Salgının faturası emekçilere çıkıyor: İşsizlik oranı yüzde 30'a, işsizlerin sayısı 10 milyona ulaştı

Salgın günlerinde işsizlik, yoksulluk, sömürü her geçen gün artırıyor ve toplumun daha geniş kesimlerini içine alıyor. İşsizlik oranı yüzde 30'a, işsizlerin sayısı 10 milyona ulaştı.

Fuat Sözen

TÜİK 2020 yılı Haziran dönemi (Mayıs-Haziran-Temmuz) işgücü istatistiklerini açıkladı. Açıklanan verilerden 2018 Ağustos ekonomik krizinin ve pandeminin işgücü piyasasına olan olumsuz etkilerinin derinleşerek devam ettiği görülüyor.

İşgücü istatistikleri, pandemi dönemi koşullarını ve istihdama yönelik politikaların sonuçlarını dikkate almadığı için bu dönemde yaşananları yansıtmaktan uzaktır. Bu durum istihdam ve işsizlik istatistiklerinin değerlendirilmesinde ciddi sorunlar yaratıyor.

TÜİK verilerine göre 2020 Haziran ayında geçen yılın aynı dönemine göre hem işgücü ve hem istihdam birlikte azalmaya devam ediyor. 2018 krizinin etkisi bitmeden salgın ile derinleşen ekonomik kriz emekçilerin iş bulma imkanlarını büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Bu nedenle iş bulma ümidini kaybettiği için iş aramaktan vazgeçen emekçilerin sayısı hızla artıyor ve işgücüne dahil olmuyorlar. İşsizlik ve yoksulluğun her geçen gün etkisini arttırdığı ve toplumun daha geniş kesimlerini içine aldığı görülüyor.

Emekçiler için tümüyle olumsuz olan 2020 Haziran dönemi işgücü verileri değerlendirildiğinde öne çıkan başlıkları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

  • 2020 Haziran ayı verilerine göre son bir yılda işgücü 2 milyon 134 bin kişi azalarak 30 milyon 632 bine, işgücüne katılma oranı ise yüzde 53,3'den 49,0'a geriledi.
  • İstihdam aynı dönemde 1 milyon 981 bin kişi azaldı. Bu kaybın 847 bin kişisi, yüzde 43'ü, sigortasız ücretli çalışanlarda (kayıt dışı çalışanlarda) gerçekleşti.
  •  İstihdam oranı da önemli ölçüde azalarak, yüzde 46,4'den yüzde 42,4'e geriledi.
  •  TÜİK'in dar tanımlı işsiz sayısı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 152 bin kişi azalarak 4 milyon 101 bin kişi oldu, dar tanımlı işsizlik oranı ise 0,4 oranında artarak yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti.
  • Genç nüfustaki işsizlik oranı 2018 Ağustos krizinden bu yana artarak % 20,3'den % 26,1 seviyesine ulaştı.
  • Gerçek işsizlik düzeyini gösteren geniş tanımlı işsiz sayısı ise son bir yılda 3 milyon 206 bin kişi artarak 10 milyon 194 bin kişiye yükseldi. Gerçek işsizlik yüzde 19,9'dan 28,9'a yükselerek büyük artış gösterdi.
  • Kadınlarda dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 1,1 oranında azalarak yüzde 14,5 oldu.
  • Geniş tanımlı kadın işsiz sayısı ise Haziran 2019’da 3 milyon 196 bin iken Haziran 2020’de 4 milyon 366 bin kişiye ulaştı. Geniş tanımlı kadın işsizlik oranında da son bir yılda büyük bir artış gerçekleşti, yüzde 26,7'den yüzde 35,5'e yükseldi.

İstihdam

2020 Mart ayından bu yana pandemi döneminde işten çıkarma yerine kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alan işçiler çalışmadığı halde istihdam ediliyor gözüküyor. Ayrıca kısa çalışma ödeneği alamayan, kayıt dışı ve kendi hesabına çalışıp işsiz kalanların büyük bir kısmı pandemi döneminde iş arama eğiliminde olmadığından işgücü piyasası dışına çıktılar ve bu kesim de TÜİK verilerinde işsizlik sayılarına dahil edilmedi.

Bu durum istihdam verilerinin daha düşük, işsizlik sayılarının ise daha yüksek çıkmasını engellemektedir. Tüm bu gelişmeler istihdamın azalışı ile işsizlik sayıları arasındaki ilişkiyi önemli ölçüde koparmıştır.

İstihdam 2018 Ağustos ekonomik krizinden bu yana sermayeye verilen çeşitli teşvik tedbirlerine ve istihdam seferberliklerine karşın istihdam artmadığı gibi 2 milyon 787 bin kişi azalmıştır.

Açıklanan Haziran 2020 verilerine göre son bir yılda istihdamdaki azalış 1 milyon 981 bin kişiye ulaştı. Buna paralel olarak istihdam oranı da son bir yılda yüzde 4 oranında düşerek yüzde 42,4'e geriledi. Haziran ayı verileri salgın nedeniyle kapanan işyerlerinin Haziran ayından açılmaya başlaması ile birlikte salgının başladığı Mart ayı istihdam düzeyine ulaşıldığını gösteriyor (Grafik-1).

Ancak kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alan yaklaşık 5 milyon kişinin istihdam dışında tutulduğu dikkate alındığında istihdamdaki düşüş büyük sayılara ulaşıyor.

Pandemi döneminde en büyük istihdam kaybını sigortasız ücretli çalışanlar (kayıt dışı çalışan) emekçiler yaşıyor. Sigortasız çalıştıkları için pandemi döneminde uygulanan kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gibi uygulamalardan yararlanamayan bu kesim daha çok işsiz kaldı, dolayısıyla TÜİK verilerinde daha fazla gözükür oldular.

Son bir yılda sigortasız ücretli çalışanların istihdamındaki azalma 847 bin kişidir. Toplam 18,3 milyon ücretli çalışanlar içinde sigortasız ücretli çalışanların payı yüzde 15 olmasına karşın istihdamdaki toplam azalmanın yüzde 43'ü sigortasız işçilerden oluşmaktadır.

Pandemi döneminde istihdamı en fazla azalan sektör beklendiği üzere hizmetler kesimindedir. Bu sektörde istihdam içindeki payından daha yüksek oranda istihdam düşüşü gerçekleşti.

Hizmetler sektörü içinde en çok konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri sektörü istihdam kaybı yaşamıştır. Hizmetler sektörünün alt faaliyet kolları incelendiğinde, istihdam kaybındaki diğer yüksek paya sahip sektörlerin; toptan ve perakende ticaret, idari ve destek hizmet faaliyetleri, ulaştırma ve depolama ile kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor faaliyetleri olduğu görülüyor.

İşsizlik ve işgücü

Haziran 2019'da 32 milyon 766 bin kişi olan işgücü 2 milyon 742 bin kişi azalarak 30 milyon 632 bine gerilemiştir. İşgücüne katılma oranı son 5 yıldır ortalama yüzde 51-53 bandındayken 2019 Eylül ayından bu yana hızla azalarak, on yıl önceki, yüzde 49 düzeyine inmiştir.

İşgücüne katılma oranında dolayısıyla işgücündeki düşüş iş arama eğiliminin çeşitli nedenler ile (kadınlarda daha farklı olmak üzere) azalması anlamına da geliyor. İş aramayıp çalışmaya hazır olanların ve ümidini kaybeden işsizlerin sayısı son bir yılda yaklaşık iki kat artarak 2 milyon 309 binden 4 milyon 575 bin kişiye ulaştı. İşgücündeki azalmadan çok daha büyük olan bu rakam işsizlerin iş arama, bulma ümidini büyük ölçüde kaybettiklerini gösteriyor.

Pandemi döneminde işgücü piyasasında yaşanan gelişmeleri dikkate almayan TÜİK'in dar tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 152 bin kişi azalarak Haziran ayında 4 milyon 101 bin kişi oldu (Grafik-2). Dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 13,4 olarak açıklandı.

Dar tanımlı işsizlikte azalış olmasına rağmen geniş tanımlı işsiz sayısı artmaya devam ediyor.

Geniş tanımlı işsizlik hesaplamasında dar tanımlı işsizliğe ilave olarak iş bulma ümidi olmayanları, iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, mevsimlik çalışma nedeniyle istihdamda olmayanları ve zamana bağlı eksik çalışanları da hesaba katmak gerekmektedir (Tablo-2).

Geniş tanımlı işsiz sayısı Haziran 2019’da 6 milyon 988 bin iken büyük bir artışla Haziran 2020’de 10 milyon 194 bin kişi oldu. Geniş tanımlı işsizlik oranı Haziran 2020’de yüzde 28,9'a ulaştı. Bu oran Türkiye'deki gerçek işsizlik düzeyini göstermektedir. Grafik-2'den görüleceği üzere geniş tanımlı işsizlik oranı 2019 Aralık ayından itibaren hızlı bir artış eğilimindedir.

Kadın işgücü erkeklere göre salgından daha fazla olumsuz etkilendi. Kadınlar pandemi döneminde işgücü ve ücretli istihdamdan çok daha fazla çekildiler ve daha az iş aradılar. Bu nedenle, geniş tanımlı kadın işsizlik oranına bakıldığında (Tablo-2), geniş tanımlı genel işsizlik oranından daha yüksek olduğu görülmektedir. Geniş tanımlı kadın işsizlik oranı son bir yılda önemli ölçüde artarak yüzde 26,7'den yüzde 35,5'e yükseldi.

Sonuç yerine

Pandemi sonrasında kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alan işçilerin önemli sayılacak bir kısmının tekrar çalışma olanağı bulamayacağı, ekonomide uzun süredir yaşanan yatırımsızlığın yeni iş yaratma potansiyelini düşüreceği, pandeminin hizmetler sektörünün işleyişinde ortaya çıkabilecek değişikliklerin sektörün istihdam düzeyini olumsuz yönde etkileyebileceği gibi faktörlerin de etkisiyle emekçiler yeni iş bulma ve mevcut işlerini korumada ciddi güçlüklerle karşılaşacaktır.

Gerçek işsizliğin yüzde 30'lara ulaştığı, düzenin emekçilere iş bulma olanakları yaratamadığı, çalışanların sayısının şimdiye kadar görülmemiş düzeyde azaldığı, emekçilerin geçinme düzeyinin hızla gerilediği, yoksulluğun ve sömürünün arttığı bu ortam bize Türkiye kapitalizminin ekonomik, sosyal ve siyasal olarak yönetememe krizi yaşadığını gösteriyor.

Emekçi sınıfların çalışma hayatının ve koşullarının gerçek anlamda iyileştirilebilmesi planlı ve kamucu bir anlayışla ekonomideki kaynakların etkin kullanılmasının sağlanarak toplumsal gelişmenin ve refahın emekçiler için artırılması ile mümkündür.