'Sığınmacılar suçlu muamelesi görüyor, geri gönderme merkezleri denetlenmeli'

Geri gönderme merkezlerinde ayrımcılık ve kötü muamelenin sığınmacıları intihara sürüklediği iddialarına ilişkin konuşan avukat Deman Güler bu alanlar için 'denetime açık ve şeffaf değil' dedi.

Haber Merkezi

Aydın Geri Gönderme Merkezi'nde (GGM) zorla tutulan Afgan sığınmacı Sayyid Ümit Sadat'ın yaşamına son verdiği duyuruldu.

Sadat'ın kaldığı odada çarşafla kendini astığı ve 19 yaşındaki gencin 15 gündür GGM'de olduğu öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, 2019'da da aynı GGM'de yine bir intihar daha yaşanmıştı.

Kötü muamele ve ayrımcılık yeni değil

GGM'lerde sığınmacıların işkence, ayrımcılık ve kötü muameleye maruz kaldığı yıllardır tartışılıyor. Daha önce Gaziantep Oğuzeli'deki ve İzmir'in Harmandalı'dakiler başta olmak üzere çok sayıda GGM'den benzer şikayetler gelmiş, intihar vakaları yaşanmış ve bazıları Meclis'e de taşınmıştı.

GGM'lerdeki bu durum yeni olmamasına rağmen baroların denetim ve yardım talepleri de il göç idareleri tarafından geri çevriliyor. Sığınmacılar idari gözetimde olmalarına rağmen "suçlu" muamelesi görüyor. Kötü koşullarda barındırılıyor.

'GGM'leri denetleyemiyoruz'

Sığınmacıların yoğun olduğu Ege bölgesi için de aynı koşullar söz konusu. soL'un görüşlerine başvurduğu İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Deman Güler de GGM'lerde yaşananları denetim ve şeffaflık eksikliğine bağlıyor:

"Biz GGM'leri barolar başta olmak üzere denetleyemiyoruz ne yazık ki, denetime açık ve şeffaf yerler değil. Bunu Örneğin İzmir Barosu olarak Göç İdaresi ile de paylaştık. Biz tüm Ege coğrafyasında sığınmacılarla ilgili en çok iş yapan barolardan biriyiz ancak buralara giremiyoruz. Bu alanlardaki problemlerin tespiti ve çözülmesi konusunda ilerleme sağlanması için önce denetimin yapılabilir olması gerekiyor.  

'Buradaki kişiler yalnızca idari gözetimde, suçlu değil'

İzmir'de de barınma alanlarında böcekler olduğu, kapalı kalmayla ilgili sıkıntılar yaşandığı ve hapishane koşulları olduğu söyleniyor. Buradaki kişiler yalnızca idari gözetimde, suçlu değiller bunun altını çizmek gerekiyor. Ancak bu kişilerin baroya ulaşımı İzmir özelinde mesela sağlanmıyor. Avukatlara ulaşamıyorlar yani. GGM'ler hapishane değil dolayısıyla bu intihar eden kişiye de sınırdışı yapılacaksa 'sınırdışına davet' uygulanmalıydı. Psikolojik rahatsızlığı varsa sağlık kuruma sevkedilmeliydi. Bunlar ne kadar yapıldı, bilmiyoruz. Bunların yaşanması da şeffaflık eksikliğinden kaynaklanıyor. İzmir'deki GGM, 'geçici barınma merkezleri' gibiydi daha sonra bu hale geldi. Burada geçerli hukukun işletilmesi için AB'ye de iş düşüyor aslında. Çünkü AB fonlu, burada oturulan masalardan kullanılan eşyalara kadar her şeyin üzerinde 'AB'nin olduğu' yazıyor. Gerekli denetimin bu anlamda da yapılması ve 1951 Mülteci Sözleşmesinin uygulanması gerekiyor."