TKP seçim bildirgesini ve sloganını açıkladı: 'TKP gelir her şey değişir!'

Türkiye Komünist Partisi, bugün çeşitli medya kuruluşlarından gazetecilerle bir araya gelerek seçimlere ilişkin hazırladığı bildirgeyi ve seçim sloganını duyurdu.

Haber Merkezi

Bugün çeşitli medya kuruluşlarından gazetecilerle bir araya gelerek seçimlere ilişkin hazırladığı bildirgeyi, seçim sloganını ve seçimlerde izleyeceği stratejiyi paylaşan Türkiye Komünist Partisi, toplantı sonrası seçim bildirgesini kamuoyuyla da paylaştı.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın katıldığı ve bazı parti yöneticilerinin de yer aldığı toplantıya pek çok gazeteci katıldı. Okuyan, seçimlerde TKP’nin izleyeceği stratejiye ve bildirgenin içeriğine dönük yaptığı açılış konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

TKP seçim toplantılarına da yarından itibaren başlayacağını duyurdu. Buluşmaların ilki Samsun’da yapılacak.

TKP’nin yayınladığı seçim bildirgesi şöyle:

TKP GELİR, HER ŞEY DEĞİŞİR

1923’te bağımlılık zincirlerini kırdık, saltanatı ve halifeliği kaldırdık.

Eskiyi yıktık, yeniyi kurduk.

Bugün ülkemizi eşitlik temelinde ayağa kaldırırken yüz yıl öncesinin kahramanlarını hatırlayacağız. Çok zor koşullarda, emperyalist işgale ve çürümüş, ömrünü doldurmuş Osmanlı Sarayı’na karşı mücadeleyi kazanıp 1923’te Cumhuriyeti kuran yoksul Anadolu insanının, onun önderlerinin, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının cesaretinden güç alacağız.

İşte bu inanç ve cesaretle 2023’te YENİDEN diyoruz.

Yeni bir Cumhuriyet kuracağız. Laik, Bağımsız, Çağdaş, Özgürlükçü, Devletçi, Sanayileşmiş, sömürü ve eşitsizliğe son vermiş bir Türkiye inşa edeceğiz.

Ama önce ülkeyi ele geçiren arsız patronların, uluslararası şirketlerin, yobazların saltanatını YIKACAĞIZ.

Yalanlarını, iki yüzlülüklerini, çürümüşlüklerini, sahtekarlıklarını suratlarına çarpa çarpa!

Yurttaşlar,

AKP yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele sloganıyla iktidara geldi. Yurttaşlarımız daha yoksul durumda,  ülke yolsuzluklara boğuldu, memleket baskı ve yasaklarla yönetiliyor.

Yalnız bu da değil.

AKP ahlak diye diye, iman diye diye iktidara geldi.

Ahlak! Hangi yüzle?

İnsanlar arası eşitsizliğin kol gezdiği bir ülkede hangi ahlaktan söz ediyorlar? Nüfusun en zengin yüzde 20’si milli gelirin yarısını alırken, en yoksul yüzde 20’nin payına milli gelirin sadece yüzde 5’i düşüyor ve “ahlak” diyorlar.

En başa bu ahlaksızlığı yazıyoruz.

Yurttaşlarımıza yaşatılan bu haksızlığın, bu utancın kaynağında insanın insanı sömürdüğü bugünkü düzen var. Ahlaksızlığın önde gideni bu düzeni savunmak ya da doğal karşılamaktır.

Birileri fabrika, banka, hastane, okul, maden ocağı, otel, süpermarket, AVM, inşaat şirketi sahibi. Birilerinin ise yaşamak için emeğinden başka hiçbir şeyi yok.

İşletme sahibi sermayedarlar emeğinden başka bir şeye sahip olmayanları çalıştırıyor ve daha da zenginleşiyor. Emek gücünü patronlara satanlar ise yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor.

Bunun adı sömürüdür.

TKP diyor ki, bu duruma yol açanlar AHLAKSIZDIR. Bu duruma yol açanlar hep dinden, imandan söz ederek en büyük AHLAKSIZLIĞI gizlemektedir.

Fabrikaların, bankaların, hastanelerin, okulların, madenlerin, deniz kıyılarının, akarsuların, AVM’lerin küçük bir azınlığın elinde olduğu, insanın insanı sömürdüğü bu ahlaksız düzeni YIKACAĞIZ.

Biz komünistleri YIKICI olmakla suçlayanlar şunu bilmeli: İyiyi, güzeli, haklıyı, doğruyu, adil olanı KURMAK için kötüyü, çirkini, haksızı, yanlışı, adaletsiz olanı YIKACAĞIZ.

Halk yıkacak ve 1923’te olduğu gibi yeni bir düzen kuracak.

Kötüyü, çirkini, haksızı, yanlışı, adaletsiz olanı yıkmak, en gelişkin ahlakı ve insani değerleri savunmaktır.

TKP din istismarcılarına, her söze “ahlak elden gidiyor”la başlayan palavracılara meydan okuyor. Onların ahlakı parayla alınıp satılır.

Tekrar ediyoruz, insanın insanı sömürmesi en büyük ahlaksızlıktır.

Yurttaşlarımızı elektrik, doğalgaz faturalarıyla, eğitim ve sağlık giderleriyle, astronomik kiralarla çaresizleştirmek ahlaksızlıktır.

Emekçileri işsizlikle terbiye etmeye kalkmak, “sen bu ücrete çalışmazsan, kapıda binlercesi var” demek ahlaksızlıktır.

Gençlerimizi mutsuz etmek, onları gelecek kaygısıyla baş başa bırakmak, yurtsuz-yemekhanesiz üniversiteler açıp bilimsellikten uzak bir eğitime mahkum kılmak ahlaksızlıktır.

Uyuşturucu ile mücadele eder gibi görünüp, yüz binlerce gencin göz göre göre madde bağımlısı haline gelmesinin zeminini oluşturmak ahlaksızlıktır.

Kadınları “çocuklarımızın anası” diye kutsayıp onların işine, özgürlüğüne, kılığına kıyafetine karışarak yüzyıllardır sürmekte olan erkek egemenliğini korumaya kalkmak ahlaksızlıktır.

Vatan-millet edebiyatı yapıp eli kanlı örgüt NATO’da karanlık operasyonların şerefine kadeh tokuşturmak ahlaksızlıktır.

Yerli ve milli dedikten sonra yurdumuzu ucuz işgücü ve sınırsız talan imkanıyla uluslararası tekellere pazarlamak ahlaksızlıktır.

İnsanlarımızın dini duygularını, inançlarını istismar etmek, bunu güç ve ekonomik çıkar için kullanmak, Türkiye’yi tarikatların-cemaatlerin rekabet alanına çevirmek ahlaksızlıktır.

Ahlak adına bize dayatılan bu AHLAKSIZLIĞA meydan okuyoruz.

Yurttaşlarımızı bencil, bireyci, köşe dönücü, çıkarcı olmaya özendiren bir düzen var karşımızda. Buna rağmen ve iyi ki Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğu çürümeye, alçalmaya direniyor.

TKP bu çoğunluğu göreve çağırıyor.

Tek tek her birimizin dayanışmacı, yardımsever, çalışkan, dürüst olması yetmiyor. Adil, yurtsever, hakkaniyetli ve çağdaş birer yurttaş olmak da sorunları çözmüyor. Başkalarının hakkını yememek yetmez, başkalarının hakkının yenmesine izin vermemek gerekir.

“Herkes kendi evinin önünü süpürse bu ülke kurtulur” düşüncesi aldatıcıdır. Bizim hep birlikte bu ülkeyi karanlığa boğan nedenleri ortadan kaldırmamız gerekiyor.

Yıllarca beynimize “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” sözünü kazıdılar. Başkalarının sırtından zengin olan, işçinin emeğini sömürerek kâr eden bir patronun vergi ödeyip ödememesi bir yerden sonra anlam taşımıyor.

Bu ülkede vergiyi asıl emekçiler ödüyor. Patronlar ise ödedikleri vergiyi zaten fazlasıyla geri alıyor. Teşvikler, düşük faizli krediler, kamu ihaleleri, özelleştirmeler ilk akla gelen yöntemler.

Toplanan vergilerle işleyen yargı, polis, ordu hep patronlara çalışıyor. Siz işçi çıkardığı için coplanan bir patron, çalıştırdığı kişiye az ücret ödediği için hapse giren şirket sahibi gördünüz mü?

Oysa greve çıkan işçi, hakkını arayan emekçi karşısında derhal devleti buluyor.

TKP dayanışmacı, yardımsever, çalışkan, dürüst, adil, hakkaniyetli, çağdaş ve yurtsever insanlarımızı bu ahlak ve akıl dışı düzeni sorgulamaya çağırıyor.

BU DÜZEN YIKILMALIDIR.

“Bu düzen yıkılmaz, böyle gelmiş böyle gider” umutsuzluğuna kapılanlara yüz yıl önce çok daha zor koşullarda emperyalizm ve saltanatı yıkan Anadolu insanının mücadelesini hatırlatıyoruz.

Türkiye ve dünyada tarih boyunca halk kitleleri haksızlıklara, sömürüye, eşitsizliğe, emperyalizme isyan edip ayağa kalktı, insanlığı ve onun soylu değerlerini yüceltti.

Yine yaparız.

İşe seçimlerde vicdanımızı özgür bırakarak başlayabiliriz.

Her seçimde “kötünün iyisi”ni seçmek, inanmadığımıza, benimsemediğimize oy vermek gibi bir dayatma ile karşılaşıyoruz.

Bize yakışan, savunduğumuz değerleri, haklı ve doğru olduğunu düşündüğümüz partiyi desteklemektir.

TKP düşüncesini gizlemeyi, nabza göre şerbet vermeyi, iktidar olmak için yalan söylemeyi, eğilip bükülmeyi, güç karşısında boyun eğmeyi, ilkesiz ittifaklar içine girip halkı kandırmayı ahlaksızlık sayıyor.

TKP emeği ile geçinenlere, dürüst, yurtsever insanlarımıza, ülkesini seven aydınlara, “laiklik ve bağımsızlık kırmızı çizgimdir” diyenlere güveniyor.

Kendini bu ülkenin sahibi sanıp emekçileri köle yerine koyan küstah patronlara, yaşamımızı borç ve faturalarla boğuşarak tüketmemize neden olan bu akılsız düzene, köşe dönücü sahtekar yobazların cehalet ve kin saçan vaazlarına hep birlikte isyan ediyoruz. Bu ülkeyi onlar batırdılar, biz aydınlığa çıkaracağız.

Biz çoğunluğuz. Yeter ki ayağa kalkalım.

Evet, işe Türkiye Komünist Partisi’ne oy vererek başlayabiliriz.

Unutmayalım ve inanalım:

TKP GELİR, HER ŞEY DEĞİŞİR.