SÖYLEŞİ | Gıda fiyatları neden yükseliyor, nasıl düşer?

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Suiçmez de esas tartışılması gerekenin tarım politikası olduğunu söylüyor. Raflardaki fiyatlar sadece bir sonuç.

Haber Merkezi

Enflasyon ama en çok da gıda enflasyonu, işsizlikle birlikte halkın en önemli gündem maddesi. İktidar da bu şikayetleri biliyor olmalı ki, günah keçisi olarak market zincirleri öne sürüyor. Ancak konu çok daha bütünlüklü ve ciddi. AKP'nin geçmişten devraldığı ve sadakatle sürdürdüğü piyasacı tarım politikası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "vatandaşımızı ezdirmeyiz" açıklamaları, göstermelik baskınları da anlamsızlaştırıyor. 

Baki Suiçmez

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Suiçmez de esas tartışılması gerekenin tarım politikası olduğunu söylüyor. Raflardaki fiyatlar sadece bir sonuç ama bu marketlerin gıda piyasasını kontrol ve manipüle ediyor olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Ortada neresinden tutulsa elde kalan bir sistem var.

Suiçmez'in sorularımıza yanıtları şu şekilde:

Son zamanlarda medyada gıda fiyatlarının neden bu kadar arttığı tartışılıyor. Aslında tarlada çok ucuz olan ürünlerin halka çok pahalıya ulaşmasında suçlunun aracılar ve marketler olduğu savunuluyor. Bu yaklaşım için ne dersiniz, doğru mu? 

Serbest piyasanın en acımasız, en kuralsız hali bugün Türkiye’de tarım ve gıda sektörlerinde yaşanıyor. Marketlerdeki fiyatların artışı, ısrarla uygulanan yanlış tarım politikalarının ve politik tercihlerin bir sonucudur. Raflarda gıda maddeleri fiyatları aşırı artarken, bu süreçte yeterince kazanamayan çiftçiler, üreticiler masumdur, pahalı ürün alan tüketiciler masumdur. 

Talimat ile gıda enflasyonu düşmez. Ülke düzeyinde kamu yönlendiriciliğinde tarımsal üretim planlaması ile arz talep dengesi sağlanamazsa, girdi maliyetleri düşürülmezse, zamanında yeterli destek verilmezse, tarımsal kredi ortamı iyileştirilmezse, aracılık sistemi ve tekelleşen zincir marketler denetlenmezse sadece son üründeki vergi oranlarını indirmekle ya da göstermelik denetlemelerle, gümrük vergilerini düşürerek ya da sıfırlayarak sorun çözülemez. 

Peki market ve aracıların üretici üzerinde bir yönlendiriciliği, baskısı yok mu? Özellikle 4 büyük marketin neredeyse tüm sektörü elinde tuttuğunu biliyoruz çünkü. İşin ilginci bunlar arası iktidarla da gayet iyi olan sermaye grupları. 

Tabii ki var. Bugün zincir marketlerin temsilcilerinin kamu yönetiminde en önemli görevlere atandığı bir süreci yaşıyoruz. Oysa, zincir marketlerin sözleşmeli üreticilik modeli üzerinden zararı çiftçiye, kârı markete kalacak şekilde işleyen piyasadaki tekelci rolü denetim altına alınmalı. Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, tarım ve gıda sektörü tümüyle özel sektörün inisiyatifine bırakılmamalı, üretici ve tüketicilerin üretim, ürün işleme, ürün satış, satın alma ve eğitim konularında güçlenmesi için kooperatifleşmesi desteklenmelidir. Demokratik, güçlü üretici ve tüketici kooperatifleriyle aracılık sistemi kısaltılarak üreticinin kazanacağı ve tüketicinin yeterli ve ucuz gıda tüketebileceği bir gıda tedarik zinciri kurulmalıdır.

Sizce gıda fiyatlarındaki yükselişinin önüne geçmek adına en hızlı atılması gereken adım nedir?

Uygulanan tarım politikasının ivedilikle değiştirilmesidir. Gıda tedariki zincirinin güçlü demokratik kooperatifler yerine kâr mantığıyla hareket eden zincir marketlere ve özel tekellere bırakılması, çiftçi örgütlerinin güçsüzlüğü ya da iktidar güdümünde hareket etmesi gibi yanlış politikalar nedeniyle önümüzdeki yıl ve yıllarda tarımsal üretimimizin azalması, çiftçimizin daha da yoksullaşarak üretimden çekilmesi gündemde. Bu olumsuz durum yükselen dünya gıda fiyatlarının da etkisiyle tüketicilerimize daha pahalı gıda olarak yansıyacaktır. 

Gıda fiyatları yükseldi diye gümrük vergisi düşürülür veya sıfırlanırsa tarımda dışalım artar ve Türkiye açık pazar haline gelir. Dışalımla rekabet edemeyen çiftçi üretiminden çekilir ve üretim düştükçe daha çok dışalım yapmak zorunda kalınır. Bu kısır döngünün ülkemiz tarımına daha fazla zarar vermemesi için gümrük vergileriyle oynamak yerine yeni kamucu politikaya uygun politika araçlarıyla ülkemizde tarımsal üretim artırılarak fiyatın ve piyasanın kamu yönlendiriciliğinde düzenlenmesi gerekir. 

Gıda güvenliği artık tüm dünyanın tartıştığı bir konu. İktidarın tarım politikasını bu açıdan nasıl buluyorsunuz, Türkiye doğru yolda mı?

Yalnızca gıda güvenliği değil, gıda güvencesi ve asıl gıda egemenliği tüm dünyanın tartıştığı konular. Yaşanan küresel salgın, dünya genelinde tarım ve gıda sektöründe de kamunun rolünün, özel sektöre bağlı serbest piyasa ekonomisinin, küresel ticaret kurallarının ve uluslararası ilişkilerin yeniden sorgulanmasına yol açmıştır. Belirsizliği süren pandemi sürecinde ülkeler kendi üretimlerini ve stoklarını artırmaya çalışmakta, sınırlarını kapatmakta, ihracat yasakları koymakta, dış ticaret hacmi daralmakta, korumacılık önlemleri artmaktadır. 

Ülkemizde önceki yıllarda olduğu gibi pandemi sürecinde de maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik, somut ekonomik desteklere dayalı üretim seferberliğine yönelik tarım politikaları uygulamaya konulmamaktadır. Ülkemizde tarım sektörümüze yönelik pandemiye özel ciddi hiçbir önlem alınmadı. Geçmiş yıla ilişkin yetersiz desteklerin geç ödenmesi, pandemi önlemi gibi sunulmaya çalışıldı. Derinleşen ekonomik kriz ve fahiş döviz artışı karşısında dövize bağlı mazot, gübre, ilaç, yem, tohum gibi girdilerde maliyeti azaltıcı vergi düzenlemeleri gündeme gelmedi. Ek ekonomik destek paketlerinde tarım sektörü yer almadı. Kamu borçları yapılandırılırken çiftçi borçları kapsama alınmadı. Aksine üretim ve gıda tedarik zincirinin tümüyle serbest piyasaya eklemlenmesi için adımlar atılmaya devam edildi.

Tarım ve gıda alanında büyük oranda dışa bağımlı hale gelen ülkemizde, özellikle 1980’li yıllardan sonra uygulanan ve mevcut iktidarın ısrarla sürdürmeye devam ettiği, dış odaklara bağımlı, desteklerin kaldırılması ve azaltılmasına, dışalıma, özelleştirmelere dayalı neoliberal tarım politikalarının ülkemizde kronikleşen tarım ve gıda sektörü sorunlarını günümüzde de çözemediği ortadadır. 

Covid-19 salgını sürecinde dünya ölçeğinde yeniden gündeme gelen dış ticaretteki korumacı tercihlerden ve tarımı destekleyici politikalardan ders çıkararak, ülkemizdeki dışa bağımlı neoliberal politikalar yerine bir an önce üretim odaklı ulusal çıkarlara yönelik yerli üretimi ve üreticimizi koruyan “kamucu tarım politikası” değişikliğine gidilmelidir.