçeyi yazıyoruz, ertesi gün gidiyorum, sana nasıl gelmiyor” dedi.
Bizim Avrupa Konseyi Parlamenterler Grubu’na bilgi verdim. Gruptan DEM Partili bir milletvekili mesaj attı. “Aynı arkadaşları biz de ziyaret ediyoruz, kısa zamanda izin çıkıyor” dedi. Bu ayıp yani, bu ayıp!
Size neden izin çıkmadı?
Tahminim, Cumhur İttifakı’nın etkileneceği düşünülmüş olabilir. Çünkü yargıya ilişkin tasarruflar adeta bir grubun etki alanına müdahale sayılıyor. Orada bir tereddüt olmuş olabilir. Yoksa ben AK Parti’de problem olacağını zannetmiyorum.
MHP’nin kurumsal açıklaması var.
Hiçbirinin bu dosyanın muhtevasını bildiklerini düşünmüyorum. Söylediklerinin de bir önemi yok.