THTM'den Fethiye'de Cumhuriyet buluşması: 'Suriye'deki süreçten çıkartmamız gereken dersler var'

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi üyeleri Aydemir Güler, Müjde Tozbey ve Barış Terkoğlu "101. yılında Cumhuriyet'i selamlıyoruz" etkinliğinde Fethiyelilerle bir araya geldi.

Haber Merkezi

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi (THTM), Fethiye'de Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Eğitim-İş ile birlikte Cumhuriyet'in 101. yılında Cumhuriyet'i yeniden kurmak gerektiğini ifade eden ve örgütlenmeye çağıran bir etkinlik gerçekleştirdi.

THTM Yürütme Kurulu Üyesi Aydemir Güler, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı ve THTM üyesi Müjde Tozbey ile THTM kurucu üyesi gazeteci-yazar Barış Terkoğlu'nun konuşma yaptığı etkinlik yoğun bir katılımla gerçekleşti. 

İlk sözü alan Aydemir Güler, Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalizme karşı mücadelede emperyalist hayaller kurulmadan kurulduğunun altını çizerek bugün Suriye ile ilgili emperyalist hayallerin cumhuriyet idealleri ile bağdaşmadığına vurgu yaptı.

Müjde Tozbey, Cumhuriyet'in kadın hakları açısından önemine değinirken, Cumhuriyet'in tepeden inme hak dağıtmadığını, bu hakların kadınların 1800’lü yıllardan itibaren mücadelesi sonucu Cumhuriyet'le birlikte kazanıldığını dile getirdi. 

Son olarak Barış Terkoğlu, “Biz Suriye'de cihatçı çetelerin iktidarına sevinerek Cumhuriyet'i yeniden ayağa kaldıramayız” sözleriyle başladığı konuşmasında özellikle örgütlülüğün önemine dikkat çekti. Atatürk'ün Bandırma vapuruna tek başına bilmediğini, örgütlü bir grup olarak gittiğini, örgütlülüğü daha da geliştirerek meclisi kurduğunu ve bu örgütlülüğün iradesiyle başkomutanlığı kabul ettiğini ifade etti. Son olarak örgütlülüğün önemine vurgu yaparak herkesi örgütlenerek mücadele etmeye davet etti.

Etkinlik sonrasında pek çok katılımcı 22 Aralık'ta yapılacak Fethiye THTM toplantısına katılacaklarını açıkladılar.

‘Özelleştirmelerle bağımsız ülke olunamaz’

THTM Yürütme Kurulu Üyesi Aydemir Güler ”Mesele esasen din meselesi değildir ve İsrail, emperyalist güçlerin aracı olarak işlev görmektedir. Türkiye'nin bu süreçten çıkartacağı pek çok ders vardır” dedi.

Güler’in konuşmasında şunları dile getirdi:

Suriye'deki savaş, Cumhuriyet'in önemini ve emperyalizme karşı mücadeleyi yeniden gündeme getirmiştir. Suriye'deki savaşa verilen tepki cumhuriyetin değerini hatırlamamız gerektiğini düşündürtüyor. Aslında süreç Suriye'nin kapitalizmle bütünleşme arzusuyla başladı ve Türk hükümeti bu süreçte Suriye hükümeti ile ortak toplantılar yaptı. Özelleştirmelerle ekonominin tüm direksiyonunu uluslararası sermaye sisteminin eline vererek bağımsız ülke olunamaz. Her şeyin sermaye sisteminin kâr arzusu çerçevesinde örgütlenmesi yerine alternatif olarak halkın ihtiyaçları için üretim gerçekleşmeyince sistem yaşlılara, hastalara, işsizlere sahip çıkamadı.

Bununla birlikte emperyalizmin saldırılarına karşı pek çok farklı dinsel ve etnik grubun bir arada yaşadığı bir ülkede ancak laik bir toplum yapı bu birlikteliği koruyabilirdi. Bu çerçevede direnmeye çalışsa da ekonomik tercihler, özelleştirmeler ve üretimin toplumsal ihtiyaçlar üzerinden kurgulanmaması sürecin halkla bütünleşmesini engellemiştir. Dolayısıyla yıkılması kaçınılmazdı ve sermaye sisteminin gerekliliği ve onayı doğrultusunda İsrail'in saldırganlığı da bu sürecin parçası olarak karşımızda durmaktadır. Mesele esasen din meselesi değildir ve İsrail, emperyalist güçlerin aracı olarak işlev görmektedir.

Türkiye'nin bu süreçten çıkartacağı pek çok ders vardır. Ancak hatırlamamız gereken bir genetik şifremiz vardır. Bu da Türkiye'nin bağımsızlığına dair bir istek, Cumhuriyet'e sahip çıkma ve bu konuda verilen mücadele geleneğidir."

‘AKP'li 2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 104.500’

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı ve Türkiye Halk Meclisleri Üyesi Müjde Tozbey konuşmasında kadın ve çocukları merkeze aldı.

Tozbey şunları söyledi:

1926 tarihli Türk Medeni Kanunu, kadın ve çocuk hakları açısından son derece önemlidir. önemine değinilmiştir. Eşit eğitim, çalışma, miras ve eylem hakları elde edilmiştir; resmi nikah öncesi dini nikah yasağı kaldırılmıştır. Tarihsel açıdan bakıldığında kadınların hak elde etmesi kadınların aktif mücadelesi ile de ilişkilidir. Bırakın 20. yüzyılı, 19. yüzyılda İzmir'de ekmek zammına karşı kadınların üç gün süren sokak protestosu, kadın mücadelesinin gücünü göstermiştir. Ülkenin en karanlık günlerinden olan 12 Eylül darbesi sonrasında ise 1987'de şiddete karşı 2500 kişinin katıldığı kitlesel bir eylem gerçekleştirilmiştir.

AKP iktidarı, 12 Eylül darbesinin kadın ve çocukların özgürlüğünü kısıtlayan uygulamaları laik yaşama ayrı bir darbe vurarak katmerlenmesine neden olmuştur. Kadınlara yönelik şiddet yanısıra unutulan, ihmal edilen bir konu da kayıp çocuklarla ilgilidir. Bu konudaki rakamlar inanılmaz boyutlardadır. Sadece AKP'li 2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 104.500 olduğu belirlenmiştir. Bundan sonra AKP hükümeti bununla ilgili veri paylaşmayarak meseleyi gizlemeye çalışmaktadır. Özellikle yoksul aile çocukları, sonrasında para da kazanırlar beklentisi ile hafızlık eğitimine yönlendiriliyor, ancak yatılı Kur'an kursuna verilen çocuklar buralarda ciddi düzeylerde işkence ve tecavüze maruz kalıyorlar.”

‘Bu zafer, Anadolu coğrafyasında emperyalizmin yenilgisi anlamındadır’

THTM kurucu üyesi ve gazeteci-yazar Barış Terkoğlu konuşmasında örgütlülüğün önemine sık sık değindi.

Terkoğlu şunları söyledi:

Mustafa Kemal'in anlayışında, Kemalizm'de ve sosyalizmde başka milletleri sömürme yoktur. Bu iki anlayış, Cumhuriyet devrimi ve Ekim Devrimi birlikte ele alınması gereken şeylerdir ve bu durum Taksim Meydanı'ndaki heykelde, çok güzel biçimde sembolize edilmektedir. Bu heykel, Cumhuriyet ve Ekim Devrimlerinin birliğini sembolize ediyor. İki devrim de emperyalizme karşıdır ve Cumhuriyet devrimi, bir doğulu milletin kendi coğrafyasında emperyalizmi yenebileceğini ilk kez göstermesi açısından çok önemlidir. Bu zafer, Anadolu coğrafyasında emperyalizmin yenilgisi anlamına geliyordu. Cumhuriyet devrimi, diğer doğulu milletlere de başkaldırı ve kendi kendini yönetme örneği oldu. 

Cumhuriyet devrimini önceleyen Kurtuluş Savaşı, Yunan halkına karşı değil emperyalizme karşı verilmiştir ve Yunan ordusunun yenilgisinden sonra kaleme alınan Kurtuluş Bildirisi'nde Yunan halkına düşmanlık bulunmamaktadır. Bildiride, Mustafa Kemal'in savaş alanında yoksul Yunan çocuklarına baktığı ve onların durumuna dikkat çektiği belirtilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin devrimi, ezilen tüm halklara selam göndermektedir. 101. yılında Cumhuriyet'in getirdiği eşitlik ve yurttaşlık kavramları çok önemlidir. Etnik, mezhep ve cinsiyet farklılıklarına göre değil eşitlik ve vatandaşlık temelinde bir düzenin kurulması hedeflenmiştir. Ancak bugün Cumhuriyet devriminin temel değerleri ayaklar altına alınmıştır ve Cumhuriyet devriminin 101. yılını kutlarken devrimin geri kazanılmasının zorunluluk olduğunu hatırlamak gerekmektedir. 

‘Laiklik, Cumhuriyet'in eşitlik projesinin önemli bir ayağı’

Laiklik, Cumhuriyet'in eşitlik projesinin önemli bir ayağı olup, din ve siyasetin karışması, toplumsal çatışmalara yol açabilir ve dinin sömürü aracı haline gelmesine hizmet eder. Laikliğin olmadığı yerde ümmetçilik yalanı devreye girer ve Türkiye'deki 800'ün üzerinde dergahta 40'tan fazla farklı kol kendi aralarında farklı yorumlar ve uygulamalar geliştirdiği, için herhangi birinin uygulanması diğerlerinin dışlanmasına neden olacağı için özgürlük anlayışına da aykırı olacaktır.

Bugün Türkiye ne yazık ki laik yapısını yitirmiş ve devletin farklı kurumları farklı tarikatlar tarafından ele geçirilmiştir. Yargı bir cemaatin güdümündeyken jandarma, polis, sağlık bakanlığı ve milli eğitim bakanlığı gibi kurumlar Menzil tarikatının kontrolündedir.

Tüm bu süreçten kurtulmak için örgütlü mücadele şarttır. Atatürk Samsun'a tek başına çıkmamıştır. Örgütlü biçimde gidilmiş ve daha geniş bir örgütlenme ile Kurtuluş Mücadelesi verilmiştir. Atatürk, başkomutanlık kararlarının meclis tarafından alınmasını şart koşmuştur.

‘İnsanlar 12 bin lira emekli maaşı alıyorsa sebebi örgütsüzlük’

Devrimci örgütlenme ve milletlerin örgütlü mücadelesi, başarı için önemlidir. Bugün insanlar 12 bin 500 lira emekli maaşı ya da 17 bin lira asgari ücret alıyorlarsa bu örgütsüzlüğün bir sonucudur. Tarihteki kazanımların tümü sadece ve sadece örgütlü mücadeleyle elde edilmiştir. 8 saatlik çalışma günü ve kadın hakları örgütlü mücadele ile kazanılmıştır.

Bugün bu köklere dönmeli ve birlik içinde örgütlenmeliyiz. 'Cumhuriyet fazilettir' diye yazıyorlar. Atatürk bu sözü Cumhuriyet'in fazilet ve ahlaklılığa dayandığı, sultanlığın ise korku ve tehdide dayalı bir yönetim olduğu biçiminde İzmir'de kız okulunun mezuniyet töreninde, Anadolu'ya giderek köylülere dikiş dikmeyi ve verimli tarım yapmayı öğretecek kızlar karşısında onlara cesur olmaları gerektiklerini hatırlatırken söylemiştir. Ve bugün biz de örgütlenmekten korkmadan mücadele ederek Cumhuriyet'i yeniden kazanabileceğimizi hatırlamak zorundayız.”