Mersin’de bir polisin hayatını kaybettiği diğerinin de yaralandığı saldırıyı PKK üstlenirken, saldırıyı gerçekleştirenler arasında adı geçen Dilşah Ercan’ın aslında saldırıda yer almadığı iddia edildi.
Dilşah Ercan’ın adının CHP’nin 2012’de hazırladığı bir raporda gazeteci olarak geçtiği belirtilmiş, bu iddiayla birlikte iktidar saldırı sonrası CHP'yi hedef almıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da saldırının ardından yaptığı açıklamada HDP ile CHP’ye yüklenerek “Bunları takip ederseniz ya HDP’ye, ya CHP’nin gazeteci diye kabul ettiği gruplara ya da Batı ülkelerine çıkar" demişti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Mersin'de polisevine saldırı düzenleyenlerle ilgili "Şimdi çıkın ve teröriste ait DNA raporunu açıklayın" çağrısında bulunmuş, İçişleri Bakanı Soylu, "Parmak izleri ile yapılan çalışmada bir tanesinde eşleşme çıktı" yanıtını vermişti.
T24 yazarı Tolga Şardan bu tartışmaların ardından "Mersin Polisevi'ne saldırı düzenleyen kadın teröristin parmak izi doğrulandı mı?" başlıklı yazısında şu bilgileri aktardı:
"(...) Terör eyleminden hemen sonra eylemci kadın teröristin kimliğinin, olay yerinde elde edilen bir kimlikteki Dilşah Ercan adından yola çıkılarak tespit edildiği anlaşıldı.
Soruşturmanın sıcaklığı esnasında alelacele yapılan bu açıklamada adı geçen teröristin, kadın eylemciler arasında olmadığı gün ışığına iki gün sonra çıkıverdi!
***
Ercan'ın parmak izi, tutuklandığı süreçte gözaltına alındığı sırada Emniyet Genel Müdürlüğü Parmak İzi Arşivi'ne girmişti. İki kadın PKK'lıya ait parmak izleri ise, arşivde çıkmadı.
Böylelikle İçişleri Bakanlığı'nca yapılan açıklama adı duyurulan kadın PKK'lının aslında eylemde yer almadığı anlaşıldı.
Zaten, pazartesi gecesinden bu yana PKK'ya yakın sosyal medya hesaplarından Mersin eyleminin üstlenilmesine dair bir açıklama da gelmedi. Fakat dün sabah yine PKK'ya ait bir sosyal medya hesabı, eylemi örgüt adına üstlendi.
Sosyal medya paylaşımda eylemi gerçekleştiren örgüt mensuplarının kimlikleri ve fotoğrafları duyuruldu. Aynı paylaşımda adı gündeme gelen ancak kriminal incelemede eyleme katılmadığı anlaşılan Dilşah Ercan'ın ise halen "örgütteki görevine devam ettiği" kaydedildi.
Gelinen noktada, henüz olay yerinden elde edilen delillerin ortaya koyacağı sonuç beklenmeksizin yapılan resmi açıklamaların yanlış olduğu görüldü.
İşin vahim yanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan çarşamba akşamı katıldığı televizyon programında yanlış bilgi üzerinden olayın değerlendirmesini yaptı.
Burada hata elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan'da değil. Kendisinin yanlış bilgilendirilmesinde, ya da gelişmelerin yenilenerek aktarılmamasında.
Süreçte kimler Erdoğan'ı bilgilendirdiyse artık!
Bu işin mutlaka bir sorumlusu veya sorumluları olmalı.
Cumhurbaşkanı'nın yanlış bilgilendirilmesinin hesabı verilmeli."