ABD Başkanı seçilen Trump, yayılmacı hedeflerini tek konuşmada gösterdi. Panama ve Grönland tehditlerini sürdürdü, Kanada sınırlarını sorguladı, Meksika Körfezi'nin adının değişmesini istedi.
Dış Haberler
ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Florida'da düzenlediği kapsamlı bir basın toplantısında, dış politikanın yanı sıra Amerika ve Ortadoğu'ya olası askeri müdahale konusunda birtakım ipuçları verdi.
Trump, Kongre'nin Kasım ayındaki genel seçimlerde zaferini resmen onaylamasından bir gün sonra Mar-a-Lago malikanesinden konuştu.
Trump, iklim değişikliği kurallarında gevşeme ve 6 Ocak 2021'de ABD Kongre Binası'na saldıran destekçilerini affetme sözü vererek birkaç iç meseleye değindi.
Ancak Trump'ın en önemli açıklamaları dış politikayla ilgiliydi. Yeni ABD Başkanı, dünya genelindeki ülkeler için sonuçları olacak olan kapsamlı yayılmacı emellerinden bahsetti.
Hamas'ın Gazze'de tuttuğu rehineler göreve başlamadan önce serbest bırakılmazsa "cehennemin yer yüzüne ineceğini" vurgulayan Trump, Panama Kanalı, Grönland ve Kanada'nın ABD tarafından kontrol edilmesi arzusunu da yineledi.
'Askeri veya ekonomik güç kullanmayacağım diyemem'
Trump, muhabirlerle yaptığı görüşmede, Panama Kanalı'nın ve özerk bir Danimarka toprağı olan Grönland'ın kontrolünü ele geçirmek için askeri veya ekonomik güç kullanımını dışlama ihtimalini reddetti. "Bunu taahhüt etmeyeceğim" diyen Trump, önce Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlayan ana ticaret yolu olan Panama Kanalı'na değindi: "Bir şeyler yapılması gerekebilir. Panama Kanalı ülkemiz için hayati önem taşıyor."
Panama Kanalı'nı Çin'in ele geçirdiğini iddia eden Trump, kanal hakkında şöyle devam etti: "Panama Kanalı ordumuz için inşa edildi. Bakın, Panama Kanalı ülkemiz için hayati önem taşıyor. Çin tarafından işletiliyor. Çin! Ve Panama Kanalı'nı Panama'ya verdik, Çin'e vermedik."
Trump, hemen ardından Grönland tartışmasına geçerek, "Ulusal güvenlik amaçları için Grönland'a ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı. Danimarka'ya karşı ekonomik misilleme tehdidinde bulunan Trump, direnmesi durumunda "Danimarka'ya çok yüksek bir oranda gümrük vergisi uygulayacağını" belirtti.
Bu arada, Trump'ın konuşması sırasında, oğlu Donald Trump Jr. da, Grönland'ın başkenti Nuuk'a iniş yaptı. Burada, yalnızca turist olarak ziyaret ettiğini iddia etmesine rağmen, "Grönland'ı Tekrar Büyük Yap" şapkaları dağıttı.
Hem Grönland hem de Danimarka başbakanları, büyük Arktik adasının ABD kontrolüne devredilmesi olasılığını reddediyor.
Panama hükümeti de, Washington'un 1999'da eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın müzakere ettiği bir anlaşmanın ardından kontrolü bırakmasından bu yana olduğu gibi kanalın Panama'da kalacağını savunuyor.
Kanada çıkışı: 'Sınırların kalkması ulusal güvenlik için de iyi olur'
Trump ayrıca ABD'nin en büyük ticaret ortaklarından biri olan Kanada'ya yönelik niyetleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Son haftalarda, ABD ile 8 bin 891 kilometrelik bir sınır paylaşan ülkenin ABD'nin 51. eyaleti olması gerektiğini öne süren Trump, dünkü basın toplantısında, geleneksel olarak yakın bir müttefik olan Kanada'ya karşı askeri güç kullanmayacağını ifade etti.
Ancak ülkeye dönük ekonomi güç kullanacağına dair mesajlar da veren Trump, ABD-Kanada sınırına atıfta bulunarak, "Yapay olarak çizilen çizgiden kurtulursunuz ve neye benzediğine bir bakarsınız, ulusal güvenlik için de çok daha iyi olur" dedi.
Önceki gün görevinden istifa ettiğini açıklayan Kanada Başbakanı Justin Trudeau, sosyal medyada bu açıklamaya hemen yanıt verdi. Trudeau, "Kanada'nın Amerika Birleşik Devletleri'nin bir parçası olma ihtimali cehennemde bile yok" diye yazdı.
'Meksika Körfezi'nin adı Amerika Körfezi olsun'
Bu arada Trump, düzensiz göçü ve ABD'ye uyuşturucu kaçakçılığını durdurma taleplerini yerine getirmezlerse Meksika ve Kanada'ya "önemli tarifeler" uygulama sözünü yineledi.
Trump, daha önce iki ülkeyi yüzde 25 gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmişti.
Trump, bölgesel haritayı değiştirmeye ilişkin bir diğer göndermede de, Meksika Körfezi'nin "Amerika Körfezi" olarak adlandırılması gerektiğini söyledi, "Kulağa hoş geliyor" diye espri yaptı.
Gazze'ye tehdit: 'Rehineler bırakılmazsa cehennem iner'
Konuşmasında Gazze'deki savaşa da uzunca değinen Trump, Ortadoğu elçisi adayı Steve Witkoff'u müzakereler hakkında bilgi vermek üzere kürsüye çağırdı.
Dış politika deneyimi olmayan bir gayrimenkul yatırımcısı olan Witkoff, Ortadoğu'daki son ateşkes görüşmelerine dahil olmuştu. Witkoff, kürsüde şunları söyledi: "Bence gerçekten büyük bir ilerleme kaydettik ve göreve başlama törenine kadar başkan adına duyuracağımız bazı iyi şeyler olacağı konusunda gerçekten umutluyum."
Trump ise daha sert bir tavır takınarak, Hamas tarafından tutulan rehinelerin serbest bırakılmasına odaklandı.
Trump, Hamas göreve geldiğinde tutsakları serbest bırakmazsa Ortadoğu'ya "cehennemin ineceğini" söylemişti.
Suriye hakkında belirsiz yanıtlar
Trump, Suriye'deki ABD birliklerinin geleceğine ilişkin soruya da muğlak bir cevap verdi. Geçtiğimiz ay ABD'nin Suriye ile "hiçbir ilgisi olmaması" gerektiğini söyleyen Trump, dünkü basın toplantısında ABD'nin Suriye'deki gelecekteki müdahalesi hakkında belirsiz bir yanıt vermeyi tercih ederek, "Size bunu söylemeyeceğim, çünkü bu bir askeri stratejinin parçası. Ancak şunu söyleyebilirim ki bu Türkiye ile ilgili bir durum" dedi.
'NATO daha fazla ödeme yapmalı'
Trump ayrıca, NATO'nun 32 üyesinin savunma harcamalarını gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) yüzde 5'ine çıkarması gerektiğini savundu. Bu, mevcut asgari yüzde 2 hedefinden çok daha fazla bir artışa işaret ediyor.
İttifak üyelerini düzenli olarak düşük ödeme yapmakla suçlayan Trump, harcamalar artmazsa ittifaktan çekileceklerini belirtti.
"Faturalarını ödüyorlarsa ve bana adil davrandıklarını düşünüyorsam, cevabım kesinlikle NATO'da kalmak yönünde olurdu" diye ekleyen Trump, ABD'nin "adil davranılmadığını hissederse desteğini geri çekebileceği" konusunda uyardı.