Türkiye'de emekçiler, emekliler her geçen gün yoksullaşırken şirketler kârlarını katlamaya devam ediyor. Türkiye Komünist Partisi (TKP) emekçilerin sorunlarının kaynağına işaret ederek gerçek çözümün büyük tekellerin mal varlıkları ve kârlarına el koymak olduğunu vurgulayan bir kampanya başlatmıştı.
Türkiye'nin en büyük sermaye gruplarına ait şirketler topluluklarından Yıldız, Rönesans, Koç, Zorlu, Sabancı ve Anadolu holdinglerinin ardından, halka gitmesi gereken kaynağın kimlerin cebinde durduğunu göstermeye devam eden TKP, bu kez Aydem Grup'a bağlı Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.'yi hedef aldı.
İzmir'de iki yurttaşımızın ölümünde sorumluluğu bilirkişi raporuyla ortaya konulan Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin net kârı, 2023 yılında yüzde 40 artışla 6,5 milyar TL'ye yükseldi. Ülkemizde bir asgari ücretli çalışanın bu kadar parayı bir arada görmesi için 32 bin yıl boyunca hiç harcama yapmadan çalışması gerekiyor.
TKP İzmir İl Örgütü iki yurttaşın ölümüne sebep olan olayın ardından "Hemen Devletleştirme" talebiyle Bornova'da bulunan Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması düzenlemişti.
Dün yapılan ve Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin kârlarıyla halk adına neler yapılabileceğini sıralayan sosyal medya paylaşımlarının ardından TKP, bu kez Bornova, Karşıyaka ve Konak'ta bulunan Gediz Elektrik Dağıtım A. Ş. abone merkezlerinin önünde ve şehir merkezlerinde bildiri çalışmaları düzenledi.
Bildiri çalışmalarının ardından İzmir Bayraklı'da bulunan Gediz Elektrik Dağıtım A. Ş. Abone Merkezi önünde bir eylem gerçekleştirdi.
TKP üyeleri Bayraklı Semt Evi'nden sloganlarla yürüyerek Gediz Abone Merkezi'nin önünde toplandı.
TKP İzmir İl Örgütü adına Rahmi Rençber söz aldı. Rençber, önünde bulundukları Gediz A.Ş.'nin bir zamanlar kamuya ait olduğunu belirterek, "Bize ait olan fabrikaları, kurumları, bize ait olan bankalardan kullandıkları kredilerle patronlara sattılar" diye konuştu.
Türk Telekom, Sümerbank, TEKEL, SEKA, Petkim, Tüpraş gibi fabrikaların, ancak 12 Eylül faşist darbesinin emekçileri sindirmesiyle halkın elinden koparılabildiğine dikkat çeken Rençber, bu sayede ülkede yüzde 1'lik bir kesimin, servetin yüzde 40'ına sahip olduğunu söyledi.
Rahmi Rençber konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunlar ihalelerle, kredilerle, teşviklerle hem adımızı hem de paramızı çaldı; bunun adı hırsızlıktır. Bizim payımıza fahiş ücretler, yoksulluk, ölüm düşerken onlara vergi afları bahşediliyor. Daha dün iki yurttaşımız sokak ortasında can verdi!
Türkiye G-20 ülkesi. Yani ekonomik güç olarak dünyadaki 216 ülke içinde 17. sırada... Yani zengin bir ülke, güçlü bir ülke. Bakın ki, aynı Türkiye'nin halkı sefalet endeksinde 5. sırada! Yani en sefil 5. ülke. Utanmazlar, buna rağmen diyorlar ki, 'Daha fazla büyümek gerek'...
Bir tarafta biz varız, yani halk var, üretenler var, bunlar tarafından zehirlenenler var, bunlar tarafından öldürülenler var, yani biz varız. Bir tarafta da onlar var. Peki kim onlar? Müteşebbisler... Girişimciler...
Memleket zengin. Üç beş yamyam, sırtlan köşe başlarını tutmuş, bizimle dalga geçiyor. Biz bunlardan hakkımızı almak istiyoruz, bu yüzden buradayız!
Bir de bir safsata var, fotoğraf buyken 'Hepimiz aynı gemideyiz' diyorlar. Bizim gemimiz yok! Biz kıyıdayız. Bunlar gemilerde, yatlarda sefa sürüyor. Ancak biz bunların gemisini basıp ya bunları gemiden aşağı atacağız ya da onlar da tayfa olacak."
Rençber'in konuşmasının ardından eylem sloganlarla son buldu.