Suriye yönetimine mâl edilen işkence fotoğraflarından adını alan ABD’nin Suriye’ye yönelik Sezar Yaptırım Yasası 17 Haziran'da yürürlüğe girdi. Yasa, Batılı emperyalistlerin ve taşeronlarının askeri olarak diz çöktüremedikleri Suriye Arap Cumhuriyeti’ne ekonomik olarak darbe indirme amacı taşıyor. ABD bu yasayla Suriye'de yönetimdeki bazı isimler ve kurumlar ile onlarla parasal ilişki içinde olanları içeren geniş bir kesimi hedef alıyor.
Batılı emperyalistlerin insan hakları ve sivilleri koruma gerekçesiyle egemen devletleri boğma yöntemine sıkça başvurduğu biliniyor. Bu yasa zamanlaması itibariyle Suriye'de savaşın ortaya çıkardığı hakimiyet bölgeleri belirginleşirken Batılı emperyalistlerin Suriye Arap Cumhuriyeti'ni mevcut hakimiyet alanı içerisinde zayıflatma çabası olarak yorumlanıyor.
Öte yandan Suriye ekonomisinde geçen hafta yaptırımların başlamasından önce Suriye lirasının dolar karşısında aşırı değer kaybettiği bir çalkalanma yaşandı. Şimdi bu çalkalanmanın yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Suriye ekonomisinde ve siyasetindeki gelişmelere etkileri tartışılıyor.
Suriye'de ilk kurtarılacak: Patronlar
Sezar Yasası’nın açıklanmasının ardından Suriye devleti, halkın yaşam koşullarının dışa vurduğu kırılganlıklar üzerine sağlam bir görüntü vermeye çalışıyor. Suriye Merkez Bankası Suriye lirasının karaborsa değeri ile dışarıdan gelen transferlerdeki değerini dengelemeye çalışan bir müdahale bulundu. Döviz kuru, ithalatın finansmanını sağlayacak ve Suriye ekonomisinin muhtaç olduğu transferleri olanaklı kılacak bir düzeyde belirlendi.
SANA haber ajansının ekonomik ablukaya rağmen Humus’ta yer alan Hasya sanayi bölgesinde yatırımların arttığı, 2020’nin başından beri bölgedeki yatırımcılara 20 yeni yatırımcının eklendiğini ve yatırımcı sayısının 936’ya ulaştığı yönünde haberler yapması dikkat çekiyor. Şu anda sanayicilere elektrik yardımıyla desteklenen yatırımların Suriyeli patronları ayakta tutmaya çalıştığı, işçilere ise istihdam vaatlerinde bulunulduğu görülüyor.
Sezar Yasası değil tüccarlar, spekülatörler suçlu
Lazkiye’de halktan görüşler alan Al Ahbar haber sitesi, halkın Sezar Yasası’na dayandırılan fiyatlardaki artışı bir fırsatçılık olarak algıladığını ortaya koyuyor. Pazardaki tahıl fiyatlarına tepki gösteren bir emekli "Bulgurun Sezar Yasası’yla ne ilgisi var, ithal edilmiyor ki?" derken bir diğeri "Biz yüz yıldır Sezar Yasası altında açlık yaşıyoruz" diyor. Genel görüş, Sezar Yasası daha yürürlüğe girmeden istifçilik yapan tüccar ve zenginlerin suçlu olduğu yönünde.
Halk Meclisi'nin 7 Haziran'daki oturumunda Suriye Komünist Partisi (Bektaş) adına Ömer Bektaş benzer bir noktadan hükümeti eleştirdi. Küçülme ve enflasyonun aynı anda yaşanmasının Sezar Yasası'ndan ziyade istifçiler, spekülatörler, tekellerden kaynaklandığını belirterek kaynakların "katılımcılık" adı altında yerli ve yabancı özel sektöre teslim edildiğini söyledi. Küba ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti örneklerini veren Bektaş, on yıllardır yaptırımlara maruz kalan bu ülkelerin devletçi ekonomileri sayesinde sosyal ve ekonomik olarak gelişebildiğini, Suriye'deki gibi bir burjuva sınıfının buralarda olmadığına işaret etti. Hükümetin burjuva sınıfına yaslandığı konusunda bir yanılsamaları olmadığını belirten Bektaş "Zenginlerin kaynakları halka!" çağrısında bulundu.
Suriye'nin alacaklı 'dostları'
Suriye ekonomisi yaptırımlarla zora girdikçe Suriye'nin direncini "borçlu" olduğu Rusya ve İran'ın bu borcu mali olarak Suriye'den tahsil etmenin arayışında olduğu sıkça dile getirilmeye başlandı. Geçtiğimiz aylarda Suriye’nin başlıca GSM şirketi Syriatel’in sahibi Mahluf’un da dahil olduğu çok sayıda zengine yönelik soruşturmayı bu kapsamda değerlendiren yorumlar var.
İddialara göre Esad’ın kurduğu Yolsuzlukla Mücadele Komitesi’nin yürüttüğü operasyonların arkasında, Rusya ve İran’ın Suriyeli bazı zenginleri kendilerine engel olarak görmeleri var. Örneğin geçen yıl İran Devrimci Muhafızları'nın Suriye'de üçüncü GSM operatörünü kurma niyeti haberlere yansımış, bunun ardından ona rakip olacak Mahluf'a ait Syriatel’e devletin el koyması dikkat çekmişti.
Suriye lirasına karşı Türk lirası
Sezar Yasası’yla Suriye’de cihatçıların hakim olduğu bölgelerde de bir ekonomik hareketlenme gözleniyor. İdlib ve Halep kırsalında Suriye lirasının değer kaybetmesinden fırsatla Türkiye buralara PTT aracılığıyla Türk Lirası pompalamaya başladı. Sezar Yasası’nın yürürlüğe girmesinden önce başlatılan bu uygulamanın yaygınlaştırılması muhtemel. Bunun Suriye ekonomisinin sıkıntılarını artıracağı tahmin ediliyor.
Öte yandan The National adlı internet sitesine göre Suriye hükümeti, yaptırımların ekonomideki etkisini aşabilmek için cihatçıların hakimiyet bölgelerinden yaptırıma maruz kalmayan orta düzey tüccarlar aracılığıyla tahıl ve petrol tedarik etmeyi planlıyordu. Türk lirasının devreye girmesiyle bunun zorlaşacağı, kaçak ithal ürünlere bağımlılık ve vurgunculuğun artacağı söyleniyor.
AB destekli 'bağımsız' Suriye muhalefetinde hareketlilik
Sezar Yasası'nın yürürlüğe girmesini takip eden günlerde Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) Suriye Demokratik Meclisi’ne (SDM) katıldığı duyuruldu. Viyana’da yapılan toplantıda Kahire, Moskova ve İstanbul gibi farklı eksenlerde hareket eden siyasi grupların oluşturduğu Suriye Koalisyonu’ndan farklı olarak SUK ve SDM’nin “bağımsız” olduğu ilan edildi.
SDM, Kuzey Suriye’de Kürt siyasi oluşumunun başını çektiği özerklik yanlısı Suriye Demokratik Güçleri’nin siyasi kanadı olarak biliniyor. SUK ise 2011’de Suriye’de yeni siyasi parti yasasının kabulünden sonra kurulan Sosyal Demokrat Parti’nin başını çekenlerin 2013 yılında İspanya’da oluşturduğu muhalif Kordoba Grubu’ndan geliyor. Esad’ın olmadığı bir Suriye yönetimine hazırlık amacı taşıyan gruplar Avrupa’da çeşitli toplantılar düzenleyeceklerini bildirdiler.
Askeri sahada 'suni denge'
Sezar Yasası'nın ekonomiyi çalkaladığı bu günlerde askeri saha görece durgun görünüyor. Önceki gün Suriye Arap Ordusu'nun Ayn İsa’ya takviye birlikler sevk ettiği haberi geldi. Birliklerin Haseke-Halep arası M4 yolunu koruması öngörülüyor. 2019’de Suriye Arap Ordusu ile SGD arasında Fırat’ın iki yakasının korunması üzerine yaptığı anlaşma, Rusya ile Türkiye arasında M4 karayolunun iki tarafının korunması konusundaki uzlaşmayla bir dengeye oturmuştu.
Türkiye kuzeyde kendi hakimiyet alanını pekiştirirken Rusya’nın Lazkiye’den Irak’a uzanan ve Suriye ekonomisi açısından da hayati olan hatta dokundurtmamayı esas aldığı görülüyor. Ancak gerek Sezar Yasası'nın etkileri gerek Suriye'nin cihatçı ve liberal muhalefetindeki hareketlilik askeri sahadaki mevcut dengelerin kalıcı olmayacağını gösteriyor.