Suriye'yle normalleşmeyi askıya alma emareleri başladı: Hakan Fidan'dan 'Esad hazır değil' çıkışı

Dışişleri Bakanı Fidan, "Bizim temennimiz, Esad’ın kendi muhalefeti ile anlaşması. Ancak anladığımız kadarıyla kendisi ve ortakları, muhalefetle anlaşmaya ve büyük bir normalleşmeye hazır değil" dedi.

Haber Merkezi

Türkiye, bu yılın başları itibariyle Şam hükümetiyle normalleşme adımları atacağına dair birçok mesaj vermişti. Buna dair Rusya, Suriye ve İran'la birlikte dışişleri bakanları düzeyinde toplantılar yapıldı. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, geçtiğimiz Haziran ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le buluşmadan önce "Esad'la görüşebilirim" demişti.

Normalleşme gündeminin sıcak olduğu dönemde, bir gün içinde Kayseri'den Afrin'e uzanan şiddet olayları yaşanmıştı. Olayların ardından açıklama yapan Erdoğan, yaşananları "sinsi tuzak" olarak nitelemiş; Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la görüşmekte kararlı olduğunu vurgulamıştı.

Ancak, Ortadoğu'da yaşanan son gelişmelerle, Ankara'nın Esad'la diyalog sürecine dair yaklaşımında değişim emareleri şimdiden başladı.

Fidan'dan 'Esad muhaliflerle anlaşmalı' çıkışı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye ile ilişkiler konusunda yeni açıklamalarda bulundu.

Hürriyet yazarı Hande Fırat'a konuşan Hakan Fidan, "Türkiye, bu çatışmasızlık ortamında rejimin ve muhaliflerin üzerinde anlaşabilecekleri bir siyasal çerçeveyi oluşturmalarını görmek istiyor. Rejimin, muhaliflerle birlikte halkına güvenli ve istikrarlı bir ortam sağlaması önemli" dedi.

"Temas ve konuşma ayrı yöntemlerdir" diyen Fidan, "Suriye açısından, sahici bir konuşma Suriyeli muhaliflerle olmalı. Bizim temennimiz, Esad’ın kendi muhalefeti ile anlaşması" ifadelerini kullandı.

'Esad hazır değil'

Fidan, şöyle devam etti: "Ancak anladığımız kadarıyla kendisi ve ortakları, muhalefetle anlaşmaya ve büyük bir normalleşmeye hazır değil. Şu an itibarıyla, Esad ve ortakları belli sorunları çözmeye pek hazır görünmüyorlar."

İsrail’in Suriye’ye saldırılarının arttığını belirten Fidan, "Terör örgütü ve diğer unsurların bu kaos ortamından istifade etmeye kalkması, Suriye’yi daha büyük bir istikrarsızlığa sürükleyebilir. Bunu kimse istemez" ifadelerini kullandı.

İdlib'deki selefi cihatçıların silahlanması Türkiye'nin tavrını nasıl etkileyecek?

Suriye'nin İdlib vilayetindeki 'gerilimi azaltma bölgesi'nde konumlanan HTŞ başta olmak üzere selefi cihatçı örgütler, İsrail'in Lübnan ve Suriye'ye dönük saldırılarını fırsat bilerek geçtiğimiz ay yeniden silahlanmaya başlamıştı.

Ülkedeki cihatçı grupların, özellikle İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırısından sonra, İsrail saldırılarının Suriye'deki Hizbullah ve İran güçlerinin bulunduğu noktaları hedef aldığı yerlerde, "zeminin tekrar ilerlemeye ve kontrol haritalarını değiştirmeye hazır olduğuna inandığı" belirtiliyordu.

Bu bölge, Mart 2020'de Rusya ve Türkiye arasında bölgede gerilimi azaltma adına imzalanan Moskova Mutabakatı ile yönetiliyor.

Bu dönemde Türkiye, Moskova Anlaşması'ndan yararlanarak İdlib vilayeti genelindeki askeri varlığını güçlendirmişti. Burada binlerce asker konuşlandıran Türkiye, vilayette cihatçılarla Suriye ordusu arasındaki temas hatlarında bir savunma duvarı oluşturan üsler kurmuştu.

Suriye hükümetiyle normalleşme sürecine giren Ankara'nın, bu gelişmeler ışığında askeri olarak hangi pozisyona yöneleceği tartışma konusu haline gelmişti.

Bugün Türkiye, görünürde İdlib'deki insani durumu etkileme korkusuyla ve Rusya ile varılan anlaşmaların uygulanması nedeniyle bu operasyonu reddediyor ve uyarıyor.

Ancak, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşın başlıca aktörlerinden olan Türkiye'nin, Suriye'de çatışmaların yeniden başlaması durumunda ABD'nin ekseninde hareket edip, normalleşme süreci başlattığı Suriye hükümetini yeniden hedef alması da bir olasılık. Ankara, bu noktada Suriye hükümetini yıllardır hedef alan İsrail'le birlikte hareket edebilir.

Burada, Türkiye'nin bölgede dengelerin bozulması durumunda Rusya'yla yaptığı mutabakata bağlı kalıp kalmayacağı da tartışma konusu olacak.