Süt üreticileri şirketlerin insafına terk edildi: 'Böyle giderse süt kalmaz'

Süt üreticisi köylüler yaşadıkları zorlukları ve şirketlerin üreticiyi ezen uygulamalarını soL Haber'e anlattı: Böyle giderse çocuklar içecek süt bulamayacak.

Özkan Öztaş

Gıda ürünlerine yurttaşların erişimi her geçen gün zorlaşıyor. Emekçiler sağlıksız ve yetersiz beslenme cenderesinde gündelik hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar. 

Süt ürünleri son dönemde fiyat artışlarında başı çekiyor. Güvenirliği sorgulanan TÜİK verilerine göre dahi geçtiğimiz Kasım ayı enflasyon verilerine göre, taze (çiğ) sütte yıllık fiyat artış oranı yüzde 162,3’e, diğer ürünlerin fiyatları ise yıllık yüzde 160,6 gibi yüksek bir oranda arttı

Tereyağındaki artış yüzde 137,2 olurken, peynir fiyatları yüzde 129,1 oranında arttı. Üstelik bu fiyat artışı her geçen gün devam ediyor.  

Artan yem tedarik maliyetleri karşısında süt üreticileri ise hayvanlarını kesime yollamaya başladı. Üreticilerin içine düştüğü bu durum doğal olarak üretime de yansıyor. Yine TÜİK verilerine göre inek sütü üretim miktarı 2022 yılının ilk on ayında geçen yıla göre yüzde 3,3 oranında düşerken aynı dönemde işlem görmüş içme sütü üretiminde de düşüş yüzde 3,3 ve inek peynirinde yüzde 5,1 oldu. Artışlar devam ettikçe de süt üreticileri üretim faaliyetinden vazgeçmeye devam ediyor. 

'Şirketler sütleri peşin fiyatına satın alıyor, olan da bize oluyor'

Mahsum Yardımcıel Kars'ta yaşayan bir süt üreticisi. Kendisi aynı zamanda inşaatta çalışıyor. Ailece hayvancılık yapıp süt ve süt ürünlerini satarak geçimlerini yapmaya çalışıyorlar. 

Sütlerin kış aylarında çeşitli fabrika, mandıra ve benzeri şirketler tarafından peşin satın alındığını ifade eden Mahsum şu an sütlerini 5.5 liraya sattığını ifade ediyor. "Sene başında geldiler, kış ayları başlarken. Süt fiyatını 5.5 Liraya sabitlediler. Üreticinin ne gücü var burada ne de bir birikimi. Adamlar bir de peşin parayı elimize sayınca herkes sütünü peşin satıyor. 5.5 Liradan sattık. Şimde raflarda, marketlerde 20 liradan fazla. Bizden alan aracılar en az 12-13 liraya firmalara teslim ediyor. Arada müthiş bir fark var. Üstelik yeme, samana ve hayvanın aşılarına para yetiştiremiyoruz. Sattığımız süt aldığımız yeme yetmiyor" diyor. 

'Hayvanlarımı satsam yapacağım iş yok, borca çalışıyoruz resmen'

Mahsum'un baktığı 10 tane büyük baş hayvan var. "Bunları satsam yapacağım iş yok. Mecburuz yani bir yandan. Ama borca çalışmaktan başka da bir şey yapmıyoruz. Mesela bizim hayvanlar ortalama cinsten. Öyle litrelerce süt veren özel türler değil. Zaten o özel cins hayvanlar buralarda pek olmuyor. Havası soğuk buranın, otlak alanlar dağlık. Şimdi bir ineğin bana 6 ila 9 kilo arasında yem masrafı oluyor. Samanı da ek olarak ilave ediyorum. Bu da ayda yaklaşık 40 bin liralık bir masraf demek. Şimdi benim sattığım sütün parası aylık 40 bin lira ediyor mu? Hayır. Geçen babamla bir hesap yaptık. Geçen sene sattığımız süt ve aldığım yem parasını çıkarınca aylık 2 bin lira kazanmışız. Peki geçim nasıl sağlanacak? O da ineklerin danalarını satarak oluyor. Yani işi gücü bırakıp borç ödemek için çalışıyoruz. Halbuki devlet desteklemesi olsa süt ürecilerine, yem ve benzeri ürünleri ucuza temin etsek daha iyi olur" diyerek anlatıyor içinden geçtiği süreci.

'Piyasa zengini koruyor, çiftçiler hayvanı kesime yolluyor'

Baran Özağın ise hayvanlar çobanlık yapıyor. Bir yandan süt sağımı bir yandan hayvanların beslenmesi bir yandan da ahırın işlerini yapıyor. Üstelik çok fazla iş gücüne ihtiyaç duyulan bu işleri hem daha düşük gelirle hem de daha az kişiyle yapmaya çalışıyor. 

Baran piyasanın zengini koruduğunu ifade ediyor. "Artık benim birkaç ineğim olsun kapımda, süt satar peynir satar geçimimi yaparım demek mümkün değil. Artık kapının önündeki birkaç inek o eve yük. Zulüm haline geldi. Kimse besleyemiyor kapısındaki hayvanı. Yem fiyatları pahalı sütü ise ucuza satıyoruz. İnsanlar da çaresizlikten elindeki hayvanları kesimhanelere yolluyor. Çünkü hiçbirimiz sattığımız süt parasına süt alamıyoruz. Hayvanları besleyemeyenler de ellerindeki hayvanları gönderiyor kesimhaneye, yüklü miktarda para alıp borcunu kapatmaya çalışıyor. Köy yerinde peynir ya da süt bulamadığımız örneklere denk geliyoruz. Durum ciddi, farkında mı herkes? Kars'ın köyünde süt ya da peynir almak için önceden sipariş verip sıraya girenler oluyor. Artık hayvancılık yapmak için en az 200 ineğin olacak, büyük entegre tesislerin olacak ya da bu şirketlere teslim olacağız. Tekel oluyor her şey. Sonra da ne kalite ne de sağlık kalır geriye. Durumlar kötü" diyerek anlatıyor. 

Türkiye süt üretimimde kendi kendine yetemeyen bir ülke haline geliyor

Bugün ülkemizde yemlerin yaklaşık %60'ı ithal ediliyor. Son zamanlarda Türk parasının değer kaybetmesi nedeniyle yem maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Türkiye yılda yaklaşık 13.4 milyon ton yem maddesi ithal ediyor ve buna karşılık 5.4 milyar dolar döviz ödüyor. Dolayısıyla bu da süt ürünlerine zam olarak yansıyor. Son altı ay içinde süte gelen zam oranı yaklaşık yüzde yüze yakın. 

Yaşanan ekonomik sorunlardan ötürü hayvanların kesime gönderilmesi ahırların boş kalmasına neden oluyor. Üretici Dolar ile ürünlerini temin edip Lirayla satış yapıyor. Böyle olunca da makasın kapanması mümkün görünmüyor. Birçok uzman ise durum böyle devam ederse Türkiye süt temininde de dışa bağımlı hale gelebilir ve Türkiye tekrar edildiği ifadesiyle "Süt üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke" olma durumundan çıkabilir diyor. 

*Fotoğraflar: Faysal Kanber