AKP Ekrem İmamoğlu’nun karşısına bir TOKİ’ciyi çıkardı. Bu, İstanbul’dan geriye kalanları yağmalama iştahının bir dışa vurumu aynı zamanda.
Kurum’un TOKİ'den Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na uzanan kariyeri imar rantının merkezlerinde biçimlendi. Yağmada o kadar gözü kara ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çılgın proje” olarak adlandırdığı Kanal İstanbul Projesi’ni, “Türkiye'yi dünyada lider ülke yapacak bir projedir” sözleriyle savundu. Sokakta kalanlara ev sözü verdi, sözünü tutmadı.
Veremediği evler için yurttaşlardan 15-21 bin lira arası ödeme istedi. “Nasıl vereceğiz” diyen yurttaşlara, “Vatandaşımız biraz dişini sıkarak, biraz eşinden, dostundan borç alarak, bu bedeli karşılayabilir” diye de akıl verdi.
En marifetli işi ise son imar affı. Önce imar barışının en büyük savunucusu olan Kurum, bir yıl sonra “İmar barışı, ‘imar barışına giren yapılar sağlamdır, riskli değildir’ anlamı taşımıyor” diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çabaladı. Çevreye ve şehirciliğe bakması budur.