Teğmenler, kendilerine verilen emre itaat ederek tören sırasında andı okumadıklarını, sonrasına dair bir emir verilmediğini ve TSK’nin itibarını zedelemek gibi bir amaçlarının olmadığını söyledi.
Haber Merkezi
30 Ağustos’ta, Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nin sona ermesinin ardından, yüzlerce mezun teğmen sahanın ortasında toplanarak geleneksel olarak yapılan kılıç çatma kutlamasını gerçekleştirmiş ve "Mustafa Kemal’in askerleriyiz" sloganını atmıştı.
Daha sonrasında ise 2024 yılında mevzuattan kaldırılan subaylık andı dönem birincisi olan Teğmen Ebru Eroğlu tarafından okutulmuştu.
Ant okuma eyleminin sosyal medyada paylaşılmasından sonra başta AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhur İttifakı cephesinden ant okuyan teğmenlere yönelik sert eleştiriler yönetilmiş; haklarında soruşturma açılan teğmenler ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmişlerdi.
Cumhuriyet gazetesinden Barış Terkoğlu, bugünkü köşe yazısında teğmenlerin savunmalarına yer verdi.
16 Ocak’ta toplanacak kurulda sözlü savunma yapacak teğmenler, geçen cumartesi günü, yazılı savunmalarını avukatları aracılığıyla Yüksek Disiplin Kurulu’na iletti. Teğmenler, ihraç gerekçesi sayılan "Hizmete engel davranışta bulunma" suçlamasına savunmalarında yanıt verdi.
Bu yıl mevzuattan kaldırılan subaylık andını "şehit olan arkadaşları İsmail Karaağaç için son kez okumak istediklerini komutanlarına ilettiklerini" söyleyen teğmenler, komutanların buna olumsuz yanıt verdiğini aktardı. Bunun üzerine, resmi törende subaylık andının okunmadığını ifade eden teğmenler, törenin bitip protokolün dağılmasının ardından, geleneksel kılıç çatma kutlamasında, yeminin doğaçlama bir şekilde okunduğunu anlattı.
Teğmen Ebru Eroğlu: Planlı bir faaliyet değildi
Yemin metnini okutan Teğmen Ebru Eroğlu, yazılı savunmasına şunları anlattı:
“12 Ağustos 2024 Pazartesi günü icra edilen tören provaları için bilgilendirme konferansında dönem birincisi olduğumu öğrendim. 2-3 gün sonrasında tören esnasında okuyacağım metin elime ulaştı. Metni ilk okuduğumda programda subay andının olmadığını gördüm. İlk birkaç gün yapılan provalar, askerlik yeminini okuyarak icra edildi. Sonrasında gerek devre arkadaşlarımın isteği gerekse kendi düşüncemle tören esnasında subay andının okunmasına ilişkin teklifi silsileyi bozmadan sıralı amirlerime ilettim. Sıralı amirlerimden, teklifime cevaben; ‘Harp Okulları mezuniyet tören yönetmeliğinin değiştiği, tören yönetmeliğine devre birincisi tarafından askerlik yemini okutulur maddesi eklendiği bu sebeple resmi törende subay andını okuyamayacağımız’ bilgisi tarafıma iletildi.
Ben teklifimi iletirken sadece resmi tören için iletmiştim. Resmi tören sonrasına yönelik herhangi bir sözlü veya yazılı bir emir yoktur. Hatta bu konu en ufak şekilde bile gündeme gelmedi. 20 Ağustos 2024 tarihinde de Tabur Komutanımız tarafından tören provası icra edilirken, tüm tabur önünde, ses yayından tören yönetmeliğinin değiştiği ve bu sebeple yine tören esnasında bu andı okuyamayacağımız tebliğ edildi. Biz de bu emre uyduk ve törende hiçbir şekilde bu emrin hilafında hareket etmedik, böyle bir girişimde dahi bulunmadık.
(…)
Sonrasında o anki gurur ve heyecanla ortaya çıktım ve subay andını okumaya başladım. Bu kesinlikle planlı bir faaliyet değildi. Subay andını okumak aklımda vardı ama yeri ve zamanı konusunda bir planım veya düşüncem yoktu. Tabur bahçesi içinde bile olabilirdi.
Arkadaşlarımın halihazırda toplanmış olduğunu görünce ve bir daha böyle toplanamayacağımızı düşünerek andı okumak istedim ve okudum. Arkadaşlarım da bana eşlik etti.
Bizler zaten Harp Okulu'na 27 Eylül 2019 tarihinde Menteş Tören Alanında askerlik yeminini okuyarak girdik. Atatürk'ün de mezun olduğu okuldan mezun olurken de geleneksel kılıç çatma esnasında son kez birlik beraberlik içinde subay andının benim tarafımdan okunmasının devre birincisi olarak benim üzerime düşen bir sorumluluk olduğunu düşünerek hareket ettim. Kesinlikle disiplinsizlik gibi bir amacım yoktur. Harp Okulu safahatım incelendiğinde Harbiye'ye yakışır bir asker olduğumu düşünüyorum. Yapılan bu eylemde kesinlikle derinden bağlı olduğum Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tartışmaya açmak, itibarını zedelemek, ayrıştırıcı bir tavır takınmak gibi amacım yoktur, olamaz.”
Teğmen İzzet Talip Akarsu: Herhangi bir prova yapılmadı
Teğmen İzzet Talip Akarsu, şu savunmayı yaptı:
“29 Ağustos 2024 akşamı gelenekselleşmiş olan Tabur eğlencesi için arkadaşlar Celal Dora Alanında toplandı. Bu eğlencenin bitiminde devre ikincisi olan arkadaşımız subaylık yemini okudu. Tören de emre uygun olarak icra edildi. Ardından Ebru Eroğlu arkadaşımız bana subaylık yeminini devre birincisi olarak kendisinin okuması gerektiğini iletti. Ben de yarın okuyabileceğini ifade ettim. Ardından Tabur whatsapp grubuna tören ile ilgili tekliflerimizin komuta kademesince kabul edilmediğini son kez ifade ettim ve arkadaşlarımı siyasi anlama gelecek veya yanlış anlaşılabilecek paylaşımlar yapmamaları konusunda uyardım.
(…)
Tören bitimini müteakip paravanın arkasında ailelerimizle buluşmak için bekledik. Bu esnada Bölük Komutanlarımız başımızdaydı. Alay Komutanı Vekili Alper Albay paravanın yanındaydı. Paravan kaldırıldı ve komutanımızın peşinden teğmenler olarak sahaya girdik. Ailem ile görüştüm. Daha sonra arkadaşlarımın toplandığını gördüm ve ben de o tarafa doğru hareket ettim.
Sonra bir daire olduğunu, hilal şeklinde durduklarını duydum. Dairenin içinden spontane biçimde gelişen 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sözünü duydum. Daha sonra devre birincisi Teğmen Ebru Eroğlu mezuniyet andını okudu. Yedi yüz kişi olduğunu değerlendirdiğim ve misafir askeri personelin de bulunduğu grup tarafından ant tekrar edildi. Bu esnada kameralar geldi. Kameranın bir tanesi okula aitti. Benimle kameramanlar arasında tartışma oldu. Sonra şehit olan devre arkadaşımızın ismi tekrar edildi ve grup dağılarak ailelerinin yanına gitti. Daha önceden herhangi bir yerde bu andın provası yapılmadı. Ben çeşitli kademelerde kıdemli personel olarak görev yaptığım Harp Okulu içerisinde veya herhangi bir alanda prova yapılması halinde mutlaka haberim olurdu. Bu faaliyet prova yapılsaydı bu kadar düzensiz olmazdı. Harbiyeli bir tören veya faaliyet yapacağı zaman her şeyin en iyisini yapar. Olay tören bitiminde gelenekselleşmiş kılıç çatma esnasında yaşanmış bir olaydır. Biz verilen emre itaat ettik. Törenden sonra subay andı okunmayacağına dair bir emir verilmemişti. Bizim Devletin veya TSK'nın itibarını sarsmak gibi amacımız asla olamaz.”
Teğmen Deniz Demirtaş: Fark edip gittim
Teğmen Deniz Demirtaş ise savunmasında, “Törenden sonra protokolün gittiği ve törenin bittiği söylendikten sonra ailemle kararlaştırdığım yerde (Atatürk Posterinin altı) hasret giderip fotoğraf çekildik. Bu esnada arkadaşlarımın kılıç çatma için toplandığını fark ederek ben de gittim. Halkanın dışında olduğumdan dolayı yemini tam duyamıyordum. Bu faaliyet bittikten sonra eşyalarımı toparlayıp çıkış yapmak maksadıyla ailemle tabur iç bahçeye doğru gittik ve çıkış yaptık" ifadelerini kullandı.
Teğmen Batuhan Gazi Kılıç: Törenden sonra okumayacaksınız denmedi
Teğmen Batuhan Gazi Kılıç'ın savunmasında şu ifadeler yer aldı:
“Arkadaşlarımın toplandığını görünce ben de gruba dahil oldum. Burada geleneksel kılıç çatma törenine iştirak ettim. Bu esnada söylenen sözleri tekrar ettim ve andın okunmasına katıldım. Bize kimse tören bittikten sonra subay andını okumayacaksınız diye bir emir vermedi. Ben geleneksel kılıç çatma esnasında bu tür antların ve marşların okunduğuna şahit olmuştum. Bu nedenle subay andını okumanın disiplinsizlik olacağını hiç düşünmedim ve okunan anda iştirak ettim.”
Teğmen Serhat Dündar: Önceki gün de okundu
Teğmen Serhat Dündar'ın savunması ise şöyle:
“29 Ağustos 2024 gecesi her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen eğlence, Albay Celal Dora Tören Alanı’nda gerçekleştirildi. (…) Eğlenceden sonra İzzet koğuşa gelerek Teğmen Ebru'nun devre ikincisi Mevlüt Karabacak'ın ‘subay andı’ okumasına içerlediğinden, kendisinin de ‘ertesi gün sen okursun’ diye telkinde bulunduğundan bahsetti. Teğmen Ebru'nun devre birincisi olması nedeniyle bu hassasiyetini haklı buldum.
30 Ağustos 2024 tarihinde gerçekleştirilen resmi törenin tamamlanması ve protokolün dağılmasının ardından, geleneksel kılıç çatma faaliyeti için devre arkadaşlarımızın sahanın ortasında toplandığını gördüm. Ancak tören sırasında, resmi tören bittikten sonra tören alanından ilk çıkan bölük olan 12. Bölükte olduğum için arka sıralarda kaldım ve tören alanına hemen giremedim. Bu nedenle geleneksel kılıç çatma faaliyetinin ve subay andı okunmasının yarısına yetişebildim.”
Avukatlardan dikkat çeken iddia: Komutanlar şaşırmadan izledi
Teğmenlerin savunmasında, avukatlarının soruşturma sürecine dönük eleştirileri de yer aldı. Suçlamaya konu tutanaklardaki çelişkilere dayanarak “Olay Tespit Tutanağı’nın çok daha sonra tutulup imzalandığı anlaşılmaktadır” şeklinde kritik iddiada bulunuldu.
Teğmenlerin savunmasına Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da gönüllü olarak katıldı. Savunmada ayrıca, daha önce kumpas davalarında görev yapmış avukatlar Abdullah Yasin Üstündağ, Çağlar Altun, Demet Reçber Öztürk, Ece Üstündağ, Erhan Tokatlı, Ersin Kaya, İbrahim Yılmaz, İlter Aksoylu, Dr.Mustafa Güler, Namık Öztürk, Serdar Öztürk görev aldı.
Avukatlar, yemin töreninin kendi doğallığında icra edildiğini anlatırken şu ifadeleri kullandı:
“Tüm bu olay yaşanırken gerek bölük komutanları, gerekse tabur komutanı ve alay komutan yardımcılarının olayı tamamıyla görmelerine ve duymalarına rağmen hiç şaşırmadan ve tepki göstermeden yanlarındakilerle sohbet ederek olayları izledikleri, 6413 Sayılı Kanun’da hizmete engel davranışın tanımı olan ‘Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlara veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillere’ şahit olmuş gibi davranmadıkları görüntülerden anlaşılmaktadır.”
Görüntüleri kim servis etti?
Savunma metninde, görüntülerin servis edilmesi iddiasına da yanıt verildi. Teğmenlerin avukatları, görüntülerin teğmenler tarafından çekilmediğini ve servis edilmediğini şöyle ifade etti:
“Disiplin soruşturma raporunda eylemin kameralar önünde gerçekleştirilmesi disiplinsizlik olarak belirtilmiştir. Ancak fotoğrafçı ve kameraları sahaya gönderen Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Arif Sarı’dır. Gerek Arif Sarı'nın gerekse Kıdemli Başçavuş Özcan Boyacı'nın beyanları, gerekse dosyadaki mevcut görüntülerde resim ve video kaydı alan okul fotoğrafçısı ile kameranın görüntüleri bu olayı doğrulamaktadır. Müvekkil Teğmen Ebru Eroğlu tam tersine basın ve ailelerin sahayı boşaltması yönünde anons yapmıştır. Müvekkiller basını çağırmamıs, basına görüntü servis etmemişlerdir. Basına servis edilen görüntüler çok büyük ihtimal bizzat Kara Harp Okulu fotoğrafçısı ve kameramanı tarafından çekilen görüntülerdir.”